Nico di Angelo

430 28 7
                                    

"Sen şu hamsterın sahibi olmalısın."

Çocuğa tuhaf bir şekilde baktım.

"Onun adı Effie." dedim huysuzca. 

"Kheiron bana kulübeme gelecek birisi olduğunu söylemişti." dedi sakince.

"Kulüben mi?" dedim. "Baban Hades mi?"

"Evet," dedi. "Hades."

Ayağa kalktım, "Bu kulübenin karanlık olduğunu söylemiş miydim?"

"Kısa sürede gözün alışır." dedi. Onu göremediğim için o an ne yaptığını takip edemiyordum.

"İyi de bu fazla." dedim ısrarla. "En azından biraz..." Bu sırada perde olmasını umduğum bir şeye yaklaşmıştım. Çok ufak bir şekilde araladım. İncecik bir ışık huzmesi içeri süzüldü. Ardından çocuğa döndüm.

Artık onu görebiliyordum. Simsiyah saçları vardı ve teni... En az benimki kadar solgundu. Gözlerinin altlarındaysa simsiyah halkalar vardı.

"B-ben Isadora." dedim. "Isadora Roux. Rou-"  'Roux ailesinden' diyecektim ama... Burada ailemi tanıyan yoktu.

"Nico di Angelo." dedi soğuk bir tavırla. "Toprağı kontrol edebildiğini duydum?"

"Şey... Sanırım." dedim sakince.

"Ama bu Hades kulübesine gelmen için yeterli bir şey değil ki."  dedi. "Kheiron'un bize söylemediği başka bir şey var."

"Uhm... Size söylemediği o şeyi, inanın bana da söylemedi." dedim muzip bir tavırla.

"Babanın Hades olmadığına eminsin değil mi?" dedi.

"Benim bir babam var, Nico." dedim. "Ve gayet de... Gayet de... Babam işte."

"Pekala." diye mırıldandı sakince. Ardından ışık huzmesine iğreniyormuş gibi baktı. Ben de doğruca şu oturduğum yatağa döndüm. O sırada hemen kulübenin giriş kapısının yanında valizlerimin durduğunu fark ettim.

Yatağa yeniden oturdum, üstümde tuhaf bir yorgunluk vardı. Valizleri sonra hazırlayabilirdim.

Nico'nun bana doğru geldiğini gördüm. "Benim yatağımda oturuyorsun, Isadora."

"Pardon." dedim ve ayağa kalktım. "Peki ya ben..." Nico eliyle kulübenin diğer ucundaki yatağı işaret etti.

"Oh, peki." dedim ve önce valizlerimi aldım, sonraysa o yatağa geçtim.

*

Eşyalarımı yerleştirdikten sonra bir süre uyumuştum. Uyandığımda kulübe arkadaşım dibimde dikiliyordu.

"Evet?"

"Talim Alanına gidiyorum," dedi boğuk bir sesle. "Geliyor musun?"

Doğrulup ona 'Ciddi misin?' dermiş gibi baktım. "Tabii, neden olmasın."

"Acele et." dedi soğuk bir sesle.

"Zaten hazırım." dedim ve kalktım, hızla ayakkabımı giydim. Kolyemin boynumda olduğuma emin olunca ona baktım ve 'Hazırım' dercesine gülümsedim. Aslında bana şu turuncu kamp tişörtlerinden vermişlerdi ama... Açıkçası pek tercih edeceğim bir şey değildi. Bu yüzden üstümde siyah bir tişört vardı. 

Onunla beraber kulübeden çıktı. Benim yanımda durmaktan biraz rahatsız oluyormuş gibiydi.

"Hep böyle soğuk musundur?" dedim aşırı derecede sinir bozucu bir gülümseme eşliğinde.

Bana ve gülümsememe aldırmadan, "Nasıl?" dedi, sanki anlamamış gibi.

"Hadi ama," dedim. "Hep üzgün gözüküyorsun, soğuksun."

Diverse [Narnia, Percy Jackson ve Harry Potter. Nico di Angelo, Scorpius Malfoy & Edmund Pevensie fanfic.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin