merhbalar efendim, finale hoş geldiniz!! son kez iyi okumalarrrrrr >ᴗ<
ʚɞ ⁺˖ ⸝⸝
tıkış tıkış otobüste sonunda inmeleri gereken durak geldiğinde hepsi zor da olsa orta kapıya doğru ilerleyerek kendilerini hızlıca dışarıya atmıştı. otobüs çok kalabalık olduğundan birbirlerinden uzak mesafelerde duruyorlardı, o yüzden hepsi inince birbirine baktı.
"tam mıyız lan?" dedi changbin. "tamız tamız. fazlamız bile var." dedi sevgilisi yongbok da changbin'in elini tutup chan'a gülümserken.
jisung arkadaşlarından rica ederek chan'ın da gelmesini istemişti, zaten daha önce tanışmışlardı bu yüzden kimse reddetmemişti bu teklifini jisung'un. kaldırımda minho ve jeongin önce olmak üzere saraya doğru yürürken hyunjin konuştu.
"minho, çıkışında gideceğimiz yerin yakınlarında market falan var mı? bir şeyler alırız yiyecek-içecek."
"var var, alırız."
"tamam adamsın." minho hyunjin'in bu cevabıyla omzundan doğru arkasına bakmış ve side eye atmıştı. hyunjin ve seungmin bu bakışa kahkaha atarken bir yandan da birbirleriyle uğraşıyorlardı.
en arkadan gelen jisung ve chan ikilisi de yongbok ve changbin ile garip garip fotoğraflar çekiyordu. daha çok chan sevgilisi ve arkadaşlarını çekiyordu hatta. jisung anı bırakmayı çok seviyordu. "bakayım bakayım!" diyerek tatlı bir şekilde yongbok'la fotoğraflara bakıp gülüşmüşlerdi.
kısa bir yürüyüşün sonunda güvenlikten geçerek saraya girmişlerdi. birkaç yerde personel vardı bu yüzden çok şımarmadan, sadece inceleyerek geçmişti içeriyi gezmeleri. büyük sarayın içini yaklaşık yirmi dakika gezmişler, sonrasındw sarayın arkasındaki bahçeye çıkmışlardı.
bahçenin tam kenarında büyük bir ağaç vardı, ağacın altında da yanyana iki tane salıncak.
seungmin ve yongbok görür görmez koşmuş ve salıncaklardı kapmışlardı. binilmesinin serbest olduğunu biliyordu ki zaten personeller çok uzakta değillerdi, yasak olsa uyarırlardı. hyunjin gülerek seungmin'i, changbin'de yongbok'u sallamaya başladığında ikilini kahkahası doldurmuştu büyük bahçeyi.
yongbok'un hâlâ sallanırken "jeongin jeongin!" diye bağırmasıyla jeongin sevgilisinin yanaklarını sıkmayı bırakmış ve arkasına dönerek arkadaşı yongbok'a bakmıştı. "efendim?"
"şuradaki çiçekler var ya," dedi ve parmağıyla gösterdi. tam tekrar konuşacakken arkasından gelen sesle sustu. "sana girsin jeongin." changbin'in bunu söylemesiyle hepsi gülmeye başlamışlardı, jeongin hariç.
"oğlum bak annene laf ettirtme, kafanı kırarım senin!" üstüne yürümeye başladığında changbin resmen çığlık atarak geri kaçmış, yongbok'u bir başına bırakmıştı salıncakta.
"ya benim aşkımı kim sallayacak şimdi!" dedi seungmin kıkırdamasının arasında. "ben sallarım." diyerek hyunjin ikisini de sallamaya başlamıştı. o sırada jeongin changbin'in kol kaslarını ısırıyor, minho da sevgilisini belinden tutarak engelleyemeye çalışıyordu.
ama biraz daha ses yaparlarsa kesinlikle uyarı alacakları için chan kibar bir şekilde uyarmıştı hepsini. "uslu durun, personel atacak bizi buradan şimdi."
"ya jeongin, bıraksana çocuğu!" dedi jisung kızıyormuş gibi yaparak. ama o da ikilinin bu haline gülenlerdendi.
birkaç dakika sonra seungmin ve yongbok salıncaktan inmiş, beraber çiçeklerin fotoğrafını çekmişlerdi. ondan sonra da saraydan çıkmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hold on, hyunmin ✓
Fanfictionseungmin, aşık olduğu sınıf arkadaşının defterine küçük bir ayı çizerek not bırakır.