f o u r

1.2K 67 19
                                    


🖤


Öğlene doğru uyandığımda aklıma gelen ilk şey dünkü olay olmuştu. Yüzümü ovuşturdum, derin bir of çekerek yattığım yerde doğruldum.

Saatlerce düşünsem de ne bir açıklama, ne de bir çözüm bulabilmiştim.

Uyku sersemliğimi atlatıp lavaboya giderek yüzümü yıkadım, geri odama döndüğümde telefonum mesaj bildirimi ile titredi.

mustafa; bir saate emirlerle bizim kafede buluşma ayarladım

mustafa; hazırlan gel

semih; hani aceleye getirmeyecektik

mustafa; uygun bir dille soracağız zaten malak

mustafa; pat diye sorulur mu

semih; bana kalsa sorarım oğlum

semih; çocukluktan beri arkadaşız herifle buna mı alınacak

semih; ayrıca hakkım değil mi sormak

mustafa; değil işte değil değil değil cici kardeşim değil şeker kardeşim justen bieberım değil işte 

semih; mustafa

mustafa; aman be sustum tamam

semih; sıçtın bütün gerginliğimin içine

mustafa; mustafa semihin gerginliğinin içine sıçarken nasıl hissetti: 😏😜😆🥳👍

semih; oğlum aptal mısın sen

mustafa; iki goygoya da gelmiyorsun sen nasıl arkadaşsın ya

semih; ulan dün bok varmış gibi kızın hesabını bulup aklıma takan sen değil miydin

semih; beni gerginlikten gebert kendin kafana göre takıl

semih; oh ne ala memleket

mustafa; ne nutuk çektin be abicim

mustafa; giyin gel hadi karnım acıktı

semih; bok yersin umarım🙏

-

Yaklaşık yarım saat içinde hazırlanmış, kafenin yolunu tutmuştum. Kafe Mustafa'nın annesinindi, sıkıldıkça arkadaşlarla toplanır oraya gider, annesi ile sohbet ederdik.

Arabayı müsait bir yere park ettikten sonra inerek kafenin içine girdim. Mustafa ve Emir çoktan gelmiş oturuyordu.

İkisi de beni görüp ayaklandı, Emir'e nasıl yaklaşmam gerektiğini bilemediğim için ilk Mustafa ile selamlaştım. Geri çekildiğimde Mustafa gözü ile Emir'i işaret etti ve sarılmamı söyledi.

Ona ayak uydurmanın daha doğru olacağını düşündüğümden dediğini yaptım ve her zamanki samimiyetimizle elini sıktım. Kafalarımızı tokuşturduktan sonra oturduk ve günlük konulardan konuşmaya başladık.

Asıl mesele dışında her şeyi konuştuğumuzda Mustafa'nın bacağını hafifçe dürttüm. Normal bir sohbet için buluşmamıştık neticede.

Mustafa boğazını temizledi ve nihayet konuya girdi.

"Abi biz sana bir şey soracağız, ama öyle terslemek falan yok tamam mı?"

Emir göz kırparak "Ne saracaksınız, kötü bir şey yoktur inşallah?" dedi. Onu birazdan öğreneceğiz demek istesem de susmayı tercih ettim.

"Şimdi biz dün oturuyorduk..." dedi.

"Evet?"

"Sonra, bir konu açıldı..."

"Eeee?"

"Sonra da bir şey gördük..."

Emir"Mustafa cümle kuracak mısın yoksa ben kelimeleri kafamda mı birleştireyim?-" derken Mustafa'nın bir halt söyleyemeyeceğini anlayınca "Bade ile niye takipleşiyorsun?" deyiverdim.

Sormuştum işte, buradan geri dönüş yoktu.

Emir hafifçe kaşlarını kaldırarak başını salladı, "Hangi Bade ile?" dedi.

"Biliyorsun sen hangi Bade ile olduğunu."

"Hiçbir şey anlamıyorum-"

"Ya niye yalan söylüyorsun! Basit bir soru sordum sana! Bade ile niye takipleşiyorsun. Aylar önce bir anda çekip gitmiş olan, yıllarca sevgimi verdiğim kızla neden takipleşiyorsun? Nasıl takipleşiyorsun? Niye bana söylemedin? Niye salağa atıyorsun ya sen!"

Her bir cümlede sesim daha da yüksek çıkıyordu ama farkında dahi değildim.

Yutkundu, önünde duran cam şişe içerisindeki sudan bir kaç yudum aldı ve konuştu.

"Öğrenmek istiyor musun?  Niye gittiğini, niye takipleştiğimizi, niye sana hiçbir şey söylemediğimi?"

Hızla başımı salladım. Cevabı ne olursa olsun herhangi bir açıklamaya razıydım.

"Bade kanser."

Bade kanser, Bade kanser, Bade kanser... Kelimeler beynimin içerisinde yankılanıyordu, kalbimde hissettiğim acı beni aylar öncesindeki bana götürdü.

Bade olan tüm anılarımız film şeridi gibi gözümün önünden geçerken ne diyeceğimi bilemiyordum, sanki dilim tutulmuştu.

Emir suskunluğumu sürdürdüğümde devam etti, "Aylardır mücadele ediyor, tedavi için Almanya'ya taşındılar. Biz deplasman yolculuğuna gitmeden birkaç gün önce bayılma atakları ve baş ağrısı için doktora gitmiş, onlar da teşhis koyabilmek için türlü testlere sokmuşlar onu. Hastalık kesinleşince tedavi için yurt dışının daha iyi bir seçenek olduğunu söylemişler, bir haftada apar topar gittiler. Sana hiçbir şey söylememem konusunda yeminler ettirdi sözler verdirdi. Her maçtan sonra beni arayıp seni soruyor Semih."

Gözlerimin karardığını hissettim, sonra gözlerimden bir çift yaş aktı. 

156, semih kılıçsoy.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin