2.Bölüm:Buluşma-1

20 3 1
                                    

Eve geldiğimde saat çok geç olmuştu.Bugün yaşadıklarım film gibiydi.Yarın o "Bay gizemli"yle buluşacağım.Erkek olduğunu nereden biliyorum diye soracaksınız.Bilmiyorum.Ama bence erkek.Benle ne alakası var onu da bilmiyorum.Yarın gidip öğreneceğim.Okuldaki gizemi de çözeceğim.Bence müdür yardımcısı'nın işi bu gizli kapı.Beni korkutmak için yapıyor.Başka açıklaması yok.Benim adımı biliyor.Ben eşofman giydiğim için beni korkutuyor.Olağanüstü olaylar olacak hali yok.
Ay ay.Kafam çok ağrıyor.O yaşlı bunak yüzünden bu haldeyim.Anneme gerçeği söylemeyeceğim.Söylersem şikayet eder.O yaşlı bunakta bana eşofman giydirmez.Anneme bir yalan uydururum.Annem'in gelmesine birkaç saat vardı.Çok acıkmıştım.Hemen yemek yapmalıydım.Üstümü çıkardım ve mutfağa geçtim.Erzak dolabını açtım,makarna vardı.Tencereye suyu koydum ve odama geçtim.Günlüğümü çıkardım ve yatağıma uzandım.Hemen yazmaya başladım.Ben her gün günlük yazarım.

Sevgili günlük;
Bugün çok karışık ve yorucu bir gündü.Bugün olanlara hala anlam veremiyorum.Sabah her zamanki gibi okula gitmek için hazırlandım.Servise bindim.Telefonuma mesaj gelmişti.Yabancı numaraydı.İlk başta okuldan biri zannettim fakat benim hayatımı biliyor.Benimle önemli konuşacakları varmış.Ben ne alaka?Ben sıradan biriyim.Okula gittiğimde kıyafet kontrolü vardı.Yakalanmamak için kendimi merdivenden düşürdüm.Fakat o yaşlı bunak...Adam takmış kafaya.Uyandığımda beni bir odaya yerleştirmişti.Oda da gizli bir kapı vardı.Ve bir düğme vardı, bastığım zaman Ayda diye üç kere fısıldadı.Kesin o müdür yardımcısı'nın işi.Merdivenleri düzgün sildirmemiş.Kendi hatası olduğunu düşünüyor.Ama ben bilerek düştüm o merdivenden.Neyse eşofman giymeme artık kızmayacak aksi takdirde şikayet ederim onu.Hakediyor.Her neyse.Benim günüm böyle geçti.Yarın görüşürüz.

Günlüğümü masaya bırakıp mutfağa geçtim.Tencerede ki su kaynıyordu.Tuz ve makarnayı ekledim.Makarna 5-10 dk sonra pişti.Süzdüm ve yoğurtladım.Hemen yemeye başladım,çok acıkmışım.Yemeğimi bitirdikten sonra odama geçtim,tam telefonu elime aldığım sırada kapı zili çaldı.Hemen kapıya koştum.Gelen Annemdi.Yorgun gözüküyordu.Hoşgeldin diyerek sarıldım.Çantasını dolaba koyduktan sonra mutfağa geçti ve bende arkasından mutfağa geçtim.

-Ee günü nasıl geçti Anne
-Her zamanki gibi.Okulun nasıldı?
Yüzünü bana çevirdi.Gözleri başımdaki sargıda oyanladı.Endişeyle "Kafana ne oldu"dedi.
Ne söyleyecektim şimdi.Aklıma gelen ilk şeyi söyledim.
-Okulda düştüm.
-Nasıl oldu bu,neden beni aramadılar?
-Ben aramalarını istemedim.İşteydin
-Neden?Sen benim için çok değerlisin kızım.Sen baba sevgisinden mahrum kaldın.Sana yeteri kadar bakamadım.Üzgünüm.
-Hayır.Sen bana yeteri kadar baktın.Sen dünya'nın en iyi Annesisin.Hem bu küçücük bir yara.
Ağlayarak sarıldım Anneme.Annem nelere katlanarak beni büyütmüştü.Dakikalarca sarılarak ağladık beraber.
.............

Karanlık bir odadaydım.Simsiyahtı.Duvara yaslandım.Çok korkutucuydu.Bir adım sesi duydum.Yüzümü ellerimle kapattım.Korkudan ağlamaya başladım.Derken bir adım sesi daha.Yavaş yavaş bana yaklaşıyordu.Duvar'ın bir köşesine sinmiş bir şekilde oturuyordum.Birden bir el yüzümü kapattığım elimi tuttu.Çığlığı bastım.Elimi çok sıkı tutuyordu.Eli elimden çok çok büyüktü.Direnmeye çalıştım.Elini ısırdım.Ama o hiç etkilenmemişti.Ayağa kaldırdı beni.Boyu çok uzundu ve oldukça iriydi.Leş gibi sigara kokuyordu.Belimde bir soğukluk hissettim.Silah."Uğraştırma beni,seni silahla öldürmek isterdim fakat başka bir yoldan ölmen gerekiyor" sesi çok korkunçtu.Beni öldürecekti.Nutkum tutuldu.Belimden silahı çekti.Belimi duvara yasladı ve kocaman elleriyle boğazımı tuttu.Nefes alamıyordum.Boğazımı yırtıp nefes almak istiyordum.Öksürmeye başladım.Boğazım daralıyordu.Sanki nefes borum etime batıyordu.Ellerimle onun elini ittirmeye çalıştım fakat başarılı olamadım.

Nefes nefese uyandım.Alnımdan terler akıyordu.Göğsüm sıkışıyordu.Daralıyordu.Nefes alamıyordum.Zorlukla ayağa kalktım ve pencereyi açtım.Yağmur yağıyordu.Nefes almaya çalıştım.Elimi kalbime bastırdım.Ağlamaya başladım.Gökyüzüyle beraber ağlıyordum.Biraz daha  gökyüzüyle ağlamaya devam ettim.Üşüdüğümü hissedince pencereyi kapattım.Gözüm ağrıyordu ağlamaktan.Normalde böyle kabuslar görmezdim.Bugün neden böyle olmuştu.İçim yanıyordu.Bu kabus neyin nesiydi?Mesaj mıydı?Gördüğüm kabus'un etkisinden hâla çıkamıyordum.Sabaha kadar yatağımda dört döndüm.Güneş doğuyordu.Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu.

-Ayda kızım hadi kalk öğlen oldu.
Biraz daha uyumak istiyordum.Zaten bugün cumartesi.
-Anne biraz daha.
-İyi o zaman.Ben çıkıyorum.Bugün geç gelebilirim.
Uykulu sesimle "Tamam" dedim.Tam gözlerim kapanacağı sırada telefon titredi.Mesaj gelmişti.Kimden bu be?Bir uyutmadılar.Saat 12:34'tü. Bay Gizemliden gelmişti mesaj.

Evden erken çıkmalısın Ayda.Çiçek lokantası evine birazcık uzak:)

Ne diyor bu salak.Geleceğimi nereden biliyor?Her neyse kalkıp hazırlanayım.Uff uykumu da böldü zaten.Yataktan kalktım,banyoya girdim.Aynada ki yansımamı görünce midem bulandı.Gözlerim balon gibi şişmişti, dudaklarım çatlamıştı,kanamıştı,saçım da kuş yuvası gibi olmuştu,başımda ki sargı da çıkmıştı.Ne biçim yatıyorum ben.Hemen üstümü çıkartıp banyoya girdim.Sıcak su çok iyi gelmişti.Banyodan çıktım, odama gittim.Siyah bir tayt ile beyaz bir sweatshirt giydim.Saçımı kurutup taradım.Sarı saçlarıma beyaz bir bandana taktım.Önce bir kafeye, sonra da buluşmaya gidecektim.Çantama cüzdanımı, otobüs kartımı, kulaklığımı,telefonumu ve anahtarımı koydum.Montumu giydim,evden çıktım.Otobüs durağı 5 dakikalık yoldu.Yolda yürürken birden yağmur yağmaya başladı.Yağmuru çok severim ama hasta olmamak için montumun şapkasını taktım.Otobüs durağına çok az kalmıştı.Karşıya geçtiğim an otobüs durağındaydım.Araba çok fazla geçiyordu.Beklemeye başladım.Sonunda arabalar durmuştu.Hemen karşıya geçtim.Otobüsü beklemeye başladım.Otobüs kısa bir süre sonra geldi.Bindim.Otobüste çok fazla kişi yoktu.Kulaklığımı taktım ve müzik dinlemeye başladım.Yaklaşık 1 saat sonra ineceğim yere gelmiştim.Otobüsten indim ve karşıma çıkan ilk kafeye girdim.Boş bir masaya oturdum.Bir süre sonra geldi.
-Hoşgeldiniz hanımefendi siparişinizi alabilir miyim?
-Bana bir çikolatalı magnolia
-Hemen getiriyorum efendim
Çikolatalı magnolia'nın tadını bilmiyorum.Gerçi ben hiç magnolia yemedim.Tadı nasıl acaba?Merak ettim.5 dakika sonra siparişim geldi.Büyük bir tabağın üstüne koymuşlar magnoliayı.Tabağa çikolata sürmüşler.İmza atmışlar.Ne gerek var.Her neyse.Suyu unuttum ya.
-Garson bakar mısınız?
-Buyurun efendim
-Su getirir misiniz?
-Tabiki
Garson suyu hemen getirdi.Ben de çikolatalı magnoliayı yemeye başladım.Tadı çok da güzel değildi.Çok susatıyordu.Ne bekliyordum.Çikolatalı tatlılar ağır olurdu.Neyse para veriyorum, yemeliyim.5 dakika sonra hepsi bitmişti.Telefonumu çantama koyarken kolum çikolatayla yazılmış imzaya değdi.Hıh bir de bu eksikti.Montum'un kolu çikolata olmuştu.Neyse ki şişme monttu.Çantamı alıp kasaya gittim.Islak mendil istedim.Montumu ıslak mendille sildim.Ödemeyi yaptım.Ve kafeden çıktım.Bir su 30 lira olur mu ya?10 lira olsa anlardım.Yarım litre su 30 lira.Her neyse.Saat 15:30'du.Hemen durağa gittim.Beklemeye başladım.Neyse ki çok beklemeden geldi.Hemen bindim ve bir koltuğa oturdum.Kulaklığımı taktım, müzik dinlemeye başladım.Yaklaşık 1 saat sonra otobüsten indim ve konumu açtım.5 dakika yürümeliydim.Kulaklığımı taktım ve yürümeye başladım.5 dakika sonunda Çiçek lokantası'nın önüne gelmiştim.İçeriye girdim.Masa 7'ye oturdum.Daha gelmemişti

Baykuş KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin