BELKİ DE HER OKUDUĞUN ROMANDA KAHRAMAN OLURSUN AMA EN ÇOK KENDİ HİKÂYENDE YORULURSUN
Açtı gözlerini birden. Yattığı gibi uyumuştu. Sırtüstü. Üstüne örttüğü yorganı bile bozulmamıştı. Düşündü biraz öylece boş boş tavanı seyrederek. Dün yaptığı alışverişi, süslediği yılbaşı ağacını, dün yediği ve tadını çok beğendiği patates kızartmalarını, orada sessizce tartışmaya çalışan bayanı ve adamı, adamın söylediği sözleri, 5 yıl önceki anılarını ve bir ara boyattığı ve sonradan alışamadığı için siyah yaptığı saçlarını... Hepsi geçti gözünün önünden. Sanki o boş tavan bir sinema gibiydi. Bütün anıları orda oynatılıyor oda bileti almış bir seyirci gibi kendi filmini izliyordu.
Birden doğruldu. Sanırım film bitmişti.
Yerde duran terliğine üşümüş ayaklarını geçirdi. Lavaboda işlerini hallettikten sonra mutfağa ilerledi. Dolabı açtı biraz bakındı. Sanki yiyecek bir şey bulamamış gibi kapağı geri kapattı. Dolapları, Çekmeceleri tek tek açtı kapattı. Bütün dolaplara baktı fakat aradığını bulamadı.
“Sakin unutmuş olmayayım!” Dedi dolabı tekrar açarak.
Bir umut bakındı. Fakat yoktu. Kahve almayı unutmuştu ve onun için kahvesiz bir gün güzle bir gün sayılamazdı.
Odasına doğru ilerledi. Hızlıca üstüne bir şeyler giydi. Merkeze inecek ve cafeye gidecekti. Aç değildi kahvaltı yapmasada olurdu.
Otomatik kapıyı açtı ve aracıyla hızlı bir çıkış yaptı. Biraz sonra,merkeze varmıştı. Merkezde bir sürü cafe vardı. Hangisine gideceğini tam olarak kestiremedi. Fakat bir cafe vardı ki diğerlerine göre daha süslü ve iyi görünüyordu. Göze hitap ediyordu.
Saat 11 civarıydı ve merkez kalabalıktı. Zorlukla bir park yeri bulup cafeye doğru yürüdü. İçeri girdiği an sanki kendini farklı bir yere girmiş ve farklı bir atmosferin içinde bulmuştu.Dışarısının soğukluğunun aksine bu kafe sıcacıktı. Belki de burayı içindeki insanların sıcak kalpleri ısıtıyordu kim bilir.
Büyük ve dikkat çeken bir yılbaşı ağacı, güler yüzlü çalışanlar, çerçevelerdeki yılbaşı temasına uygun fotoğraflar dikkat çeken kırmızı peçeteler ve dahası.
Kasaya ilerledi ve duvarda yazılı kahve çeşitlerine baktı. Bir sürü çeşit bir sürü seçenek vardi. Biraz göz gezdirdikten sonra espresso sipariş etti. Cafe kalabalıktı. Yeni yılın verdiği tatlı bir heyecanla herkesin yüzü gülüyordu sanki.
Gözü tek kişilik bir masa aradı fakat bulamadı. Tek kişilik olanlar doluydu. İki kişilik bir masaya oturup telefonunda gezinmeye başladı.
Çok sürmedi bur kaç dakika sonra siparişi geldi. Bu sırada kafeye bir sürü müşteri gelmişti. Grupça gelenler yer bulamayınca çıkıyordu.
Garson elindeki ağzına kadar dolu kahveyi yavaşça masaya koydu.
“Teşekkürler.”
“Afiyet olsun. Umarım beğenirsiniz hanımefendi.”
Helin hafifçe gülümseyerek karşılık verdi ve espressonun yoğun ve sert tadından bir yudum aldı. Bu cafe sanki ona hiç yabancı gelmemişti. Belkide İstanbul’da daha önce buna benzer bir cafeye yılbaşında gitmiş olmalıydı.
Atmosferin güzelliği insana telefona bile baktırmak istemiyordu. Etrafı izleyip kendini atmosfere kaptırmak daha güzeldi.
Helin bir yudum daha aldı. O yoğun tadı seviyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZARLAR VE YAZILANLAR
Короткий рассказHelin'in yeni yılda iş değişikliği sebebiyle taşıdığı yeni şehrin sakladığı akıl almaz bir efsane kulağına çalınır. Bu şehirde herkes ya yazar ya da yazılanı oynar.