"evet evet, sakin olun! bunun için çok çalıştık ve emin olun güzel bir iş çıkaracağız!" ben ve hyunjin yan yana oturmuş diğerlerinin telaşlı koşturmacasını izlerken hocanın seslice bağırması ikimizi de ürkütmüştü. o günden sonra kendime verdiğim bu karar için oldukça kızmış olsam da hyunjin bana öylece bakıp gülümsediğinde ağzımı açıp tek kelime etmedim. rolü almış olmam bazı aptal göt verenleri kıskandırmış ve bir posta daha dayak yememe sebep olmuş olsa da buna değerdi.hyunjin oyunun büyük sayılabilecek bir kısmında oynuyorken ben yalnızca bir sahnede oynayacaktım. asla istemememe rağmen hiç şikayet etmedim. umurumda değildi ve açıkçası umursamadım. hyunjin'in bu konuda heyecanlı olduğunu fark ettiğimdeyse bu kısa ama onunla birlikte oynayacağım sahne için birkaç pratik yapmıştım. şu son zamanlarda benden asla beklenmeyecek hareketlerde bulunuyordum. birine kendimi açmak üzereydim ve o kişi şimdiden hayatımın merkezinde bir yer bulmuştu kendine. neredeydi kendi kendime verdiğim sözler peki? başka birinin daha hayatına dokunmayacağımı söylediğimde ve bu sözü umarsızca çiğnediğimde kendime olan saygım neredeydi? şimdi şu aptal sahnede ne yapıyordum ben?
düşüncelerim arasında biri elimi elleri arasına aldı. anında anlamıştım melek dokunuşlarından o olduğunu. bileğimi yavaşça okşadı ve sakinleşmem için bir şişe su uzattı. başroller sahneye çıktığında ikimiz de birbirimize baktık. son sahneye yakın bir zamanda çıkacaktık. o başrolün işlettiği kumarhanede krupiye olacaktı ben ise kaybeden bir oyuncuydum. tek düzgün diyalogum onunla olan konuşmamdı ve ben ne ara buna böylesine sevinir olmuştum bilmiyordum. onun için güzel bir gösteri sunmak istedim.
"jeongin, benim sahneye gitmem gerekiyor. birazdan senin de sıran gelecek dikkat et." kafamı salladım ona karşı. içimden onunla yapacağım diyalogu tekrar ediyordum.
'+ben sana kazanma yeteneğini vereceğim, sen de bana hayatını verebilirsin.'
'-tabii bir tane varsa...''+hiçbir şey bedavaya değildir fakat bunu kalbinizle ödeyebilirsiniz.'
'-tabii bir tane varsa.'iç çekip ellerimi gözlerimin üzerine kapadım. korkuyordum çünkü hyunjin bunun güzel olmasını çok istiyordu. perde yavaşça kapandı ve sahne bir telaşla toplanmaya başlandı. benim oturmam gereken masa da yerine geçtiğinde hızlı birkaç adımla sahneye çıktım ve perde henüz açılmadan yerime oturdum. hyunjin masanın öbür ucunda durmuş, gülümseyerek beni izliyordu. perde yavaşça açılmaya başladığında masada oturmuş diğer ikiliye bakmaya başladım. çok normal bir şekilde rol yapıyorlardı, vay be.
hyunjin parmaklarını yalayıp kartları karmaya başladı. lanet olası kahvelerini bir türlü benden çekmiyordu. yuvarlak masanın etrafında dönerken kartları dağıttı ve kısa bir sürede gelip çatan yenilgi anıma geldi. birkaç haykırış ve birkaç başkaldırı sergiledim fakat beni yerime oturttular. fişlerim bittiğinden pür dikkat hyunjin'i izliyordum. yanıma yaklaştı ve kulağıma doğru eğildi.
"ben sana kazanma yeteneğini vereceğim, sen de bana hayatını verebilirsin." dedi elinde tuttuğu fişleri gösterirken. kafamı kaldırıp ona baktım.
"tabii, eğer bir tane varsa..." dediğimde seyircilerden yüksek bir çığlık koptu. hepsi bir ağızdan heyecanla çığlık atıyordu. sonra aniden sessizleştiler, sanki sonrasını merak ediyormuş gibi sustu hepsi. fişleri hyunjin'den alıp tekrar oyuna döndüm fakat yeniden kaybettiğimde bu seferin dönüşü yoktu. hyunjin önümde durdu. artık ona verebileceğim bir hayatım da yoktu işte.
"hiçbir şey bedavaya değildir fakat bunu kalbinizle ödeyebilirsiniz." dedi. ben dahil herkes onu izlerken yavaşça ona yaklaştım oturduğum yerden kalkmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trastevere ::hyunin ✓
Romance"merhaba arkadaşlar, bu bir intihar şarkısıdır..." !!angst!! trastevere ::hyunin (fiveshot)