2. Bölüm

43 5 20
                                        

Açelya

~Evet işte ben böyleydim. Kendi gücümü Bir erkek gücüne ihtiyacım olduğunu sanmıyordum~

Evet yanlış duymadınız ismim Açelya. İsmimin anlamı renkli olmakmı neymiş. Neyse zaten çokta umrumda değildi. Daha doğrusu hiç umrumda değildi. Zaten ismime layık taşıdığım tek şey saçım va gözlerimdi. Kendimde en çok sevdiğim şey uzun ve kızılı saçlarımdı. Fakat gözlerime haksızlık yapamağacaktım Vallaaa. Gözlerim biraz su yeşili birazda mavi tonlarına kaçıyordu. Ela demek olur mu olmaz mı bilmiyordum açıkcası ama ben gözlerime ela diyordum.

Kendimde sevmediğim tek şey boyumdu. Boyum 1.61'di ve boyuma göre çok fazla zorbalanmıştım. Benim güzelliğimle asla dalga geçemezlerdi ama boyumla... Evet boyumla dalga geçe bilirlerdi. Nedeni lisede okurken çok kısa olmamdı ve okuldaki kütüphaneden çoğunlukla istifade edemiyordum. Ulaşmak istediğim kitaplara boyum yetmiyordu desek daha doğru olurdu. Neyse işte bende böyleydim.

Kendimi tüm kusurlarıma rağmen seviyordum. Normelde her kes kusurlarlını kapatmaya çalışır ama ben asla kusurlarımı kapatmazdım. Yani anlamsız değil mi sırf birisinin sizi zorbaladığı için kusurlarını kapatmanız?!?!? Bence anlamsız HEMDE ÇOK FAZLA ANLAMSIZ

Doğru yaa yanımda kim olduğu belirsiz bir erkek vardı dimi. Tabii ben yine fikirlerime dalıp gitmişdim. Galiba bu ona düşünme vakti vermişdi. Ve arkama dönerek yüzüne bakmaya çalışmıştım. Tabii saat artık geç olduğundan ve bu yüzden havanın kararmasından pekte bir şey gözükmüyordu

Ama beyaz dişlerini görmemek mümkün değildi dişleri o kadar beyazdı ki utanmasam hangi diş macununu kullanıyorsun diye sorucam. Yüzünü aptalca bir sırıtış kapladı. Çok güzel gülüşü vardı aslında. Resmen gözleriyle bana güvene bilirsin söylüyordu. AMA HAYIR ERKEKLERE GÜVEN OLMAZ!!! NOKTA.

Heyecanlı bir şekilde:

"Tanıştığıma mennun oldum Açelya. Bende Batı."

Sadece başımı onaylamakla yetindim. Başka ne yapa bilirdimki?! Çoçukluğumdan beri klişe laflardan hiç hoşlanmazdım. Ne diğecektim?!? "Bende tanıştığıma memnun oldum Batı" , "Nasılsın?" "İyiym sen nasılsın?" "Bende iyiyim" gibi klişe laflar mı?? Aman tanrım bu laflar hiç benlik değil. Siz böyle kelimeler kullana bilirsiniz ama benim için bu laflar çok basit kalıyor.

Konuşmayacağımı anlayınca:

"E tamam galiba susmayı tercih ediyorsun. Ozaman ben konuşayım da sen dinle." dedi. Ne konuşa bilirdiki. Yani tanışmamız daha 1 saat bile olmamışdı. Bana anlatacak bir şeyi olacağını sanmıyordum. Kabullenmem gerekirse bana ne anlatacağını merak ediyordum.

"Ailemi kaybedeli daha 1 yıl oldu." bir yandan konuşurken bir yandan da çatıya yani benim yanıma oturuyordu. Aslında söyledikleri çoğu insanı üze bilirdi ama beni asla üzmezdi. Hıh şimdi üzülmediğimi sanıyorsunuz dimi? Hayır düşündüğünüzün aksine çok fazla üzülmüştüm. Çünki bende bu yakınlarda kendimden çok sevdiğim ninemi kayb etmiştim. Ve bu çok kötü bir şeydi. Yaşadığım tüm kötü olaylardan daha üzücüydü..

"Aslına kalırsa ben senin aksine kendimden nefret ediyorum." Neee kendinden nefret mi ediyordu?? Ne söylediğinin bilincin de diğildi sanarım. Eğer ki ben milli suç bakanı olsaydım kendinden nefret eden insaları ídam ettirirdim mutlaka.

Bir anda hiç beklemediğim şekilde:

"Kendinden nefret edemezsin!! Bir kere bu kurallara aykırı bir şey" diyiverdim.

Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu "Hangi kurallarmış bu? Benim neden haberim yok?" dedi.

Normelde söyledikleri şeyler bana gıcık verici gelirdi ama bu sefer böyle diğildi. Tamamen içten gelerek söylediğini fark ettim. Ve bu nedensizce hoşuma gitmişdi.

Saçlarımı ellerimin arasına alarak:

"Ben kurallarım canım" dedim

"Hmm demek senin kurallarınmış başka ne var kurallarında?"

"En son kendinden nefret ettiğin yerde kalmıştık"

Gözlerini devirerek:

"Kendimden nefret ediyorum çünki ailem acı çekerek ölürken ben de ordaydım. Ve benim onlara hiç bir iyiliğim dokunmamışdı. Sanki lazımsız biblo gibi öylece oraya kayolmuşdum. Bazen keşke.. Keşke bend-"

"Ölseydim" diye tamamladım onu. Çünki bende her zaman böyle söylerdim kendime. Keşke ölseydim derdim. Hatta siz doğum günü pastalarınızın mumlarını kendinizin sağlamlığını ve ya üniversiteye girmeniz için türlü-türlü dilekler dilerken ben her zaman ölmem için dilekler diledim. Daha doğrusu ben sizden farklı olarak pastanın üzerindeki mumları üflemiyordum. Yerde bulduğum çakmakları ve ya mutfak dolabımızdakı kibritleri yakarak dilek tutuyor, sonra ise üfürüyordum...

Başını sağa çevirerek bana garip-garip baktı. Galiba bu sözlerin benim ağzımdan çıkmasını garipsemişti. Ama neyini garipsemişti anlam verememiştim oysaki.

Elini saçına götürerek saçlarını oynatmaya başladı

"Şimdiyse bu hayattaki tek yaşama sebebim aileme verdiğim tüm sözleri tutmak."

"Ne sözü verdin ki?" dedim heyecanla.

Gülümseyerek:

"Annem her zaman benim mimar olmam için çırpınırdı. Elinden gelenin fazlasını yapardı desem yeridir. Ve bunun için beni resme bile koymaya karar vermişdi. Hatta koymuştuda. Ve bende bir gün anneme; Anne büyüyünce mimar olucam ben. Hatta babam ve sana güzel ikikatlı bir ev yapıcam. Tam senin hayalinda ki gibi mutfak'ta özel bir dolap yapıcam. Dolabın içinide ağzına kadar kahve ile doldurucam. Demişdim. Annem ve babam öldüğünde ise aklımda ki tek şey bu oldu."

Sesizce kıkırdadım:

"Annenin hayali çok güzelmiş. Açıcası ben de her zaman mutfağım da böyle bir dolabın olmasını istemişimdir. Ve senin hayalinde çok tatlı. Ailenin hayallerini yaşatarak onları gururlandırıcaksın bundan emin ola bilirsin."

"Teşşekkür ederim Açelya. Peki sen? Senin hayalin nedir?"

Batının söyledikleri beni düşündürmüşdü biraz. Benim hayallerim neydi diye bir düşündüm. Ve aklıma ilk gelen şeyi söyledim:

"Ev içi tasarım. Nedeni benimde senin gibi resm yeteneğimin olması. Tek fark ben resme gitmedim. Doğal yetenek desek yeridir." dedim kendimden memnun halde.. Ve tabii bunu söylerken de omuzlarımı dikleştirmeği unutmadım.

"Güzelmiş... güzelmiş de şimdi sana neden kibirli dediklerini çözdüm gibi."

"Aferin çok büğük halt yedin." dedim gözlerimi devirerek.

Sadece gülmekle yetindi o da:

"Eee çatıda mı sabahlamayı düşünüyorsun?"

"Kötü fikir değil aslında" dedim gülerek. O da bana aynı şekilde karşılık verdi.

Sonra ise ellerinin desteğiyle oturduğu yerden kalkarak bana elini uzatdı. Saçının rüzgar desteğiyle arkaya doğru uçması işe biraz çekicilik katıyordu. Hatta bir növ kendiden emin de gözüküyordu. Ve benimde onun elini tutmamı bekliyordu. Ve bende tamda kendimden beklediğim bir performansla onu yanıltarak kendi elimin desteğiyle kalka bildiğimi gösterdim ona. O da bana gözlerini pörtleterek bakmakla yetindi.

Evet işte ben böyleydim. Kendi gücümü Bir erkek gücüne ihtiyacım olduğunu sanmıyordum

Yazardan not:

Hikaye için çok uğraşraştım lütfen emeğimin karşılığını vermek için oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen

Bu arada sizin fikirleriniz benim için çok önemli lütfen
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfennn

Sizi çokkk seviyorum öptüm kelebeklerim

Açelya hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ve batı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce hikaye nasıl ilerleyecek?

🕯🤍🕊☕ ~ 🕯🤍🕊☕

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 11, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KibirliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin