1

30 3 19
                                    

Merabalar! İlk fic'im ile karşınızdayım ve bu benim için çok önemli bir yere sahip. Umarım severek okuyacağınız bir fic olur :> Keyifli okumalarr! 🎀

-tetaeguk

**

Kim Taehyung~

Güneşin ışıkları, geceden aralık bıraktığım perdeden içeri sızarken kapalı gözlerimi zar zor açarak yorganımla kafamı örttüm. Yorganın içinde telefonumu alarak açtığım gibi alarmımın çalması bir olmuştu. Hafif irkilerek alarmı kapatmış, ardından da doğrulmuştum. Açmaya çalıştığım gözlerim bana inat gibi açılmak bilmiyordu.

Artık kalkmam gerektiğini kendime hatırlatarak yataktan indim. Gözlerimi ovarak lavaboya doğru ilerliyordum ki karşımdaki şövaleye çarparak yere kapaklanmam bir olmuştu.

"Hay sikeyim, bu nasıl sabah ya!"

Ayağa kalkıp şövaleyi kenara çektim. Üstünde henüz tamamlamadığım tuvalim vardı, gece kuruması gereken kısımda yapmayı bırakıp kendimi yatağa sermiştim. Lavaboya girip kısa bir duşun ardından cildime bakım yapmaya başladım.

Açık kahverengi saçlarımı kabataslak havlu ile kurularken odama girerek planlarımın asılı olduğu panoya doğru yürüdüm. Bugün tablomu tamamlamam ve başka bir tablo yapmam gerekiyordu. Tablo, tablo, tablo...

"Hadi Taehyung, yaparsın inanıyorum sana."
Ellerimi yumruk yapıp kenardaki aynadan kendime bakarak konuşmuştum. Bazen fazlasıyla işim oluyordu ama eğer geçimimi sağlamak istiyorsam devam etmeliydim bu işe. Ressamlık benim küçüklükten beri hayalimdi, eğer vazgeçip işlerimi yapmazsam küçüklüğüme karşı bir saygısızlık yapacağımı düşünmüştüm hep.

Dolabıma doğru ilerledim ve içinden kahverengi bir badi, beyaz gömlek ve kahverengi bir pantolon çıkardım. Hava bu aralar biraz soğuktu, o yüzden badi giysem iyi olacaktı.

Üstümü giyinip kemerimi de taktıktan sonra saçlarımı kurutma makinesi ile kuruttum ve şekillendirdim. Bu sefer alnımın ortasından ikiye ayırıp taradım.
Sabah kahvaltı yapmak pek bana göre değildi, o yüzden odaya geçtim. Resim çantama almam gereken bazı fırçaları koydum. Parfümü alıp iki fıs sıkarak geri yerine bırakarak aynaya son kez kendime baktım.

Kendi kendime şarkı mırıldanarak resim çantamla telefonumu aldığım gibi çıkışa ilerledim. Botlarımı giyip araba anahtarımı alarak çıktım ve arabaya bindim. Hava biraz bozuktu, sanırım gece yağmur yağmıştı ki yerler ıslaktı. Sevdiğim bir şarkıyı açarak her sabah gittiğim kafeye sürmeye başladım.

Her zamanki sıkıcı yollardan geçerek şarkıyı mırıldanıyordum. Kafeye yaklaştığımda tanıdığım kafeyi görmek yerine, -sanırım- yeni açılmış başka bir kafeyi görmüştüm. Kaşlarım hafifçe çatılırken arabayı parkettim ve cafeye adımladım.

Adı "Sky Cafe" idi. Dışarıda altı tane masa vardı ve kafe ile uyumları muhteşemdi. Yavaşça içeri girdiğimde hafif bir zil sesi duydum. İçerisi de aynı dışarıdaki gibi masalara ve sandalyelere sahipti. Çiçekler, asma yapraklar vardı ve cafeye aşırı hoş bir görünüm katıyorlardı.

Sakin adımlarla kasa bölümüne ilerlediğimde biraz sıra olduğunu gördüm. Önümde bir kişi kalınca kahveleri hazırlayan tek bir kişi olduğunu ve harıl harıl çalıştığını farketmiştim.

Sıra bana geldiğinde baristaya gülümsedim, o da bana. Koyu kahverengi saçları, ardından da gülümsediğinde ortaya çıkan tavşan dişleri esir aldı gözümü. Çok güzeldi.

"Hoşgeldiniz, ne alırdınız?"

"Hoşbuldum, ben bir americano alabilir miyim?"

"Tabii, siz sol tarafta şipariş alma bölümünde bekleyebilirsiniz."

"Teşekkür ederim."

Bana gülümseyerek hemen kahveyi hazırlamaya başladı. Çok hızlı hareket ediyordu ve gözünden hiçbir şeyi kaçırmayarak kahveyi hazırlamıştı. Tezgahtan bana doğru gelirken yüzü buruşmuştu ve adımlarını hızlandırdı. Elini yaktığını anladığımda hızlıca uzanıp elinden kahveyi aldım. Elifi hafifçe sallayıp üfledi.

"İyi misiniz? Elinizi yaktınız sanırım?"

"Maalesef, biraz alttan tutmuşum da. Rahatsızlık verdiysem kusura bakmayın." Kafadını öne eğerek konuştuğunda başımı hızlıca olumsuz anlamda salladım. "Hayır, hayır rahatsız olmadım."

"Afiyet ols- Ah, çok pardon kapağını kapatmamışım!"

Hızlıca kapak rafından kapak alarak bardağı kapattı.

"Lütfen kusura bakmayın bazen böyle sakarlıklarım tutuyor.."

"Hiç sorun değil, herkes hata yapabilir."

Ona gülümsediğimde kafasını eğerek teşekkür etti. Kartımı almak için elimi cebime attığımda karşılaştığım boşluk kaşlarımı çatmama sebep oldu.

"Ah.. Sanırım kartımı almayı unutmuşum, ben bu kahveyi alamayacağım o zaman. Kusura bakmayın size de zahmet verdim." Elimi enseme atıp kaşıyarak hafifçe gülümsedim. Kolay gelsin diyerek oradan gidecekken bileğimde bir tutuş hissettim.

"Bekleyin!"

Bileğimi tutan ele baktığımda karşılaştığım küçük parmaklar ile bakışım elin sahibine çevrildi.

"Ah, üzgünüm bir anda şey oldu."

Elini geri çekerek mahçupça gülümsediğinde ben de gülümsedim.

"Sorun değil."

"Şey, bu seferlik benden olsun. Bir dahaki gelişinizde siz bana ısmarlayabilirsiniz." Dediği şey ile hafifçe sırıtarak kahveyi elinden aldım.

"Pekala, dediğiniz gibi olsun. Görüşmek üzere."

Elimi sallayarak yavaşça dışarı çıktım ve arabaya ilerledim. Benim için kötü başlayan sabah, bir anlığına da olsa bu çocuk sayesinde güzelleşmişti.

**

**

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Smeraldo - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin