KAKAOLU KEK!

44 8 8
                                    

İstanbul uçağımız için evden çıkmamıza sadece yarım saat kalmıştı ama ben halen daha hazır değildim. Normalde hazırlanmaya iki saat önceden başlayan ben, artık içimde enerji kırıntısı bile kalmadığı için hazırlanmayı erteliyordum.

Bavulumun kapağını açtığım gibi gözüme çarpan en rahat ve en uyumlu iki parçayı gözüme kestirdim ve hemen giydim. Ağustosun ortasında olduğumuz için hava bi hayli sıcaktı bu yüzden tercihimi şorttan yana kullandım. Mavi bir kot şort üstünede beyaz bir tişört.

Giyindikten sonra lavabo aynasından yüzüme baktım. Solgun cildim, mosmor gözaltlarım, kanamaktan yara bere içinde kalmış dudaklarımla iğrenç görünüyordum. Hemen makyaj çantamı kaptım ve içinden kapatıcı, olmazsa olmaz maskara, dudak ve yüz nemlendiricisi, güneş kremi ve bir ruj çıkardım. Makyaj yapmayalı uzun zaman olmuştu, bu yüzden çok tuhaf hissetmiştim. Olabildiğince sade bir makyaj yaptım ve odama geri döndüm.

Bavulumu kapının önüne ittirirken annemin odasından gelen pop müzik sesleri beni meraklandırmıştı. Odanın kapısını açtım ve etrafı inceledim. Her yer kıyafet ve makyaj malzemesi doluydu. Çıkmamıza on dakika kaldığı için dağınıklık beni şoka uğratmıştı. Annem zamanın farkında bile değil gibi görünüyordu. Hızlıca odaya girdim.

"Anne çıkmamıza on dakika kaldı, sana yardım edeyim de etrafı toplayalım." dedim.

Annem koşa koşa saate baktı ve hemen kıyafetleri toplamaya başladı.

"Ah kuzum saatin farkında bile değildim hızlı olalım da toplayalım şunları." dedi telaşla.

Birlikte hızlı hızlı odayı toparladık. Ve sonrasında önceden çağırdığımız taksiye bavullarımızı yükledik.

Taksideyken annemin bu dalgınlığı aklımı karıştırmıştı ama yinede onun mutlu ve hayat dolu olması benim için en önemli şeydi.

*****

İstanbul'a vardığımızda teyzem bizi karşıladı. Her zamanki güler yüzü ve yüksek enerjisiyle moodumu yükseltmişti. Heyecanla,

"İşte İstanbul, hoş geldiniz canlarım; iyiki geldiniz!!!" dedi.

Aniden tüm yorgunluğum üstümden uçmuştu. Sıkı sıkı sarıldık. Her zamanki o mis kokusu yine üstündeydi. Çok özlemiştim onu.

Çok geçmeden teyzemin önceden çağırdığı taksiye bindik.

Yoldayken şehrin manzarasından kendimi alamadım. Günbatımının verdiği romantizme ayak uyduran yol kenarındaki çiçekler, hoş kokularıyla insanları büyülüyorlardı. Burnuma gelen bu kokular beni dinlendiriyordu.

Gözlerimi kapattım ve bu anın tadını çıkarmaya başladım.

*

Uyandığımda araba durmuştu. Muhtemelen teyzemlerin evinin önündeydik. Onlar bavulları çıkarırken, bende yerimde doğrulup esnedim. Ardından arabadan çıktım. Anlaşılan biraz daha uyuyayım diye beni uyandırmamışlardı.
Beni gören teyzem hayretle anneme baktı

"Tülay uyandır dememiş miydim Alara'cığımı, gidip sıcacık yatağında yatsaydı. Bir yerin tutulmadı de mi tatlım?"

"Yok teyzosum turp gibiyim."

Bavullarla yukarı çıktık. Ben ilk üstüme pijamalarımı geçirdim. Rahatken mükemmel hissediyordum. Bu sırada teyzemle annem yemek bişeyler hazırlıyordu.

Yemek yedikten sonra kız kıza salonda oturuyorurken zil çaldı. Teyzem:

"Komşulardan biridir Alaram hele bi bakıver." dedi

BEYAZ LALEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin