11

229 24 3
                                    


Dersler bir şekilde devam etti, aylar geçti, yıllar geçti, kısacası zaman su gibi aktı. Şu anda 8 yaşındayım, bu 'Liliane' yani benim için çok önemli bir dönem.

Oyunda Liliane, 8 yaşındayken Aquameria'nın ikinci prensi kai İzek Aldon ile nişanlanmıştı.
8 yaşına bir kaç ay önce girdim, sanırım çok yakında buraya gelir.

Bayan Clara ile olan dans dersini bitirdiğimde Kral'ın bir elçisi geldi ve beklediğim haberi İkinci Prens ile babası Aquameria Kralı'nın akşam yemeğine geleceğini açıkladı.

Sör luke-"Prenses  böldüğüm için özür dilerim ama babanız sizden Aquameria'nın kraliyet ailesiyle bu akşam yapılacak toplantıya hazırlanmanızı istiyor. Bu nedenle geri kalan dersleriniz iptal edilecektir."

Liliane-"Anlaşıldı. İlettiğiniz için teşekkür ederim Sör Luke. Lütfen babama benim  avluda dinleneceğimi bildirin."

Sör luke-"Nasıl isterseniz."

Sör Luke geri çekilirken aklımda türlü türlü düşünceler vardı. Nihayet nişanlımla tanışacağım gün gelmişti.

Görgü kuralları ile işim bitti ,tarih, edebiyat ve coğrafyada uzmanlaştım.Fakat hala yunancamı geliştirmeye çalışıyorum bu yüzden diller ile işin bitmedi.Cidden bunları düşünürken çok şey başardığım için kendimle gurur duydum.

Boş olan programıma matematik ve askeri eğitimi ekledim. Zaten geçmiş hayatımda matematiğin çoğunu öğrendiğim için kursu 1 yılda tamamladım. Böylece kendimi tamamen askeri eğitime verdim. Ustalaşabildiğim silahlar hançer, rapier kılıç ve asaydı. Prenses olduğum için kas geliştiremedim , bu yüzden hafif ve küçük silahlarla çalışmam gerekiyordu ,eğitmenim Bay Fox'ın tavsiyesi üzerine, bende bu üç silahı seçtim. Ayrıca silahsız tehlikede olmam durumunda, kendimi savunmak için bir dövüş sanatı da öğrendim.

2 numaralı maddem şuan sorunsuzca gidiyor diyebilirim sanırım.

(Birazcık zaman atlaması)

Yaklaşık 1 saat boyunca uzun, rahatlatıcı bir gül banyosu yaptım. Dışarı çıktığımda  öğle yemeğimi avluda, gül bahçesinde yedim. Dilimi mükemmel yapmak için biraz Yunan kültürü okudum. Ben bunları yaparken zaman hızla geçti ve akşam yemeğine yaklaşık iki saat kalmıştı.

Odama gidip pembe güllerle süslenmiş açık yeşil, sade bir elbisemi seçtim. Bu sırada hizmetçiler saçımı taç şeklinde örmüş ve kristal bir taç ile de bitirmişlerdi.

Herşey bittiğinde Emma ile birlikte yemek salonuna gittim,koruma geldiğimi anons ettikten sonra odaya girdiğimde annemle babamın çoktan oturmuş olduklarını, havadan sudan bahsettiklerini gördüm.

Anne-"Liliane, buraya gel canım."

Annem aniden babamla olan konuşmasını kesti.

Liliane-"Evet anne?"Dedim sanki hiç bir şey bilmiyormuş gibi.

Anne-"Liliane canım, gerçek şu ki bu gece nişanlanacaksın. Aquameria'nın ikinci prensi ,prens kai ile."

Zaten bildiğim bir şey olduğu için, şaşırmamıştım ama rol yapmam lazımdı ,zira annem ile babam bana dik dik bakıyorlardı.

Baba-"Liliane, iyi misin?"

Liliane-"Hayır, hayır, ben iyiyim. Eğer bu gelecekte krallığımn ve halkımın yararına olacaksa, bu görevi memnuniyetle kabul ederim"

Babam benim sözlerimi duyunca gözleri doldu annem ise bu manzaraya gülümseyip bana sarıldı.

Anne-"Kızımız gibi güvenilir ve güçlü bir prensese sahip olduğumuz için çok gurur duyuyorum."

Biz konuşurken yemek salonunun kapısı açıldı, içeriye bir adam ve çocuk girdi. O çocuk... sanırım nişanlım ikinci prens.

Kral-"Selamlar, Theo ve Maria. Bugün bizi davet ettiğiniz için teşekkür ederiz."

Adam hafifçe eğilerek ailemi selamladı, babam Theodore Marcus Acton  ve annem de Maria Elise Acton'du. Üç yöneticide geçmişte arkadaştılar ve birbirlerini 'eski zamanlarda' yaptıkları gibi çağırıyorlardı.

Üçlü sohbet ederken prense dönüp ona en iyi şekilde reverans yaptım.

Liliane-"Sizinle tanışmak bir zevk, Prens kai."

Prens ren-"Aynı şekilde, Prenses Liliane."Dedi gülümseyerek.

Nedense onu görünce kalbim hızlı hızlı atmaya başladı, ona dikkatli bakınca fark ettim ki yüzünde hüzünlü bir gülümseme vardı bu 8 yaşındaki çocuğun sahip olmaması gereken bir şeydi.

Kral-"Merhaba Prenses Liliane, seninle tanıştığıma memnun oldum."

Düşüncelerimi bölen sert ses yükseldi.

Liliane-"Sizinle tanışmak bir onurdur, Majesteleri."

Krala kafamın yere değeceği kadar eğilerek reverans yaptım.

Kral-"Hoho. Görünüşe göre kızına iyi eğitim vermişsiniz Theo."

Dedi Kral beni överek.

Liliane-"Teşekkür ederim Majesteleri."dedim, doğrudan ya da dolaylı olarak yapılan her türlü övgüye teşekkür etmenin bir saygı hitabı olduğunu hatırlayarak.

Babam eliyle yemek sandalyelerini gösterdi ve yine üçü konuşmaya başladı bu sırada hizmetçiler yemekleri getiriyorlardı.Bende bu sırada prensi inceledim, ilk olarak prens oyundakiyle aynıydı siyah saçlı, okyanus mavisi gözlü. Ama ufak bir fark vardı. Prens kayıtsız, gizemli bir karaktere benzemiyordu daha çok hüzünlü ,boynu bükük bir çocuktu.

Ben üzgün nişanlıma kaçamak bakışlar atarken akşam yemeği sessizce geçti.

Bölümü okuduysanız beğenip yorum yazarmısınız • - •.

Düzenlendi ✓

kararımı verdim nişanlımı başrolden koruyacağımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin