Avakado

774 82 9
                                    

Kimse cevap vermiyor, ama ben şizofren olduğum için kabul edilmiş gibi davranıcam.

Sabah, hizmetlinin odaya girip perdelerimi ardına kadar açmasıyla huysuzca homurdanıp bakışlarımı araladım. ''Günaydın Majesteleri,'' dedi gülümseyerek ''Kral Alfa Kim, sizi kahvaltıya bekliyor. Herkes kalktı ama siz yoksunuz.''

''Onlar yesin ya. Ben mi yedireceğim, niye beni bekliyorlar?'' dedim gözlerimi geri kapatırken kısık sesle.

Omeganın kıkırtısı doldu kulaklarıma. Benden birkaç yaş küçüktü bu çocuk. ''Bilmiyorum ama sizi hazırlamam söylendi, Majesteleri.'' dedi dolabımın kapaklarının açılma sesini duyarken. ''Ne giymek istersiniz?'' dedi benden cevap beklemeden tekrar konuşup. 

''Misafirlerimiz var. Elbise falan olsun,'' dedim mırıltıyla. Bir yandan rüya görüyor bir yandan ona cevap veriyordum.

Dolapta birkaç takırtı duydum. Ardından üstümün açılmasıyla ağlarcasına sızlandım. Göz kapaklarımı zoraki aralayıp yatakta oturur pozisyona gelmeye çalıştım.

''Bu adam ben olmasam kime saracak acaba?'' dedim sinirle ayaklanırken. Omega yine sadece gülmekle yetinip koluma girdi ve beni odadaki lavobaya ilerletti. 

Lavobada işlerimi görüp çıktım. Hizmetli, yatağıma kıyafetleri bırakmıştı. Tam üç tane elbise vardı. Hepsi benim istediğim gibi fırfırlıydı. Fırfırlı etekleri çok seviyordum. Ayrıca bana yakışıyordu. Üçüne de göz atıp birini parmağımla gösterdiğimde hizmetli yanıma geldi ve giyinmeme yardım etti.

 Üçüne de göz atıp birini parmağımla gösterdiğimde hizmetli yanıma geldi ve giyinmeme yardım etti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

''Günlük olmak için çok mu süslü?'' dedim aynada kendime bakarken. Omega hızla kafasını iki yana salladı, ''Hayır Prens'im, çok yakıştı.'' dedi hevesle.

Gülümseyip kollarımı öne arkaya salladım, ''Sence beğenirler mi?'' dedim onun hevesiyle heyecanlanırken. Başını aşağı yukarı sallayıp iki elinin de baş parmaklarını kaldırdı. Derin bir nefes verip ona teşekkür ettim. O odadan gittikten sonra ise kahverengi saçlarımı hafifçe dağıttım. Tacımı kafama oturttum. 

''Jeongguk!'' dedim kapıya doğru. Hızla içeriye girdi ve kapıyı kapattı. Aynadan ona baktım. Bana baktığı an hareketleri duraksamıştı. Şaşkınlığını gizlemeden elbiseme baktı. Onun beğenisine ihtiyacım varmış gibi hissediyordum. Ve bu his, hiç rahatsız edici değildi.

Bakışları beni süzmeyi bitirip aynadan gözlerime çıktı. Başımı omzuma yatırıp gülümsedim. Boğazını temizleyip yutkundu, ''Kokunuz gibi zarifsiniz.'' 

Kaşlarımı kaldırdım. Gülümsememi bastırmaya çalışsam da dediği çok hoşuma gitmişti. Kafamı eğip alt dudağımı ısırdım. Ardından ona döndüm. Gözlerindeki bir ışıkla bana bakıyordu. O ışığın hangi duygu olduğunu anlamasam da bakışları öyle güzeldi ki donup kaldım. Gözlerine baktığında bağımlı olabilirdin. Çünkü öyle güzel gözleri vardı ki, boncuk gözlerine baktıkça bakası gelirdi insanın.

My Alpha Knight Tae-KookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin