❝Merhaba sevgilim. Beni öldürmeye mi geldin?❞
Bu kitap Fulcrum__Tano tarafından yazılmıştır ve tüm haklarına sahiptir.
(This book is published by Fulcrum__Tano and has all rights.)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(çarpık gerçekler)
before Eudora
Ren motelin kapısından içeri doğru yürüdü, ellerini neşeyle birleştirdi ve küçük odaya bakarken yüzünde kendini beğenmiş bir sırıtış vardı. Hazel ve Cha-Cha'nın odası neredeyse kendisi ve kardeşlerine tahsis edilen odanın aynısıydı, ancak onların odası şu anda içinde bulunduğu dar iç mekandan çok daha geniş olduğundan ikincisi daha iyi bir sopa çekmiş gibi görünüyordu.
Onunki de daha güzel kokuyordu ama bunun bir hijyen sorunu olabileceğini de düşünüyordu. "Umarım konuğumuzla mükemmel bir şekilde ilgileniyorsundur," diye seslendi, alışılmadık derecede çıplak olan Şemsiye Akademisi kaçağının tahta sandalyelerden birine bağlı oturduğu odanın ana bölümüne girerken.
Klaus, neler olup bittiğini araştırmak için evinin dışına adım atarak doğrudan Hazel ve Cha-Cha'nın nöbet tutmasıyla karşılaşmıştı. "Ah, daha fazla arkadaş mı var?" Yeni gelenlere bir göz atmak için başını omzunun üzerinden çevirerek sordu. "Yay!" Hem kendisine hem de Ren'e dişlek bir gülümseme gönderdi ama Hazel'ın bu gülümsemesi yüzünden hızla silindi. "Gözler önde dedim!" Klaus bakışlarını önündeki beyaz duvara çevirdiğinde sadece güldü.
Ren'in tuhaf davranışı karşısında kaşları hafifçe kalktı ve hatta kardeşine sorgulayıcı bir bakış atmaktan kaçınacak kadar ileri gitti. Ancak kurbanlarının sunduğu görüntünün tamamen dengesiz bir hareket olması gerektiğini biliyordu. Büyük olasılıkla biri, onu mükemmelleştirmeyi ne kadar ikna edici bir şekilde başardığıyla sık sık oynuyordu. Ya öyleydi ya da her ikisinin de umduğundan daha berbat durumdaydı.
Cha-Cha onları selamlamak için oturduğu sandalyeden kalkarken, "Ondan herhangi bir bilgi almakta başarısız olduk," diye üzülerek bilgilendirdi ikiliyi.
"Bu adam bir ucube!" diye bağırdı Hazel.
Theo kollarını göğsünün üzerinde çaprazlayarak, "Belki de ona yeterince sert vurmuyorsundur." dedi. Tiksinti dolu bakışları Klaus'u baştan aşağı süzerken mırıldandı. "Tanrı biliyor ki buna ihtiyacı var."
"Ben mi?" Cha-Cha, kızartmanın üzerine ketçap koymakla meşgul olan ve sohbete katılamayacak kadar meşgul olan ortağını işaret ederken onun önerisiyle alay etti. "Aptal ortopedik bileziği olan o."
Hazel'ın kafası ona doğru yöneltilen darbe karşısında dikildi. "Sana zaten söylemiştim-" diye şikayet etti. "Bu sadece desteklemek için."
Ren ileri adım atıp Hazel'ın elinden kızartmayı ağzına atmadan önce kaparken gözlerini devirdi. Önündeki kızartmayı yemeden önce yaşadığı dehşete gülümsedi. "Çok zavallısın," dedi Ren.
