Depresif Kunikida

202 20 18
                                    

"Ben Egdar Allan Poe ve şey ben-"

Aynadaki yansımasına bakıp iç çekti Poe, daha tek bir insanla doğru düzgün iletişim kuramazken yabancı olduğu insanlara kendini tanıtma fikrini pek hoş görmüyordu. Kendini koca sınıfın önünde konuşma yaparken hayal edince bile utançtan elini yüzüne kapatıyordu. Aynanın köşesinde kalan kitaplık rafına sabitlediği telefonu eline alıp görüntülü aramadaki arkadaşlarının tepkilerini izlemeye çalıştı, tabi sabah 5'de aradığı için çoğu ekran başında uykulu gözlerle bekliyordu.

Mark telefonunu yatağının bitişiğindeki duvara sabitlemiş yan yatıyordu, uyumak ve uyumamak arasındaydı. Gözlerini zar zor açık tutuyordu. Lucy de odasındaki armut koltukta benzer bir pozisyon almıştı, tek fark elleriyle telefonu tutmasıydı. John yüzüstü yatağa uzanmıştı, ayakları kalkık ve birbiriyle çapraz duruyordu. Francis yatakta oturur pozisyondaydı, bacaklarını uzatıyor ve bir yandan arkadaşının pratiğini dinleyip bir yandan telefonundan spor haberleri okuyordu. Louisa çalışma masasında oturmuş ve telefonunu kitap yığınına sabitlemiş haldeydi, kafasını kaldırmak bile zor geldiği için avuç içini çenesine koyarak desteklemişti. Lovecraft çalan telefonu bile duymamıştı zaten.

Poe arkadaşlarının bilincini kontrol etmek ister gibi hafifçe ellerini çırptıktan sonra -berbat konuştuğunu bilse de- sordu.

"Nasıldı?"

Sorusunun üstüne Francis hızlıca arkadaki spor haberi sekmesini kapattı.

"Ben Edgar Allan Poe deme, çok resmi görünürsün. Panikten iki kelimeyi bir araya getiremiyorsun zaten. Edgar Allan ya da hangisini tercih edersen onu söyle gitsin."

Poe boğazını temizleyerek tekrar başladı.

"Ben Poe, Guild Lisesi'nden geldim."

Louisa mikrafonunu açtı.

"Umarım iyi anlaşırız tarzı bir şey de söyle, daha hoş karşılarlar- Ben olsam öyle karşılardım yani!"

"Zarar vermeyeceğini göstermek için ellerini de yukarı kaldırsın istiyorsan Louisa."

"Senin daha iyi bir fikrin var mı Lucy?"

"Hobilerinden falan bahsedebilir, belki ortak noktası çıkar biriyle. Yanına gelir konuşurlar."

Bu sefer mikrafonunu açarak ufak tartışmaya katılan John olmuştu.

"Aynen cinayet vakaları ile ilgileniyorum desin de çocuğu fişlesinler."

''Yardımcı olmaya çalışıyorum?''

''Biz çalışmıyor muyuz?''

''Kendinden bahsetmeden nasıl arkadaş edinebilir?''

John sohbeti kapatmak için konuşmaya başlayacağı sırada turuncu kafalı arkadaşlarının horultusu ile grupta sessizlik oluştu. Poe gergince nefesini dışarı verip elini yüzüne vurdu.

''İyi uykular herkese."

~~

Okulun bahçesinde gözüyle etrafı tarıyordu Poe, banklardan birine oturmuş ellerini bacaklarının üstüne kenetlemişti. Okul formasını olabilecek en kusursuz şekilde giymişti, yeni sınıf arkadaşlarının gözünde iyi izlenimler bırakması lazımdı. Saçını Francis ve Louisa'nın -aslında bunun üzerine de Lucy'i çıldırtabilecek kadar uzunca bir süre tartışmışlardı- tavsiye ettiği gibi şekillendirmişti. Telefonunun kamerasından saçına baktı Poe, her zamankinden farklı olması onu rahatsız ediyordu. Arkadaşlarını dinlememeyi seçerek saçını her zamanki şekline getirdi dağıtarak, sadece bu sefer gözlerine düşen tutamları daha kenara çekmişti. En azından John'un deyimiyle şimdi vampire benzemiyordu. Okul bahçesinde etrafı izlemek bir süre sonra sıkmıştı, çantasından yeni başladığı ince cinayet romanını çıkardı. Kendi hayal dünyasında bir süre oyalandıktan sonra hemen yanı başında duyduğu erkek sesiyle hafifçe sıçradı.

Yanıyorum Aman Aman | Bsd textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin