t w o

1.8K 83 16
                                    


🖤

6 Ay Sonra

"Bugünlük bu kadar. Yarın çok daha yoğun bir gün olacak sizin için, sıkı sıkıya odaklanmış olarak gelin beyler!" Gio hocanın yanındaki Serdar hocanın son cümlesiyle beraber biten antrenmanın ardından herkes dağılmaya başladı.

Saha kenarında duran soğuk sulardan birini alarak kana kana içtim. Süreç zordu ancak yolun sonu şampiyonluktu, buna değecekti.

Foto muhabirimiz Gökhan Abi her zaman olduğu gibi elinde kamera ile gelerek antrenmanda çektiği resimleri bana gösterdi ve beğendiklerimi seçmemi istedi. Hikayeye atma kısmı da ondaydı, o yüzden güzel çıkan bir kaç fotoğrafı gösterdikten sonra sahanın içinden çıktım.

Yorgunca tesisteki odama doğru ilerlerken Mustafa hemen yanımda bitti. En az benim kadar terlemiş olmasına karşın daha enerjik gözüküyordu.

"Abi, akşam dışarı çıkalım mı?"

"Yok ya, çıkma modumda değilim bugün pek. Bir duş alayım, uyuyacağım direkt."

Nefes nefese olduğu için ağzından solurken bıkkınlıkla başını geriye attı. Cevabımın onu memnun etmediği aşikardı. "Ya Semih her günün aynı geçiyor zaten, anca maç sonrası görüyoruz nur yüzünü dışarıda."

Kaşlarım onun cümlesine karşın havalandı. "Hayatsızım yani ben he? Abi lafı da gitmiş, öyle olsun Musti Bey."

"Ya ne demek istediğimi biliyorsun sen, konuyu değiştirme."

"Yok yok alacağımı aldım ben, iyice tepeden bakar oldun bana sen."

İki eliyle yüzünü kapattı ve boğukça bağırdı. Arkadaşlarımı uyuz etmek hayattan aldığım zevkin kesinlikle yarısıydı.

Kıkırdaşarak Mustafa'nın beni ikna etmek için kurduğu müthiş yaratıcı cümleler eşliğinde tesis binasına doğru ilerlemeye devam ettik. "Ya eve gidicem benimkilerle yemek sohbet, o kadar. Allah için çıkalım dışarı ya ev çok sıkıcı!"

Mustafa genelde diğerleri gibi ailesiyle beraber olurdu, ara sıra da burada kalırdı. Benim ailemin de İstanbul'da yaşamasına karşın daha kolay olur diye tesiste kalmam onun çok hoşuna gidiyordu.

Bugün de ailesinde kalacağı günlerden birisi olduğundandı bütün bu çabası, birlikte daha fazla vakit geçirmemizi istiyordu.

Odalara geçeceğimiz yol ayrımına ulaştığımızda duraksadım, elimdeki şişede kalan son bir kaç damla suyu da içtikten sonra "Yediye kadar hazır ol madem, yemek yer gezeriz" dedim.

Ellerini yumruk yapıp sevinçle salladı. "Abi seçme gibi bir lüksüm olsaydı ilk önceliğe seni koyardım yemin ederim!"

Kapımı açıp içeri girerken son kez ona döndüm ve gülümsedim. "Bir sor bakalım bana bende öyle mi düşünüyormuşum."

156, semih kılıçsoy.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin