2.0

1.6K 208 77
                                    

25 yorum 🌟

ʚɞ ⁺˖ ⸝⸝

hyunjin'den gelen ani 'date yapma' fikriyle hemen kalınca giyinerek dışarı çıkmış, az önce belirlediğimiz buluşma yerimize gelmiştim çoktan. yaklaşık beş dakikadır buradaydım ve beni beklemesi sorun değildi benim için, hiç hemde.

sene başından beri platonik olup hiçbir adım atmadığım, aksine kaçtığım çocukla şu an flört ediyor olmamıza alışmam uzun sürmüştü. beni gerçekten sevdiğini ve flörtleştiğimizi geceleri geç saatlere kadar konuşarak asla sıkılmadığımızda anlamıştım.

ona verdiğim değeri o da bana veriyordu şimdi.

ellerimi montumun ceplerine sokarak oturduğum bankta etrafıma bakındım. hava soğuktu ama ben birazdan hyunjin'in gelecek olacağının heyecanıyla sıcaklıyordum.

aklıma hyunjin her geldiğinde gülümseyerek etrafa bakıyordum aşık aşık. sol tarafıma bakmamla hızlı adımlarla elinde poşetle gelen hyunjin'i görmemle ayağa kalktım hemen. nefes nefese görünüyordu, koşmuştu sanırım.

"hyunjin," dedim sesimi duyabileceği mesafeye geldiğinde. "koştun mu?" diye ekledim sonrasında.

"hm, ay dur nefes nefese kaldım." diyerek kolumu tuttu ve az önce kalktığım banka attı kendini. ben de gülerek yanına oturmuştum. nefeslenmek için kafasını omzuma yatırarak gözlerini kapattı, nefes alışverişlerini çok net duyuyordum.

konuşmalarımız başladıktan sonra derslerin birkaçında beraber oturmaya başlamıştık. ilk başlarda benim için çok zor geliyordu, çok gerilip rahat olamıyordum yanında ama sonra alıştım ona, çok çabuk oldu alışmamda. rahat davranıyordum artık yanında, gerilsem de sorun etmiyordu, ben de etmiyordum ve böylelikle anlaşabiliyorduk.

sürekli omzuma yatıyordu derslerde. ilk yattığı zaman kalbim öylesine hızlı atmıştı ki hyunjin dalga geçmişti benimle. sanki duymuştu da bana laf atıyordu.

elimi kaldırıp yüzünü tutarak omzumdan kaldırdım nefesleri düzene girince. heyecanlı heyecanlı konuştu benimle.

"markete uğrayacaktım bir şeyler almak için ama bizim evin oradaki kapalıymış, diğerine koştum sonra. sonra da buraya koştum derken beklettim seni, özür dilerim."

"sorun değil." derken güldüm. "neler aldın?" poşeti açarak içinden kek ve cips çıkartmıştı. soğuk kahve de almıştı yanında. "oha, çok iyi yapmışsın hyunjin!"

"değil mi, harikayım. üşüyor musun balım?"

son kelimesiyle söylediği çoğu şeyi unutarak kaşlarımı kaldırmış ve ne söylediğini tekrar etmesini istemiştim. "hı?" güldü hyunjin bununla. ona aşık aşık baktığımın farkındaydı her zaman. ya da bazen kelimeleriyle dikkatimi dağıttığının.

"diyorum ki, üşüyor musun? tek kelimemle unutturuyorum her şeyi ya." esprili şekilde konuşmasıyla gülerek gözlerimi kaçırdım ve cevapladım sonunda sorusunu.

"üşümüyorum, çok da soğuk değil. yiyelim hadi."

"yiyelim." diyerek yiyecekleri aramıza koyduğumuzda hyunjin "olmadı böyle." diyip kalkmış ve benim yanıma oturmuştu. anlamamış gözlerle ona bakarken biraz kaydım. "e anlamadım sen nasıl yiyeceksin şimdi?" dedim ona dönerken.

yüzlerimiz yakındı ve ben ona omzumun üstünden bakıyordum. "yanında oturmak istiyorum. yemesem de olur, sen yedirirsin."

gülerek yiyecekleri biraz kenara kaydırırken o da benimle geldi. yiyecekler benim yanımda, hyunjin de diğer yanımdaydı. yani bir şeyleri almak için bacaklarımın üzerinden uzanması gerekecekti.

hold on, hyunmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin