Bölüm 1.1 ~ Odette & Odil

171 55 23
                                    

OPERA BİNASI

"Evvet!" diye gürledi Bade Hanım spreyle hacimlendirilmiş koyu sarı saçlarını savurarak gelirken. "Kızlar, yine harikaydınız. Her birinizi tek tek tebrik ediyorum."

Daha yeni bir bale gösterisinden çıkmıştı kızlar. Kuğu Gölü'nü sergilemişlerdi seyircilere. Bade Hanım tek tek hepsine sarıldı ve dişlerini göstererek gülümsedi. Bu gösteriye aylardır çalışıyorlardı.

Şimdi kızlar gösteriden sonra verilecek ihtişamlı kutlama için hazırlanıyorlardı. Kızların hepsi birbirinden ünlü markaların gece elbiselerini almışlardı. Sanki hepsi birer markanın en yeni ve en güzel kıyafetini tanıtmak için giyinmiş gibiydi. Hiçbirinin elbisesi diğerinden daha ilgi çekici değildi. Fakat hiçbiri burnu açık veya sandalet topuklulardan giyemiyordu. Çünkü ayakları deforme olmuştu. Çoğunun ayak parmaklarından yarısı kırıktı ve ayakları yamulmuş, çok çalışmaktan tırnakları kalınlaşmıştı. "Gerçek bir balerin ayaklarından tanınır!" derdi hep yaşından çok daha genç gösteren Bade Hanım. O, kızların ilham kaynağı sayılırdı. Bir ara o da balerinlik yapmıştı hatta baş balerin olmaya çok yaklaşmıştı ancak boyunun çok uzun olmasından dolayı her balede başrolü oynayamayacağı düşünülmüş ve baş balerinlik başkasına verilmişti.

Bade Hanım onları tebrik ederken hepsi bale kostümlerini ve pointlerini* çıkarmış ve kutlama için getirdikleri elbiseleri giymişlerdi bile. Saçlarını ise beyaz tüylerden kurtarmış ve topuzlarını açmışlardı. Odada birbirinden yetenekli beş kuaför dolanıyor ve kızların istedikleri saçları yapmaya çalışıyorlardı. Ne yazık ki bu kızlara bir şey beğendirmek biraz zordu. Çoğu zengin ailelerden gelmekteydi ve bu yaşlarına kadar pohpohlanmışlardı.

Sadece bir kız üzerinde kostümüyle oturuyor ve oldukça ağır hareketlerle pointlerinin bağlarını çözüyordu. Yüzünde düşünceli biraz da kaygılı bir ifade vardı. Bade Hanım onu daha tebrik etmemişti ve yanına gittiğinde derin bir iç çekiş duydu.

"Gösteriden önce endişeli halini anlıyordum ama şimdi neden böylesin, aklım almıyor." dedi sevecen bir ses tonuyla.

"Gösteriyi dert etmiyordum. Bu kutlamayı dert ediyordum." dedi kız pointlerinin bağlarıyla oynamaya bir son vererek.

"Öyle mi?" diye sordu Bade Hanım gerçekten şaşırarak. "Halbuki sen kızların içinde en çok sevinmesi gereken kişisin. Başrolü çok iyi oynadın ve sahnede seni izleyenler adeta kendilerinden geçtiler Alya. Buna sevinmen gerekmez mi?"

Şimdi bir eliyle Alya'nın sırtını sıvazlıyordu. Kız kendini zorlayarak gülümsedi.

"Ayrıca bu okulda ayakları mahvolmamış tek kişi sensin, hâlâ sandaletler giyebilirsin. Bence bu da sevinmek için yeterli bir neden." deyince Bade Hanım, Alya gerçekten gülümsedi. Doğru söylüyordu. Baleye başlamadan önce bu konu üzerinde çok düşünmüştü Alya. Rahat rahat yürüyebilmek ona daha önemli geliyordu. "Eğer ayaklarıma zarar gelmeye başlarsa hiç düşünmeden bırakırım baleyi." demişti kendi kendine. Sadece bir kere serçe parmağı kırılmıştı. Onun için de birkaç hafta dinlenmiş ve kemiği düzelene kadar çalışmalara katılmamıştı. Ayak yapısı pointlere doğuştan uygun olmalıydı. Ya da ileride normal ayaklara ihtiyacı olacağı için Allah onu koruyordu.

Ders aldıkları bale okulunda pek de sevilmemesinin nedenlerinden biri de buydu. Buradaki kızların hepsi sanat okullarında okumuştu -ki buna kendi kız kardeşi de dahil- Alya ise 4 yaşından beri yarım günlük bale eğitimi alıyordu. Buradaki en kıdemli balerin oydu bu yüzden. Okul ilk açıldığında ailesi onu buraya yazdırmış kız kardeşi Asya'nın ise ilkokulu bitirmesini bekleyip onu da ortaokulda sanat okuluna yazdırmışlardı. Sonuç olarak o günün daha az bir kısmını baleye ayırıyor ama hepsinden iyi sonuçlar alıyordu. Ayrıca okulun ilk gününden beri buraya gelmesinden dolayı Bade Hanım ona diğerlerinden fazla ilgi gösteriyor, anne gibi davranıyordu.

Bu Şehrin İnsanları #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin