0.4 (the second meet, peace after the hard day)

88 12 7
                                    


.

.

Dört. Tam dört dakikadır acelem varmışçasına sakızı çiğniyordum. Stresi şimdiye kadar çoktan atmam gerekirdi ama yapamıyordum. Bunca zaman, ailemden gizli şekilde bu sınava girmem ne kadar doğruydu? Öğrendiklerinde ne olacaktı tahmin bile edemiyordum..

Hele ki başarısız olduğum öğrenilirse epey dalga geçerlerdi. Salak bir çocuk olduğumu dile getirmedikleri tek bir an zaten hatırlamıyorum. Bunca zaman arkadaş çevreme uyarak çok fazla mekanları gezip tozdum, evet. Belki de onun bedeliydi tüm bunlar.

Ama hayır, değildi. Bir kere bunların sebebi ta kendileriyken beni nasıl suçlarlardı? Bir kez bile saçımın okşanmadığı o evden apar topar çıkmıştım. Üstümde gri bir tişört, altımda kumaş pantolon vardı. Saçımı biraz dağınık bir topuz yapmıştım ve giriş alanında güvenlikçiyi bekliyordum.

Kimliğimi ve sınava giriş belgemi kontrol etmesi epey fazla sürmüştü. Zaten ailemden ötürü içimde inanılmaz bir stres yaşarken, bir de burada kalpten gitmeyi beklemek istemiyordum. Neyse ki bir süre sonra son buldu ve geçmemi onayladı.

Son Chaeyoung şimdiye kadar ne istedi, ne yaptı bunu bilmiyorum. Bir idealim var mıydı onu da bilmiyordum. Tek bildiğim bu şehirden kurtulmanın tek yolu başka bir üniversite kazanmak ise onu yapmaktı. Aileme daha fazla katlanabileceğimi sanmıyorum.

Okul binasına yürürken Jihyo unniem seslendi, "Minik kaplanım, streslenmek yok! Ben yanındayım, unutma sakın" tüm enerjisiyle bana sevgi yollarken gülümsedim. Onun sayesinde hiçbir şeyim olmasa bile, en azından mutluluğum olmuştu.

Jihyo, Jeongyeon, Nayeon. Hepsi benden büyük olmasına rağmen o kadar yakın hissediyordum ki onları kendime..Aile zoruyla çalışmadan kazandığım kıytırık üniversitemde karşıma çıkan tek güzel şeyler onlar olabilirlerdi. Gelen sevinçle hızlıca eskimiş binaya adımladım. Stresim büyük oranda azalmıştı, çünkü bu sefer unnielerim eşliğinde iyi bir şekilde sınava çalışabilmiştim. En azından şimdiki üniversitemden daha iyi bir yer kazanacağımdan emindim.

Kağıtta yazan sınıfa yöneldim ve önlerden bir yere geçtim. Bu tür bir sınıfta zaten kopya çekme gibi bir salaklık yapamazdım. Sınıf az çok insan ile doluydu, biraz erkenden gelmiştim. İşimi garantiye almak istiyordum çünkü bu benim son şansımdı. Yeniden sınava hazırlanacak kadar kitap parası ve cesareti toplayamazdım.

Sol ayağımı yere doğru ritmik adımlarla vuruyor ve o anın gelmesini bekliyordum. Bir yandan da çevredeki insanlara göz atıp rakibim olup olamayacaklarını hesaplıyordum. Gözlüklü birkaç ineği saymazsak, benden farksız gençlerdi. Benim tek farkım, onlardan yaşça büyük görünmemdi. Mezuna kalanlar elbette vardı ama benim gibi yıllar sonra sınava giren kesim epey azdı. Burada bulunan genel olarak ilk defa sınava girecek kişilere benziyordu.

Kapıdan geçen insanları izlerken bir kız gözüme çarptı. Elindeki kağıtları parmaklarını sıkarak tutuyor, telaş içinde olduğunu belli ederek sınıfı kontrol ediyordu. Girişteki halime biraz benziyor olabilirdi. Ama yine de onun adına üzülmüştüm çünkü bu denli stres yapması ona iyi yansımazdı. Bu yüzden ilk defa sınava giriyor olacağını öngörerek ona yardımcı olmak istedim.

Tahtanın önünde oturacağı yeri seçerken ona seslendim, "Selam!"

Bunu beklemiyor olmalıydı ki şaşkınlıkla suratıma baktı ve baş parmağıyla gövdesine dokundu. "Evet sen, selam!"

"Selam..Biraz stresliyim de, oturduğumuz yer fark ediyor mu?" İçtenlikle gülümsedim. Neden bilmiyordum ama kanım ısınmıştı kızcağıza. Epey tatlı ve de tedirgindi.

japanese barista ─ michaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin