florasan ışığı gözüne çarparken eliyle gözünü kapattı seungmin, rahatsız ediciydi.
"günaydın."
uyku mahmurluğuyla cevap verdi seungmin. "günay – saat kaç ki?"
"tam olarak 12.20."
seungmin tekrardan gözlerini kapatıp yatakta iyice küçüldü. "uyanmak istemiyorum."
sandalyeyi yatağa yakınlaştırıp elini seungmin'in saçına attı changbin. "bir şeyler ye. sonra uyumaya devam edersin." changbin saçıyla oynarken seungmin gözünü açıp yemek ve uyku arasında seçim yaptı. "uyk– sen ne zaman geldin buraya ya?"
saçıyla oynamayı kesmeden cevap verdi, "bir ara geldim işte." kalkıp alnından öptü. "kantine gidip geleceğim hemen, tamam mı? kaybolma bi' yere."
seungmin'in gözleri fal taşı gibi açıldı. "okul. okuldayız şu an." oturup yüzünü sıvazladı, saçını düzeltti. "derse gitmem lazım." hâlâ ayakta duran changbin omuzlarından bastırıp tekrar yatırdı. "hayır. yok öyle bir şey."
"ne demek yok? çek elini, sınıfa geçeceğim."
changbin elini omzundan çekip seungmin'in elini tuttu. "hayır dedim seungmin. uyumamışsın gece. biraz daha uyu."
üstüne eğilen changbin'e bakınca seungmin'in dikkati dağıldı, yüzü yakındı ve ellerini tutan eller soğuktu. changbin tekrar konuşunca kendine geldi. "beraber uyuyalım hatta?"
"hm?"
"beraber uyuyalım."
"yahu hayır. çekil. gideceğim."
tek dizini yatağa bastırıp iyice çocuğun üstüne eğildi. "hayır."
kalkmak için çabaladı seungmin ama changbin ağırlığını üstüne verince pes etti. elleri başının iki yanında durdu öylece. "tamam. gitmiyorum bi' yere. kalk üstümden."
changbin aşağı doğru kayıp başını boynuna gömdü, tamamen seungmin'in üstüne uzandı. "yo, iyi böyle. uyu benimle." seungmin şimdi boşta kalan ellerini changbin'in kollarına koyup ittirdi. "kalk, nefes alamıyorum." changbin'in kollarını beline sardığını ve sıktığını hissetti, sırtına vurdu hafifçe. "changbin."
"efendim?" konuşunca boynuna değen dudaklar ve sıcak nefesi yutkunmasına sebep oldu. "gerçekten derse gitmem gerekiyor."
"bir daha ders dersen bozuşuruz."
ofladı seungmin. tek eli omzunda dinlenirken öbür eliyle changbin'in sırtında daireler çizmeye başladı, en sonunda ise tekrardan dürttü. "üstümden kalk bari."
"beraber uyuyacağımızın sözünü verirsen kalkarım."
"söz. kalk artık."
changbin elinden destek alıp yatakta yükseldi, hâlâ seungmin'in tepesinde duruyordu. seungmin derin bir nefes aldı, ağırdı cidden. "seungmin?"
"hm?"
"seni öpebilir miyim?"
seungmin usulca başını salladı, üstüne düşünmek istemedi. changbin eğilip dudaklarını birleştirdiğinde elini yakasına atıp kendine doğru çekti. yavaş, fazlasıyla yavaş bir öpücüktü. changbin gördüğü ilk andan beri delisi olduğu dudaklara sonunda kavuştuğu için mutluydu ve hızlı hareket etmek gibi bir gayesi yoktu. şehvetten uzak, sakin öpücük devam ederken zil sesini duydular. ses ile irkilen seungmin kendini geri çekti. changbin tekrardan eğilip yanağını kavradığında ve yüzünün her tarafını öptüğünde de gülümsedi ve sesini çıkarmadı. böyle ilgiye ve sevgiye boğulmak hoşuna gitmişti.
changbin en son dudağındaki yarayı öptüğünde geri çekildi, soru sormamıştı ve seungmin bunun için minnettardı. yine de cevap verdi. "annem yaptı."
changbin yorum yapmak istemedi, konuşsaydı küfrederdi ve seungmin'in yanında onun annesine küfretmek istemiyordu. "öpeyim de geçsin." eğilip tekrardan öptü. "bak. geçti bile." seungmin güldü bu hâline. şirindi. changbin konuyu dağıtmak için tekrardan konuşmaya başladı, "sen kimi kıskanıyordun? felix miydi hyunjin mi?"
"of. açma konusunu."
"açtım bile. şey ya, hyunjin'di. hmm~ fazla temas ediyor diye kızmıştın."
"öyle bir şey demedim!" sitemle konuştu seungmin. "kızmadım da. uydurma götünden."
"dedin dedin. ben de biz de öyle sarmaş dolaş olursak sıkıntı kalmaz demiştim hatta, değil mi?"
seungmin'in cevabını beklemeden tekrar öptü. gözünün altını, burnunu, yanaklarını, boynunu, hatta okul gömleğini çekiştirip köprücük kemiğini bile. ileriye gitmemek için kendini durdurdu, seungmin'in yanına uzanıp onu göğsüne çekti. "geçti mi kıskançlığın?" seungmin elini changbin'in karnına koyarken başını koyduğu göğse iyice bastırdı kendini. güzel hissettiriyordu, güvende. "hm. şimdilik. sürekli isterim ama bak." seungmin'in elini tutup dudaklarına götürdü changbin, avcundan öptü. "sürekli yaparım ben de." elini bırakmak yerine parmaklarını kenetledi. changbin'in büyük eli içerisinde seungmin'in ince parmakları kaybolmuştu. seungmin tekrardan mayıştığını hissederken gözlerini kapattı, changbin de baş parmağıyla elini okşuyordu. "simgen bu, değil mi? aslan." onaylayan bir ses çıkardı seungmin. "evet. aslan."
"bulmak ister miydin ruh eşini?"
"kim istemez ki?"
"bilmiyorum. umutsuz davranan çok fazla insan var."
"ben istiyorum." biraz bekleyip devam etti, cümlelerini toparlamaya çalışıyordu. "ruh eşi sonuçta. sıradan biri değil. eğer bulabilirsem ömrümün sonuna kadar beraber olacağım ve asla 'acaba' demeyeceğim bir ilişki. benim için mükemmel olan ve %100 uyumlu olduğum birisi. tabii ki de istiyorum. ona aşık olmak istiyorum. insanların ayıla bayıla anlattığı – ne deniyordu, birleşme anı? işte o ana şahit olmak istiyorum." başını kaldırıp changbin'e baktı. "çok mu şey istiyorum?"
"hayır bebeğim." eliyle oynamayı bırakıp dürttü seungmin'i. "bir şey göstereceğim sana." seungmin mızmızlana mızmızlana kalkarken changbin gömleğinin düğmesini açıp kolunu katlamaya başladı, dirseğine kadar çekip seungmin'e döndü. seungmin, kolunun iç kısmındaki minik başağa bakakalmışken tüm dikkati ondaydı. "sanırım ruh eşim sensin."
seungmin hâlâ şaşkındı. ruh eşinin aranıp da bulunan bir şey olmadığının farkındaydı ama bu kadar da yakınında olmasını beklemiyordu.
tabii changbin gerçekten ruh eşiyse.
"o yüzden, seungmin, aşık olalım mı birbirimize?"
xxx
minho ve kedileri
seungmin
vercemxxx
bölümlere göz gezdiriyodum ve dedim ki lele kendine gel soulmate au bu hicbisi yazmamışsın
sonra bunu yazdım
anlamayanlar için
changbin aslan burcu ve ruh eşi başak
changbin'in dirseğinin hemen altında, iç kısımda başak var
seungmin başak burcu ve ruh eşi aslan
seungmin'in elinde dışa doğru aslan var
normalde direkt burçları anlatan simgeler olmuyo ama i've ran out of ideas yani toprak burcu. ağaç yaprak bitti başka napcm
görüşürüz sonra

ŞİMDİ OKUDUĞUN
bizim köyde bir çocuk vardı [skz]
Fanfictionbu dünyaya, ruh eşlerinizin ait olduğu burcun elementini vücudunuzda işlenmiş bir şekilde gelirsiniz. ruh eşleri birbiri ile karşı karşıya geldiği an, eğer her ikisi de karşıdaki insana karşı güçlü bir duygu hissediyorsa -aşk olsun, nefret olsun- do...