Dazai Osamu.
Yirmi iki yaşında, Yokohoma Güzel Sanatlar Üniversitesi; resim bölümü ikinci sınıf öğrencisi. Hayatı sadeydi. Tabi ona göre sadeydi.
Dazai on sekiz yaşına girdiği gibi evden kaçmış; Shūji Tsushima olan ismini Osamu Dazai olarak değiştirmiş ve uzun süredir hayali olan Yokohoma Güzel Sanatlar Üniversitesine girmeyi başarmıştı. Tabi ki bu sadece küçük bir şeydi. Dazai intihara bağımlıydı. Evet doğru duydunuz. Kimileri uyuşturucuya, alkole bağımlıydı Dazai ise ölüme, ölmek istiyordu. O anı yaşamak istiyordu, ama acı çekmek istemiyordu.
Sayısız kere intihar etmeyi denemişti. Hatta farklı zaman dilimlerinde iki güzel kadınla çifte intihar denemişti, sadece kendisi hayatta kaldı gerçi. Onların izlerini örtüyordu herkese 'Estetik duruyor' dediği bandajlarıyla.
Ölmeyi herşeyden çok istiyordu.
Osamu Dazai ölemiyordu. Sanki Azrail ile bir anlaşma yapmıştı önceki hayatında.
Peki, Dazai neden ölmek istiyordu?
Güneşi ölmüştü. Herşeyi en yakın arkadaşı, abisi, babası, kendisi için önemli olan herşeyi kaybetmişti Dazai. Gerçi hep böyleydi. Dazai ne zaman bir şeyi kaybetmek istemese; o hep ellerinin arasından kayıp gidiyordu.
Silahlı bir kavgada ölmüştü Odasaku. Kendi kollarında kaybetmişti güneşini. Geç gelen ambulans yüzünden. Her aklına geldiğinde lanet ediyordu Dazai. Hah, gerçi unuttuğu mu vardı? Asla unutamazdı. Dazai Osamu unutmazdı.
Dazai evden kaçtığı zaman hemen adını değiştirmişti. İnkar etmiyordu, ailesinden para çalmıştı ama onların fark ettiğini bile sanmıyordu. Reşit olmayı ve evden kaçmasını kutlamak için bir bara gitmişti. Lupin. İşte o gün tanıştı Dazai ve Odasaku.
Sonradan Odasaku'nun sevgilisi Ango ile tanışmış cidden iyi anlaşmışlardı. Dazai ilk kez o gün gerçekten mutlu olduğunu hissetmişti. Tabi bu mükemmel zamanlarda çabuk bitmişti.
Odasaku ve Dazai parkta gezerken silahlı bir kavganın yakınından geçtiklerinden habersiz sohbet ede ede geziyorlardı. Silah ateşlendi kavgadaki adamlardan birine gelmek yerine oradan geçen Odasaku'ya isabet etmişti. Tam karın bölgesinden. Odasaku yere düşmüş, bembeyaz tişortü kanlar içinde kalmıştı. Herşey bir kaç saniye içinde olmuştu. Odasaku en yakın arkadaşının kucağında ölmüştü. Sevgilisinin ölümünün ardından Ango depresyona girmiş ve intihar etmişti.
Ango'nun ölü bedenini de Dazai bulmuştu.
Odasaku öldükten sonra, Dazai sürekli Ango'ya gitmişti. Dışardan yemek getirirdi Dazai çünkü Ango yemek yapmayı düşünecek kadar iyi bir mentalde değildi. Yine öyle birgün de; Dazai yedek anahtarları ile kapıyı açmış Ango'ya seslenmişti. Cevap gelmeyince etrafa bakınmıştı. Salona, mutfağa, lavaboya en son ise odasına bakmıştı. Yerde yatan Ango ve yerdeki içi bomboş olan ilaç kutusu. Hepsini birden alıp intihar etmişti. İnanmadı Dazai ilk başta. İnanamadı. En yakın iki arkadaşını kaybetmişti. Ambulansı aramış ve beklemeye başlamıştı. Belki yaşama ihtimali vardır diye. O ambulans beş dakika erken gelseydi belki şuan Ango yaşıyor olurdu. Yine olmuştu, yine kaybetmişi sevdiklerini. Günlerce, haftalarca belki aylarca doğru düzgün ne okula gitti ne de yemek yedi.
İşte Dazai o günden sonra intihara bağımlı olmuştu. İki arkadaşınıda kaybetmek yük gibi gelmeye başlamış ve kendini asmaya çalışmıştı. Fakat halat kopmuştu. Ve birkaç tane daha intihar girişiminde bulunmuştu ilaçlarla, vücudunu keserek falan.
O olaylardan sonra psikolojik destek almaya başlamış, liseye de devam etmişti. İşte Fyodor ile orada tanıştı. Fyodor'da Dazai gibi güzel sanatlar resim bölümündeydi. Sınıfta tanışmış, iyi anlaşmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Resmin sen değilsin ki.//soukoku texting
Dla nastolatkówdazai: Resminle benim aramdaki bir durum, seni ilgilendirmez. Ben senin resmine âşığım chuuya: İyi ama âşık olduğun resim benim resmim dazai: Resmin sen değilsin ki. Resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil resmini tanıyorum. Benimle resmini...