serindi. evet cidden, belki de üzerime bir ceket almalıydım. bahar tüm haşmetiyle gelmişti, baharı seviyordum. adımlarımı belli belirsiz ilerlettiğim yolda etrafı inceledim, yollarda amaçsızca gezinmeyi seviyordum. ayakkabımın çözülmüş bağcıklarına takıldı bakışlarım, hoş, pek umursamadım. sahil kenarından yürüyüp giderken rüzgar bütün vücudumu yaladı ve ince bluzumdan içeri doğru sızdı. ani bir titremeyle bütün vücudum kasıldı ve elimi sırtıma astığım gitar çantasının kolunu sıkı sıkı kavrarken buldum, gitarı ve onu çalmayı seviyordum. bu gitarı bana çalmayı öğreten kişi, ben onu da seviyordum. yanımda duran gün batımı manzarası, aslına bakarsanız bunu da çok seviyordum. fakat bir türlü sevdiğim bunca şeyin arasından mutluluğu ayıklayıp kendim için seçemiyordum. ya da belki ben sadece kendimi sevemiyordum. sevmediğim bu adamın yanına onu yakıştıramıyordum ayrıca. evet o, ondan bahsedeceğim çünkü bu son saatlerimi en sevdiğim şeyi yaparak geçirmek istiyordum. ondan bahsederek...bir meleğin dokunuşlarını hissettiğimde lise son sınıfa gidiyordum:
"siktir git buradan ucube piç!" ayakta duran çocuk adeta yüzüme tükürerek beni geriye doğru ittiğinde asla karşı çıkmadım. zaten yapabileceği her şeyi yapmıştı şu ana kadar, bir daha yapsa koymazdı. arkasında kalan ikili gözlerini bizden çekmezken biri elini cebine attı. ara sokakta sıkıştırılmıştım, damn it ilk defa başıma geliyordu(!). çok korkmuştum ne yapmalıydım şimdi? XCKZXKLXLCMZXZKCKCVMM. çocuk yüzüme yumruğunu geçirdiğinde de sadece gülümseyebilmiştim ona. burnumdan akıp giden kanın yer yer kirlenmiş beyaz gömleğime damlamasına izin verdim. sadece bakışlarımı karşımdaki çocuğa dikmiş ve bunun kısa bir sürede bitmesi üzerine küçük bir dua seansı yapmıştım tanrıya. garipti ki şu sıralar inanmadığım bu tanrıya çokça dua ediyordum. arkadaki ikiliden biri bizi kayda alırken umursamaz bir kahkaha patlattı. yakışıklı çıkmak adına saçlarımı karıştırdığımda karşımdakinden bir yumruk daha yemiştim. direkt karnıma geçirdiği sert ve temiz yumruğu yüzünden iki büklüm oldum. elinin altında öylece kalmış gibi hissediyordum. acınası.
"beni duymuyor musun? kaçsana seni küçük domuz. bilmiyorsan sana yerini öğreteyim, ben kıçına tekmeyi koyduğumda senin ciyaklayarak kaçman gerekiyor. şimdi rolünü öğrendiğinde göre, baştan alalım mı küçük piç?" sözlerine karşı gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. belki de sadece dayak istiyordum, bilmiyorum ama o an tekrar sırıtmadan edemedim işte. aslına bakarsan zerre umursamıyordum.
ona yaptığım "saygısızlığa" karşı sinirli bir kahkaha atıp arkasında kalan arkadaşlarına baktı ve beni işaret ederek bir şeyler zırvaladı. pek anlamıyordum çünkü bütün dikkatim sokağın diğer ucunda gördüğüm yeni bedendeydi. uzun ince bir çocuk sokağın başında durmuştu, belki de uzun süredir oradaydı bilmiyorum. elleri çantasının koluna tutunmuşken birkaç saniye bakıştık çocukla. üzerinde benim de okuduğum okulun forması vardı. uzun sarı saçlarının bir kısmını toplamış, öndeki perçemlerinin alnında rüzgarla dalgalanmasına izin vermişti. pürüzsüz yüzünü turladı bakışlarım. dolgun fakat kuru dudakları, belirgin bir çenesi, güzel bir burnu vardı. bunlar çok önemli detaylar değildi aslında. benim dikkatini koyu kahve gözleri çekmişti en çok. donuk bakışlarından ve öylece durup izleyişinden anlamıştım, gelmeyecekti. hoş, bir de o dayak yerse bu beni biraz üzebilirdi. kimi kandırıyorum? zerre umurumda olmazdı, yine de gelmese daha iyiydi. ben ona bakarken önümdeki çocuktan yediğim tekmeyle geriye doğru sendeledim. üst üste yumruklarını dizdi karın boşluğuma. hatta bir ara kaburgalarımdan bazılarını kırdığına emindim bile.
"ben sana bir şey söylerken nasıl olur da dinlemezsin? seni öyle bir döveceğim ki o orospu annene ağlamak zorunda kalacaksın!" arkasında duranlardan biri gelip dizime tekme attığında ani gelen darbeyle vücudumu daha çok taşıyamamıştım. yere yığılıp ikisinin beni diledikleri gibi dövmelerine müsaade ederken "mezardan çıkabilirse ağlarım orospu çocuğu seni" diye mırıldanabildim yalnızca. üçüncü çocuk kahkaha atarak bu anları kayda alırken bakışlarım sokağın başında duran diğer bedene kaydı tekrar. öylece olanları izliyordu. üstümdekiler sonunda benim tepkisizliğimden bıkıp aşağılık ayaklarını üzerimden çektiler. başından beri bana diklenen çocuk kulağıma doğru eğildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trastevere ::hyunin ✓
Romance"merhaba arkadaşlar, bu bir intihar şarkısıdır..." !!angst!! trastevere ::hyunin (fiveshot)