Yüzüme dokunan günün ışıkları ile, sabah olduğunu, gün aydığını anlamıştım. Gözlerimi hafif-hafif araladığımda, baş hizmetçimin odamı temizlediğini gördüm.
Saat 6:00 olması lazımdı. Tam zamanında kalkmış, üstümü giyinmek için dolabıma yönelmiştim.
Yavaş-yavaş dolabıma yaklaşıp, kapağını açtım ve sıradan, sade, günlük bir elbise seçtim
Elbisemi giyindikten sonra, aşağı inmiştim. Babamlar oturmuş, yemek yemek için beni bekliyorlardı.Onlara yaklaşarak babamın karşısında, ona saygımı belirtmek amaçlı baş eğdim. Sırayla annem ve abim'in karşısındada.
Daha sonra geç kaldığım için, yere oturub, eğilerek, dudağımın arasından bu kelimeleri çıkardım.
"Kralım, kraliçem,veliaht prensim ve küçük prensim, hepinizden kahvaltıya geç kaldığım için özür dilerim. Bu hatamı nasıl telafi ede bilirim? "
Babamın büyük kah-kahasını duyduğumda,ağzından bu kelimelerin çıktığınıda duydum.
"Benim güzel kızım, sen bu kadar büyüdünde, bu kadar güzel ve saygılı bir kız mı oldun?"
Demesiyle gülümseyip, dudaklarımı araladım.
"Babacım, size karşı saygımı koruya bilmişimse, ne güzel. "
Yavaş-yavaş eğildiğim yerden kalkıp, izin alarak masaya oturdum. Hep birlikte kahvaltı ettiğimiz sırada, babam anneme dönerek söylediği sözler karşısında, yemeğim boğazımda kalmıştı.
"Kraliçem, karşı krallığın veliaht prensi ve kralı bu gün buraya Jennie'ye bakmaya gelecekler. Eğer beğenirlerse, evlenecekler ve onlarla olan kardeşliğimiz irerileyecek"
Hafifçe -prenseslere layık şekilde- öksürmeye başladım. Babam bana su uzatarak "İyimisin, güzel kızım? N oldu birden-bire? " dedi.
Yavaşça doğrularak "Hiç bir şey olmadı, babacığım. Sadece az önce söylediklerinize şaşırdım. Ben e-evleniyormuyum? " dedim.
"Evet güzel kızım, artık iyirmi iki yaşında genç kız oldun. Evlenmen, çocuk sahibi olman hepimiz için daha uygun." dedi beni öldürecek olan bu sözleri.
Evleniyordum, hem de kim olduğunu bilmediğim, tanımadığım birisi ile. Sadece babamın arkadaşının oğlu olduğunu biliyorum o kadar.
•
Tam sabahın üzerinden 5 saat geçmişti ve yaklaşık 10 dakikadan sonra "müstakbel kocam " ve babası gelecekti. Aman ne hoş.Sırf o çocuk geldiği babam bana çok şık bir elbise giydirmiş, o çocuğa karşı saygımı korumamı söylemişti.
Birden kapı aralandığında, içeri bir at arabası bindi. İçinden kral olduğunu tahmin ettiğim, çok şık olmayan ama ben zenginim diye bağıran kıyafetli biri indi. Sonra da prens olduğunu tahmin ettiğim adamın inmesiyle, gözlerimiz kesişti.
Dış görünüşü gayet güzel, uzun boylu bir yapısı vardı.
Sonra nazikçe yakınlaşıp, kralın önünde baş eğip onu selamladım. Sonra "kocama " yaklaştım, baş eğdim ve ona "Sizin burda görmek ne güzel, sevgili prensim. " dedim.
O ise bana yaklaşarak, elimi tutdu ve dudağına götürüp bir kaç öpücük kondurarak, "Sizi bu kadar güzel ve saygılı biri beklemiyodum. Sanırım sizi gerçekten sevdim" dedi.
Yemek yediğimiz odaya geldik ve benim izdivaçım hakkında konuşmaya başladık, pardon başladılar.
Öncelikle,adının Taehyung olduğunu öğrendiğim çocuğun babası konuşmalarının ortasında bana dönüp, "Kızım, sen bu izdivaç hakkında ne düşünyorsun? Evlenmeyi istiyormusun?" diye sordu.
Bu soruya ne kadar hayır demek istesemde, dudaklarımdan sadece bu kelimelere çıktı.
"Sizin gibi saygıdeğer birinin olduğu yerde bana söz düşmez. Sizler benim büyüklerimsiniz. Siz nasıl uygun görürseniz, ben öyle mutlu olurum. "
Adam bu sözlerime karşın gülümsedi ve dönüp beni ortadan iki yere bilecek o sözleri söyledi.
"Biz oturduk, konuştuk. Jennie kızımızın bu saygıyla müstakbel kraliçe ola bileceğine inanıyorum. Çok yakın zamanda bir prens ve ya prenses doğuracağına dair hiç bir şüphem yok. Yarın akşam evleneceksiniz. Şimdi gidin biraz baş-başa konuşun. "
Onlara baş eğerek, dışarı çıktık. Dışarı çıkar-çıkmaz prensin dudaklarıma kapanmasıyla şok oldum. Hafifçe elimi göğsüne getirip ittirdim.
"Prensim, ne yapıyorsunuz? Ya biri görseydi?" dedim kısık bir sesle. Bana yaklaşıp, elini belime koydu ve "Görürlerse görsünler. Sonuç itibariyle yarın resmi karım olacaksın. Zaten yeteri kadar şey yapacağız. Öpüşsek nolur?" dedi.
Belimdeki elini çektim ve "Ben izin vermiyorum. Dediğin gibi sonra çok şey yapacağız. Ama şimdilik olmaz. " dedim.
O sırada babamın sesi geldi ve "Kızım prensle sizli bizli konuşman gerek. O senin kocan ve geleceğin kralı." dedi.
Hemen ona dönüp baş eğdim ve "Çok özür dilerim, kralım. Lütfen hatamı bağışlayın. " dedim.
Babam ise soğuk bir sesle "Benden değil kızım, kocandan özür dile."
Hemen ona döndüm ve baş eğerek bu kelimeleri sırası ile dizdim.
"Özür dilerim, prensim. Size karşı büyük saygısızlık ettim. Affedin beni. "
O ise bunların önemli olmadığını ona istediğim gibi seslene bileceğimi söyledi.
Bu gün olanlar iğrençti. Babamın beni böyle sevmediğini bilmiyordum. Evlenip, çocuk yapmak istemiyorum ama kaderim buydu. Değiştiremezdim. Onlar kraldı. Benden yüksekler. Onlara saygısızlık yapmam ölümüme bile sebep ola bilir. Bu yüzden yapmak zorundayım. En azından kendi ülkemin iyi bir yere gelmesini sağlaya bilirim. Bu yüzden mutluydum.O kadar kötü değil. Dimi?
1-ci bölümün sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my destiny
FanfictionHer zaman olduğu gibi söyledim içimden; Bu benim kaderim