Bir Numaralı Oyuncu

3. Bölüm\50 MİLYONLUK EĞİTİM ALANI

 ''Thomas orada mısın?''

''Bekle hayatını kurtarmanın yollarını düşünüyorum.''

''BUNDA BİRAZ DAHA HIZLI OL ÇÜNKÜ BÜYÜ GÜCÜM TÜKENMEK ÜZERE!'' yaklaşık olarak 1 saat olmuştu ve Thomas hala gelememişti. Bir yere gelmesi bildiği bir yer olması dışında bilmediği bir yer olsa bile bu kadar uzun sürmemeliydi. Büyü gücüm tükenirse zaten zar zor savuşturduğum saldırılardan kaçınmak ve karşılık vermek çok daha zor bir hal alacaktı ve bu da beni oldukça zorlayacaktı.

''Siktir. Geçitler kapanmış.''

''Bu ne anlama geliyor?!''

''Senin oraya nasıl düştüğünü bilmiyorum ama o alana geçmek için belirli şeyler yapmamız lazım. 1 saattir onlar için uğraşıyorum ama geçit kapalı. Eğer geçit kapalıysa kapalıdır.''

''Ne zaman açılır''

''Bilmiyorum. Bilmiyorum bilmiyorum bilmiyorum''

''Bu kadar önemsemene gerek yok. Alt tarafı biraz lvl kaybedeceğim. Ufacık yaa (!)''

''Baka cidden hala fark etmedin mi etrafına bak, kamera veya odanı görüyor musun?'' Japonca kelimesi ilk beni şaşırtsa da bana aptal dediği için suratımı astım. Ve sonra hemen etrafıma baktım ama bu da önümdeki şeytan kılıklı NPC den yumruk yememe sebep olmuştu ve... Etrafımda sadece oyun vardı. Çimenler, ağaçlar ve gökyüzü vardı. 

''H-hayır. Thomas neler oluyor?''

''Fark ettiğini düşünmüştüm ama şuan nasıl olduğunu çözemediğim bir şekilde oyunun içine ışınlandık.''

''Yani şuan ölürsem... Cidden ölecek miyim?''

''Evet''

''Bu... Bu korkunç.''

''Ölmek her zaman korkunçtur. Şimdi önüne odaklan yoksa o melek kalbinle anında cenneti boylarsın.''

''Şakanın sırası değil. Sadece beni çıkart buradan.''

''Sabret.''

''Üzgünüm. Daha fazla dayanamam. Ama o benim için dayanabilir. Değil mi kızım?'' Thomas ne olduğunu çözememiş gibi sesler çıkartmaya başlamıştı ki bir anda ''Gold Shine'' dememden hayvanımı çağırdığımı anlamış olacak ki bir anda ''Pillow'' diyerek kendi hayvanını yanıma ışınlayarak bana yardım etmesini söyledi. 

''Onu ışınlayabiliyorsun ve kendini ışınlayamıyorsun 'büyük kahraman'' Diye yanıtlamamın ardından bıkkın bir ses çıkarttı. ''O zaman birbirimizi nasıl duyuyoruz?'' 

''Kulağındaki kulaklığı fark etmediğini söyleme bana''

''Ah pardon.''

''Sesin çok soluk geliyor. İyi misin?'' Sesi nedensiz bir şekilde telaşlı çıkıyordu. ''Neden önemseyesin ki? Cidden neden ölmemi istemiyorsun?''

''Çünkü seninle vs atacağım''

''Salak.. H-Hayır!"

''Ne oluyor?''

''Shine... Kızım. Ses çıkart. Lütfen. Orada mısın?'' Dur ne... ne? Shine öldü mü? 

    Thomas bir şeyler söylüyordu ama duymuyordum. Hiçbir şey duymuyordum. Bu hayvanı eğitmem çok uzun bir zaman almıştı fakat ona bağlanmıştım. Her ne kadar oyun da olsa çok gerçekçi olduğu için onunla sohbet edebiliyordum. Sohbetleri sarıyordu. Ölecek miydi? 

   O esnada arkamdan gelen ağır ayak seslerini ve sonra da benim olduğum yere göre bakılırsa yatay denilebilecek bir ateş hücum etti. Thomas NPC'yi öldürmüş ve yanıma gelerek diz çökmüştü.

''Üzgünüm''

      ''Çok kötü bir yalancısın...'' Ejderimin kanadını yavaşça tuttuğumda bunu gören ve bir süredir etraftaki NPC'leri uzaklaştıran Pillow da yanımıza gelince bir süre başını ikimiz arasında gezdirdi ve sonra Shine'ın yanına giderek oturduktan sonra kafasını ona koyunca bir anda bir ışık huzmesi belirdi ve gözlerimi daha fazla açık tutamayacağımı anladığımda Thomas'ın bağırışıyla direnmeyi bırakarak gözlerimi grimsi renge teslim ettim.

***

  Yaklaşık olarak bir dakika geçmişti ve Thomas'ın zoruyla gözümü açamamıştım. Önümdeki gri ışık yavaşça siyaha döndüğünde Thomas gözümü açmamı istercesine elini koluma koyduğunda hızlıca gözlerimi açtım ve Shine'ı karşımda görünce ufacık (!) bir çığlık attım. 

  ''Thomas biz öldük mü? Karşımda Shine'ın hayaleti duruyor.''

''Merak etme korkak yaşıyorsun. Pillow hayat enerjisini paylaşma kararı almış demek ki. Artık birbirimize mahkûmuz. Biz ayrılsak bile hayvanlarımız ayrılamaz.''

  ''Sana mahkûm olmayı istemiyorum ama Shine'ı bırakmak da istemiyorum. Hmmm. Off mecbur ben sana sen bana mahkûmsun artık.''

''Başıma iş açma yıldız ışığı''

''Yıldız ışığı?''

''Kıyafetine bak ve öyle konuş''

''Sevdim. Yıldız ışığı... hahahahhaha''

                                                                                       :3