motor yarışlarının ezeli rakip olan ikilisi,
lee minho ve hwang hyunjin.top: minho
bottom: hyunjin---
her zamanki gecelerden birisiydi. etrafta haykırarak tezahürat yapan yüzlerce insan ve hepsinin arasında yarış çizgisinde başlamayı bekleyen, yolları aleve veren ikili. ikili dediğime bakmayın, onlar ölesiye rakiplerdi aslında.
hyunjin minho'ya doğru bağırıp alayla konuştu.
"ee minho korkmuş gibisin ha? baksana bacakların titriyor sanırım."
siyah motorun sahibinin bacakları titrediği falan yoktu. hyunjin sadece onu sinir etmeye çalışıyordu. unutmadan söyleyeyim, insanlar bu ikilinin arasındaki tansiyona bayılıyorlardı.
minho da hyunjin gibi dalgaya alarak bağırdı.
"dikkat et bacakları titreyen sen olmayasın hyunjin. belki bir motorun üstünde titrerler kim bilir belki de benim altımda."
minho şu an yaptığı gibi aralarındaki çekişmeyi sürekli bel altına vurur, kendisini sinirlendirmeye çalışan hyunjin'i kendi kazdığı kuyuya düşürürdü.
turuncu motorlu genç gözlerini devirerek kaskını taktı. yarışın başlamasına saniyeler kalmıştı. şu an minho ile uğraşacak zamanı yoktu.
minho kendisine göz deviren bedene karşılık zevkle dilini dudaklarının üstünde gezdirip gülümsemesini genişletmiş ardından kaskını takıp motorda hazır bir duruma gelmişti.
"hey! millet hazırsanız geri sayıma başlıyorum."
bayrağı tutan kız bağırdığında herkes sessizliğie gömülmüştü. çıkan tek ses rakip ikilinin motorlarının egzozundan çıkan sesti.
hyunjin dikkatle bayrağın çekilmesi ve yarışın başlamasını bekliyordu. minho da onun gibi bayrağa gözlerini kitlemişti.
sonunda herkesin beklediği geri sayım başladı.
"3, 2.."
ve
"1!"
geri sayım biterken çekilen bayrak ile birlikte bir anda çalışan motorlarla patlayan egzozlar ve insanların çığlıkları. bir önceki yarışlarında minho kazandığı için tüm insanlar bu sefer kimin galip geleceğini fazlasıyla merak ediyorlardı.
hyunjin, sarı saçlarıyla birlikte pistlerin en iyisi olsa da bu 'en iyi' olma durumu bir anda minho'nun gelmesiyle bozulmuştu. hiçbir zaman kimseye malup gelmeyen hwang hyunjin ilk defa minho'ya galip gelmişti.
şimdi ise son yarışlarında onu yenen minho'yu bugün yenmek, yüzündeki o gururlu ve kendisini dalgaya alan gülümsemeyi bozmak istiyordu.
minho, hyunjin'e kıyasla gayet rahattı. yarışın sonucunun pek umrunda olduğu söylenemezdi. onun için önemli olan rakibinin kim olduğuydu. ve bu sarı saçlı, pistlerin prensi ise ne kazanmak ne yenilmek. umrunda değildi.
ikili son süratle yarış çizgisine doğru ilerliyorlardı. şu an hyunjin öndeydi. minho'yu arkasında bırakmış umursamadan gaza köklenip gidiyordu. minho ise gayet keyfi yerinde arkadan ilerlerken bir yandan yola bakıp diğer yandan sarışın genci izliyordu.
yarışın seyri bir süre bu şekilde giderken minho'nun bir anda hızlanıp hyunjin'i arkasında bırakmasıyla işler değişmişti. hyunjin nasıl olduğunu anlamadan yanından geçen siyah motoru gördüğünde dişlerini sıkıp motorunun üzerine eğilip hızlanmaya başladı.
sarışın genç yarışı kazanmanın derdindeyken siyah motoruyla yarış pistinden çıkan minho'nun derdi başkaydı.
hyunjin bir anda sağ viraja girmek yerine sola sapıp arka sokaklara giden motorla yavaşlayıp kaskının içinden kendi kendine mırıldandı.