''Jisung ordamısın?''
''M-Minho hyung-''
''Jisung iyimisin!? Jisung cevap ver!''
''...''
''JİSUNG!''
---------------------------------------------------------------
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim, yanı başımda uyuyan bir adet Minho hyung gördüm, çok yorgun duruyordu. Hiç uyumamış olacakki gözlerinin altı kıpkırmızıydı. hafifçe dokundum Minho'nun eline, elleri sıcacıktı. Lakin anlam veremediğim bir şey vardı, bıçaklandığımı nerden anladıda beni bulup hastaneye getirdi? Beni nasıl buldu? Beni kim, niye bıçakladı?
Kafamdaki soruları dizginlemeye çalışırken gözlerini açtığını gördüm, bana bakıyordu şu an. ''Uyanmışsın Jis..'' kafamı olumlu manada salladım, konuşacak bir gram halim yoktu. ''Seni yerde kanlar içinde buldum..'' gözleri dolmuştu, belliki çok üzülmüş. ''Kim yaptı sana bunu?'' öylece bakıyordum gözlerine, konuşamıyordum. Boğazım düğümlenmişti, konuşan tek şey gözlerimiz ve ruhlarımızdı şu an. Yavaş yavaş gözlerim dolmaya başlamıştı, bahtaniyeyi yüzüme çektim, çünkü şu an çok kötü göründüğüme emindim. Saçlarımda bir el hissettim, ''Konuş, çekinme benden küçüğüm.'' artık nefesim tükenmişti ve bahtaniyeyi açmak zorunda kaldım, çok fazla hareket edemiyordum çünkü çok canım acıyordu. ''Bana kimin ne yaptığını bilmiyorum hyung, bana burayı tanımadığını söyledi sonra sen aradın ve sen beni aradığında olan oldu..'' anladığına dair mırıltılar çıkardı, beni çok sıkmak istemiyordu belliki.
''Hyung ne zaman burdan çıkacağım?''
''Doktorlar henüz birşey söylemedi bununla ilgili, ama çok derin değilmiş yara küçüğüm.''
Hayır Jisung, bi' insan sana küçüğüm dedi diye etkilenmiş olamazsın hayır.. Lee Minho sıradan biri değildi tabii ki etkilenirim! yani bana göre sıradan değildi.. Şu an tek sorun Lee Minho'dan etkilenmem mi yani?! Bildiğin etkilendim işte! kabul ediyorum. ''Küçüğüm özel olmazsa sana birşey sormak istiyorum, yalnız mı yaşıyorsun?'' anlam vermemiştim sorduğu soruya.
''Neden ki?''
''Taburcu olduktan sonra yanımda kalırsın diye düşünmüştüm.. tabii sorun olmazsa. Çünkü biri senin sokağına yakın bir yerde seni bıçakladıysa evinide biliyordur.''
İyide Minho bu kadar detayı nereden biliyor? Bir yandan mantıklıda gelmiyor değildi, ama bu kadar şeyi anlatmadığım halde biliyorsa birşeyler dönüyor demektir. Açıkçası ne döndüğünü bilmeyi çok istiyordum. ''Şey.. mantıklı aslında.'' yüzünde çok mutlu bir ifade oluşmuştu, çok tatlı gülümsüyordu..
Cennetten düşmüş kanatsız bir melek gibiydi adeta..
-------------------------------------------------------------------
1 hafta sonra~
Taburcu olacaktım bu gün, ilk benim evime uğradık ve bir kaç kıyafetimi aldım, hepsini almama gerek yoktu çünkü temelli kalmayacaktım onda, sadece 1 hafta kalacaktım. Henüz sendeleyerek yürüyordum çünkü daha tam olarak yaralarım iyileşmemişti. Kıyafetlerimi aldım ve Minho'nun yanına gittim. Koluma girdi ve yürümeye başladık, evlerimiz yakındı birbirine.
-------------------------------------------------------------------
Bana evi gezdirdi ve kalacağım odayı gösterdi. Bir yandan kendimle çelişiyordum, yeni tanıdığım birinin evinde kalmam doğrumuydu? ona ağırlık veriyormuydum? sesi ile düşüncelerim bölündü. ''Acıktınmı Sungie?'' acıkmış gibiydim aslında. ''Bilmiyorum, sen yersen yerim uyum sağlarım ben.'' ''Tamam o zaman bi'şeyler hazırlıyım ben'' açıkçası yük olmak istemiyorum ona, bende yardım edeceğim bu yüzden. ''Hyung bende yardım etmek istiyorum'' olumsuz manada salladı kafasını, ''Olmaz Sungie, daha yeni taburcu oldun sen.'' ''Ya hyungggg, kırıcakmısın beni?'' ''Peki tamam gel hadi.. Ama çok fazla iş vermem ona göre!'' memnun olmuş şekilde kafamı yukarı aşşağı salladım ve bana kıkırdadı. Sonunda yiyeceklerimizi ayarlamıştık. Çok fazla acıkmıştım ve hemen sandiviçimden bir yudum aldım, Minho bana bakıp bakıp gülüyordu ve bende ona ''Ne gülüyosun hyung!'' diye söylendim, daha çok gülmeye başladı gıcık. ''Dudağının kenarına peynir bulaşmış çok tatlı duruyodunda o yüzden.'' Yanaklarımın kızardığını şimdiden hissedebiliyordum, eline bir peçete aldı ve dudağıma eğilip dudağımın kenarını sildi. Cidden çok gerilmiştim. Acaba öpsem mi- Ahh aptal Jisung daha doğru düzgün tanımadığın birini mi öpüceksin gerçekten! ''N'oldu utandı mı birileri!'' eline vurdum ve söze girdim. ''Ben hallederim'' peçeteyi elinden aldım ve kendim sildim dudağımı. Şu an içinden kahkaha attığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Sandiviçim ve ben mutluyuz bi' kere!
''Aaa bak seninde dudağında peynir var, alıyımmı?'' Aptal Jisung ya bi' kerede şu çeneni tut gerizekalı! ''Çok istiyosan gelde al!'' bir anda koşmaya başlamıştı, aynı bir çocuk gibiydi.. en son oturma odasına koştu ve bende peşinden koştum. Yere düştüğünü gördüm ve elimi uzattım kalkması için. ''Hyung iyimisin?'' sesim endişeli çıkmıştı.Elimi uzattığım an beni üzerine çekti ve kucağına düştüm. ''Hadi temizlesene dudağımı.'' Şu an bildiğin altlı üstlüydük. ''Ama düştün canın acıdı hyung!'' ''Çok safsın Hanjim..'' Bir yanım ''Yapış şunun dudağına.'' Diyordu, diğer yanım ise ''Şimdi sırası değil.'' Diyordu. Ne yapmam gerek..?
Bölüm Sonu
Bilerek böyle eğlenceli yazdım, ileriki bölümlerde çok fena kaos planlıyorum çünkü hehe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mehtap | MinSung
Fanfiction" Sonsuzluğuna kazı beni sevgilim, ne ağaca, nede kalbe. Ruhunun sonsuzluğuna kazı beni, ruhlar ölmez. Kalp durur, ağaç yıkılır. Fakat ruhlar ölmez.." "Sana söz veriyorum ki saf meleğim, sonumuzu ruhlarımızla mutlu bir son olarak yazacağım.."