0.3 (mina's wet dream (heavy teenager)

92 13 9
                                    


Ayna karşısında geçirdiğim kaçıncı dakikaydı artık saymayı bırakmıştım. Her türlü açıyı deniyor, flaş ışığını açıp kapatıyordum ama yok. Ne yaparsam yapayım o fotoğraflarda güzel çıkmıyordum.

Asla Chaeyoung'a yakışacak güzellikte değildim. Yüzümdeki kocaman benler bile o kadar yakışmıyordu ki, Tanrı sanki çirkin kavramını beni yaratabilmek için kullanmıştı. Kendimi çevremdekiler ne kadar aksini söylese de hiçbir zaman sevememiştim.

İnsan kendisini sevemezse başkasını da sevemezdi, birilerinin söylediği söze göre. Ben Chaeyoung'u nasıl sevebilmiştim? Ya da sevmiyor ve öyle mi sanıyordum yalnızca.. Şimdiye dek sevdiğim birileri olmamış olması, hislerimi karmaşık hale getiriyordu.

Ama gün bitiminde kendimi yatağımda uzanırken yeniden onun fotoğrafına dalarken buluyordum. Resminle benim arama girme, ben senin resmine aşığım.

"Minari hadi kahvaltı hazır!" biricik unniem Sana mutfaktan azarlar tonda bağırırken gülerek oturur pozisyonda olduğum yatağımdan kalktım. Tanrım! Yüzümdeki bu nedensiz gülüşü silmek neden bu kadar zordu?

"Jokbalimi hanginiz yedi?" Mutfak kapısından içeri adım atıyordum ki o esnada elinde gümüş yemek bıçağını tutan ve tehditkar bakışlarla kızların üstüne gelen Momo'yla karşılaştım. Tzuyu'yi tam şu an bu sorumsuzluğu için öldürmek istiyordum. Jokbali tam olarak gece iki sularında buzdolabından çıkarıp o mideye indirmişti çünkü.

"Ben masumum!" tavada kreplerle ilgilenen Sana ürkekçe bir elini havaya kaldırdı, aynısını Tzuyu'nin de yapmasıyla beraber Momo'nun bakışları bana döndü. "Demek sen yedin Mina.."

"Hayır! Şu an tamamen okları bana çevirmek için ortaklaşıp yalanlar söylediler!" Tanrım..kendimi savunma konusunda da kendime güvenmekte olduğum kadar kötüydüm. Vampir köylü oyununda köylüysem ilk hep ben öldürülürdüm, vampirsem de hiç kimseyi öldüremeden oyundan elenirdim.

Gerçekten de bu konuda şeytan bir hatundan yardım almalıydım.

Hatun olması zorunlu.

"Güzel sallamaydı diyeceğim ama hayır değildi. Bunun cezası olarak benimle alışveriş merkezine geliyorsun çünkü Heechul ile date'imiz var!"

Momo ve iki yıllık sevgilisi, evet. Tam iki yıldır çıkıyorlar. Momo, Heechul'ün kendisine inanılmaz bir deneyim yaşattığını söylüyor. Eski eşcinsel aşkını unutturuyormuş. Böyle dediğime bakmayın, o aşkı da hemen aramızda. Kendisi Dahyun'a aşık, bence. İlişkileri bitse bile hâlâ ona aşık olduğunu, Heechul'a karşı bir şeyler hissetmediğini ben görüyordum.

"Lütfen beni oralara kadar peşinden sürükleme. Hem ben alışveriş yapmaktan hiç anlamam ki.." parlayan gözlerle bana acıması için Momo'ya bakıyordum. O ise gözlerini devirmekle yetinerek kahvaltısına devam etti.

Bu tam olarak umrunda olmadığını söylemek demekti.

Çaresizce nefes verip kahvaltımı yapmaya başladım. Bir yandan da instagrama girmiştim. Reels izleyip çıkacakken sayfamın yenilenmesiyle duraksadım. O an yüzümdeki sırıtışı görmeliydiniz, Chaeyoung yeni bir gönderi paylaşmıştı. Eski fotoğraflarını ezberleyeli çok olmuştu.

Üstündeki kare yakalı bluzu ve altındaki kısacık mini eteğiyle tam olarak hayalimdeki kadın olduğunu söyleyebilirdim. Beni sevmeyeceğine emin olduğum bir kadına bu denli tutulmak ne haddimeydi sanki. Tutulmuştum işte bir kere.

Hesaplarımız arasındaki takipçi farklı gülünesiydi halbuki. Ona hayran olmuş 24 bin kadar kişi varken, benim hesabım privden farksız, sadece 14 arkadaşımdan oluşuyordu. Lmao.

Postunu ve gittiği barı bir kez daha inceleyince beynimde oluşan görüntülerle gözlerimi kapadım. Tanrım! Gerçekten de öyle bir an yaşanmıştı. Paylaştığı yerdeydik, o bardaydık. Chaeyoung'un vücudumu yakan cinsten dokunuşlarını hissediyordum sanki tekrardan. Hayır hayır, şu an burada bunları hayal edemezdim!

Hızlıca sandalyeyi geri iterek kalktım. Diğerleri şaşkınca nereye gittiğimi soruyorlardı ama onlara açıklama yapacak hâlde değildim. O anları tekrardan hissetmeye ihtiyacım vardı. Hatırlamak istiyordum.

Koşarak odama gittim ve yatağıma uzandım. Gözlerimi her kapattığımda aklıma daha fazlası geliyordu. Yeni yıkanmış serin yastığımı avuçlarım arasına aldım. Sımsıkı sarıyordum, sanki Chaeyoung'un boynunu sarıyormuşum gibi. Zihnimde canlanan anıda tam olarak şu an Chaeyoung boynuma ısırıklarını bırakıyor, bel oyuntumda yavaşça geziniyordu.

Yastığı daha çok kendime bastırdım. Katlanmak çok zordu. Gerçek gibi hissettirmiyordu şimdiye dek, ama hatırlayınca o kadar gerçekti ki..Kulağıma fısıldıyordu, "Çok güzelsin Japon" diyordu. İkisi de manasız geliyordu şu an. Ne beni güzel bulabilirdi, ne de Japon olmama rağmen beni sevmiş olabilirdi. Kesinlikle alkolün etkisindeydik.

Gülüşmelerimiz bulunduğumuz koridorda yankı yaparken bedenlerimiz birbirine daha da yakınlaşabilecek gibi sürtünüyordu. Derin derin yutkunuyordum. Nefes nefeseydik. Dudakları tekrar dudaklarımı buluyor, açlıkla emiyordu. Elim saçlarında bir bebeği okşar gibi geziniyordu. Ara sıra ismini fısıldıyordum kulağına, bu daha da şevke getirir gibi daha hızlı kavrıyordu dudaklarımı.

Yastığı onun dudakları gibi kullanmaktan ıpıslak hâle getirdiğimi fark edince gözlerimi irice açıp durdum. Ne yapıyordum ben? İyice saçmalamıştım. O güne geri dönemeyeceğim hâlde tekrar hissetmeyi istemek tamamen saçmalıktı.

Saçlarımı toplayıp ayna karşısına geçtim. Bu hislere ya dur demek zorundaydım, ya da teslim olup hayatımı mahvetmek..Çünkü gelmeyecek birisini beklemek, sonu olmayan bir yolda kaybolmaktan farksızdı.

Kaç çeşit yol olduğunu bile bilmeden.



_______

Resmen ter döktüm şunları yazacağım diye cok zormus😮‍💨

japanese barista ─ michaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin