2.Bölüm: Karşılaşma

113 42 13
                                    

Yaklaşık yarım saattir bardaydim. Herkes barda eğlenip dans ederken,ben bir köşeye çekilmiş biramı yudumluyor ve insanları izliyordum. Niyedir bilmem ama küçüklüğümden beri insanları izlemeyi, onları incelemeyi severim. Çocukken annem bunu oyun yapardı. Bu oyuna göre insanları hayvana benzetirdik. Nasıl görürsek öyle biri çıkar derdi annem. Haklıydı. İnsanlar biz nasıl görürsek öyle çıkarlardı. Gördüğümüz gibilerdi. Buna hayatımdaki en büyük örnek Talat Kırandı. Onu ilk gördüğümde aslana benzemiştim. Vahşi, acımasız, gücü her şeyi belirlemiş... Öyleydi de. Tüm bu düşüncelere dalmisken bara yeni gelen çocuk dikkatimi çekmişti. Saçları sarıydı. Dalgalı ve dağınıktı. Yüzünde çiller vardı. Kolları sıfır açık mavi bir tişört giymişti. Altında ise siyah kot pantolon vardı. Kollarında dövmeler vardı. Yüzünde ise çiller... 20 yaşında gösteriyordu. Yanındaki kız ise simli kırmızı bir mini elbise giymiş ve büyük halka küpeler takmıştı.18 yaşında gösteriyordu. Makyajı abartılıydı ya da bana öyle gelmişti. Bilemiyorum. Çocuğun yüz ifadesinden bara zorla getirildiği fazlasıyla anlaşılıyordu. Ortamı garipser gibi bakıyordu. Kız ise oldukça neşeli ve enerjikti. Ve habire onu kolundan çekiştirip duruyordu. Sanırım bakmam gerekenden fazla uzun ve dikkatli bakmıştım. Çünkü çocuk ona baktığımı fark etmişti ki gözlerini bana odaklamıştı. Bakmaya devam ediyordum. Kız ise hiç bir şey fark etmemişti. Kolundan tutup onu bara yanastiriyordu. Buraya geliyorlardı. Bakmayı kestim ve tekrar etrafı incelemeye başladım. Derken barmenin sesini duydum:Sen hiç daha önce bara gelmedin mi?
Ona döndüm.
"Ne alaka?"
"Baksana insanlar eğleniyor. Dans ediyor. Flörtlesiyorlar. Sense yaşlılar gibi sadece oturup olanları izliyorsun"
"İzlemeyi seviyorum" derken omzumu kaldırıp indirmiştim.
"Gerçekten yaşlı bir kurtsun sen" derken gülüyordu.
"Belki de"
Barmen kahkaha attı. Derken az önce baktığım çocuk ve kız geldi. Yanımdaki sandalyelere oturdular. Barmen hemen onlarla ilgilenmeye başladı. Kız kendine kırmızı şarap söyledi. Çocuk ise alkolsüz meyveli kokteyl. Kız yüzünü burusturdu.
"Off Asil. Azıcık kafayı bulucaz. Biraz içsen nolur ki?" diye ona karşı çıkıyordu.
"İstemiyorum Işıl. Sarhoş olmaya niyetim yok. Hem biliyorsun babam beni öyle görmeyi sevmez"
Kız ofladı."Sadece bir kere gördü. Hem bugün geç gelmicek mi?"
"Işıl,istemiyorum güzelim.Daha da ısrar etme."
Kız sırıttı."Güzelin miyim gerçekten?"
Cidden soğumuştum. Kız fazla samimi ve neşeliydi. Gereksiz derecede...
Bu sefer de barmenle konuşmaya başlamıştı. Çocuk bana doğru döndü. "Merhaba" dedi çekingen bir sesle.
"Merhaba" diye karşılık verdim.
Yüzümü dikatle incelediğini hissediyordum. "Daha önce tanıştık mı?" dedi başını yana yatırarak. "Sanmam" dedim. "Olabilir. Benzettim sanırım" dedi ve önüne döndü. "Pek sevmez misin?" dedim. Anlamaz bir şekilde bana baktı.
"Neyi?"
"Barları, böyle ortamları"
"Pek gelmem. Benlik değil" dedi. "Sen sever misin"
"Eh işte" dedim umursamaz bir şekilde. Derken kız bize döndü ve bana neşeyle el salladı. Asilin yanına geldi. Elini uzattı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. "Selam. Ben ışıl" dedi. Aman ne iyi? Aşırı neşeli yeni bir arkadaş... "Asya" dedim yine umursamaz bir ses tonuyla. Eli boş kalmıştı. Kız hiç bozuntuya vermedi. Asile baktı ve güldü. "Kolay kolay tanımadığı kızlara yanaşmaz da o. Senle konuştuğunu görünce dikkatimi çektiniz" Asil Işıla baktı ve başını sağa sola salladı. Işıl gözlerini devirdi. "Öyle ama" dedi. Bana baktı. "Neyse ben sizi bölmeyeyim. Kusura bakmayın"
"Bizi böldüğün falan yok" dedim ciddiyetle. Bu kız niye bu kadar gülüyordu? Sinirimi bozmaya başlamıştı. Işıl aldırış etmedi ve piste gidip dans etmeye başladı. Asilin bakışları benden ona dönmüştü. Sadece izliyordu. Onun kalkıp yanına gitmesini beklemistim. Ama sadece izledi.
Gözlerindeki hareler..Dikkatimi çekmişti.Ona daha dikkatli bakmaya başladım. Sanki gözlerindeki hareler Işıla baktıkça belirginleşiyordu ya da bana öyle geliyordu. Bilemiyordum. Ama gözlerindeki harelere olan ilgimin arttigi kesindi. Onun gözlerindeki harelere odaklanmisken barmenin sesiyle o an bozulmustu. "Yaşlı kurt" diye seslenmesiyle ona döndüm. Boş bir şekilde ona baktım. "Dedektif misin sen? Adamı gözlerinle mercek altına aldın resmen" derken gülüyordu. Asıl duymuştu ve gözlerini Işıldan çekip tekrar bana yöneltmisti. Onun duymayacagi şekilde "sikik herif" diye bir küfür savurmustum. Barmene dönüp ters ters baktım. "Sana demiştim. İnsanlari izlemeyi seviyorum"
Barmen kahkaha attı. "Onu anladık yaşlı kurt ama fazlaya kaçıyorsun. Bu normal değil" diye bana takılmaya devam ediyordu.
"Normalle sıkıcıdır" dedim ve elimdeki biradan son büyük yudumumu alıp bitirdim. Boş bira şişesini barmene uzatıp yenilemesini söyledim. Asil hâlâ bana bakıyordu. Yaklaşık bir on saniye sonra "Niye" dedi. Kaslarımı çattım. "Anlamadım. Ne niye?"
O ise bana karşı daha dikkatli bakarak "niye insanları izlemeyi seviyorsun? Niye onları seviyorsun" diye karşılık vermişti.
"İnsanları sevmiyorum. Sadece onları izlemeyi seviyorum. Çünkü hoşuma gidiyor"
"Ama asıl sebebi ne?" diye sorgulamaya devam etti.
"İnsanlar hayvanlara benzer" dedim. "Bir hayvana karşı tavrını koymak için o hayvanın nasıl olduğunu çözmen gerekir" diyip sustum. Artık daha fazla sorgulasin istemiyordum. "Ama etkileşim içinde bulunmak varken niye bunu tercih edersin ki?" deyip sorgulamaya devam ediyordu. Gözlerini gözlerimden ayirmiyordu. Ve düşünceli görünüyordu. Gözlerindeki hareler daha da belirgin görünüyor ve okyanus gibi derin,mavi olan göz bebekleri büyüyordu. "Çünkü..." sustum ve ne söylicegimi düşündüm. Doğru kelimeleri bulmaliydim. "Çünkü öğrendigim tek çare bu. Etkileşim içinde bulunursan risk alırsın. Herkes sana zarar verir." Evet benim için doğru cümle buydu. Lakin fazla ileri gitmiştim. Şu an onunla yaptığım bu konuşma bile benim için riskliydi. Birileriyle konuşmayı kısa kesmeyi seviyordum. Böyle cümleleri söylemek ise her zaman yaptığım bir şey değildi ama kendim için en doğrusunu seçmeye alisiktim. Buna hep dikkat ederdim. Ve şu an asille konuşurken böyle yapmıştım ama bana yanlış gelen şey ona karşı bu cümleyi kurmamdi. Tanımadığım ve sorgulanmayi sevmediğim halde beni sorgulayan bir insana karşı? Normal değildi benim için. Ama bir kere söylemistim. Anlar geri alinmazdı
Annemin bana çocukken dediği gibi "Anlar hissedilir, yaşanır ve eninde sonunda bizim ruhumuzda ölü olarak sonsuzluğa uzanirlardı"
Yaşadığımız her şey bir andı. Yaşadığım her şey bir andı. O adamı görmem bir andı. Onun elime bulaşan kanı bir andı. Sikeyim. Olmuyordu. Asla aklımdan çıkmıyordu. Çıkmazdı. Cikamazdi. Bunun farkındaydım. Belki de bir barda kendini kamufle edip düşüncelerden kaçmayı istemek hayatimda yaptığım en aptal şeydi. Ama benim asıl unutmadığım ve asla unutmayacağım şey ise bu geceden sonra bir katilin kızı oldugumdu. Kulaklarımda uğultular yankılandı. İnsanların gülüşleri, müzik, ışıklar,dokunuşlar,bana takılan barmen ve şu an bana bir şeyler söyleyen ama anlamadığım Asil..
Hepsi beni rahatsız ederken tek bir sesi net bir şekilde duydum:İyi misin?
Bu ses Asile aitti. Ona baktım. Yüzü bembeyazdı. Gözleri tedirginlik içinde bakıyordu. Nasıl göründüğüm hakkında hiç bir fikrim yoktu. Başımı hafifçe salladım. "Evet" dedim. Anlamamaliydi. Şu an bir yabancı beni kötü göremezdi. Kalkmaya çalıştım fakat basım dönüyordu. Yer titriyordu. Işıklar sönüyordu ama sesler cogaliyordu. Derken onu gördüm. Annemi..Karsimdaydi. Ve utançla bana bakıp fısıldadı: "Tüm gerçeklerin tek şahidi sensin artık katilin kızı"
Katilin Kızı..Dengemi kaybettigimi hissettim. Sanki gücüm tükenmisti. Biri omuzlarimdan bastırıp beni denize gömüyormus gibi hissettim. Birkaç saniye içinde sadece bana tedirginlik içinde bakan Asil'in mavi gözlerini görmüştüm. Elini sırtımda hissediyordum. Ve gözlerim kapanmıştı.

KATİLİN KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin