- 3 -

244 33 84
                                    

sunghoon's pov

normalde kalktığım saate göre biraz daha geç kalkmıştım. bugün şirkete gitmeyecektim çünkü şu taşınma işlerini halletmem gerekiyordu, her ne kadar işleri abime bırakmak içime sinmese de şirkete bugün adım atmamla kellemi uçurması bir olurdu, bu yüzden sadece bir günlüğüne işkolik adam kimliğimi terk etmeye çalışacaktım

yataktan kalktığım gibi alacaklı gibi çalınan kapıyı duydum, bu aralar istenmeyen misafirim fazlaydı. henüz yüzümü yıkamama bile fırsat olmadığı için yarım yamalak açık uykulu gözlerimle zar zor dengemi sağlayarak kapıyı açtım.

karşımda makyajları eksiksiz yapılmış jilet gibi kıyafetleri ile jay ve sunoo dikiliyordu. bir süre sessiz sessiz bakıştıktan sonra jay beni geçerek kendini salondaki kanepeye bıraktı. sunoo da peşinden ilerlerken arkalarından kapıyı kapattım.

"bizi gördüğüne baya sevindin bakıyorum"

jayin konuşmasıyla göz devirdim ve yüzümü yıkayıp yanlarına dönerken konuştum

"ne demezsin, siz olmadan sessiz bir hayat sürmek hiç benlik değilmiş"

dalga geçiyordum. gürültüden gerçekten nefret ediyordum.

ikisi birden büyük çoğunluğu boşaltılmış salonumu süzdü, sunoo dudak büzerek tekrar bana döndü

"gerçekten taşınıyorsun yani, bizden uzaklara gideceksin?"

"kıta değiştirmiyorum sunoo şehir merkezine taşınıyorum sadece"

ikisi de her şeyi dramatize etmeye bayılıyorlardı. kahvaltı yapıp yapmadıklarını sorduktan sonra olumsuz cevap alınca mutfağa gittim ve
filtre kahve makinesini çalıştırıp pankek hamuru hazırlamaya başladım, daha sonra sunoo ve jay de peşimden gelip arkadaki yemek masasına geçtiler.

"dün söylediğim parti olayını araştırdın mı?"

çok da umrumda değildi, beni etkileyeceğini sanmıyordum. omuz silktim "ilgimi çekmedi"

"yarın gece gruba ağlayarak yan dairende sabahladıklarını yazdığında bu sözlerini sana hatırlatacağım"

sunoo'ya dönüp kıkırdadım "bunun kafanda yer kaplamasına izin verme bence, çünkü öyle bir şey olmayacak"

jayle sunoo şimdi benim bir şeyi yapıp yapmayacağım hakkında konuşuyorlardı ama pankeklerle ilgilenirken kaçırmıştım. tabakları hazırlayıp masaya koyduktan sonra ben de aralarına katıldım

"neymiş o gaeulu mamasız bıraksanız yine de yapmayacağım şey?"

jay elindeki kazan gibi kupadan bir yudum alıp yüzünü buruşturdu. filtre kahveden hoşlanmadığını biliyordum ama her seferinde içiyordu. bardağı benim önüme ittirip konuştu

"sunoo diyor ki, sunghoon akşam uyumadan önce kesinlikle anahtarını yastığının altına koyacak"

ona anlamadığımı belirten bakışlarımı yönelttiğimde sunoo bana açıklama yaptı

"ilk kez kaldığın evde anahtarını yastığının altına koyarsan rüyanda bir sonraki ilişkini görüyormuşsun"

kahve içerken söylediğiyle kahkahamı tutamadığım için bir ölüm tehlikesi geçirdim, neyse ki atlatması kısa sürdü. ona dönüp alay edermiş gibi bir tonla konuştum

"babaannenin söylediği her şeye inanmayı bırakman gerek sunoo. buna 5 yaşındaki bir çocuk bile inanmaz"

2 saniye falan triplenip sonra eski haline geri döndü. kahvaltı yapıp sohbet ettikten sonra bu evdeki son bulaşığımı da yıkadım ve tabakları kurulayıp mutfağa ait olan kolilerden birine yerleştirdim.

house of balloons, heehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin