Selam
Mrb
Görüşürüz
🥳🥳🥳🥳🥳🥳🥳🥳Eposide 4: broken hearts
İçinde bulunduğumuz araç yavaşça durduğunda çoktan hazır olan bedenimi dışarı çıkartmak için harekete geçtim. Açtığım kapıdan önce sağ ayağımı çıkardım. Ardından destek alarak tüm bedenimi çıkarttığımda karşımdaki büyük gürültü ve ışığın hakim olduğu villaya baktım. Evet, burası Louis'in eviyidi. Ebeveyinlerinin evde olmadığı her an parti veren bir çocuktu. Normalde jeongguk ile geleceğim partiye şuan soyeon ile gelmiştim çünkü jeon Bey'in çok önemli birkaç işi varmış. Hah. Madem önemli işi vardı neden bana beraber gidelim demişti ki? Bilerek olduğundan daha da gösterişli kıyafetler giymiştim.
Daha ilk dakikadan eve gitme isteğim dolup taşıyordu ama yanıma gelip koluma giren beden ile bunun pekte mümkün olmadığını hatırlattım kendime.
Soyeon gülümsemem için birşeyler söyledikten sonra bizi bırakan taksi gitmişti bile.
Biz ise yavaşça içeri doğru giren merdivenlerden çıkmaya başlamıştık. Büyük kapının önünde duran siyah takım elbiseli adam üstten bize baktı önce. Ardından soyeon siyah taşlı çantasından çıkarttığı kartı gösterdi koruma olduğunu düşündüğüm adama.
Adam karta baktıktan sonra kenara çekilmiş ve bizde böylece içeri girmiştik büyük kapıdan.
Girer girmez görünen manzara alışılmış bir durumdu benim için. Ayakta şarkıya eşlik ederek dans eden birkaç insan. Masaların etrafında birşeyler konuşan ve içki içen insanlar ve onlara içecek, yiyecek götüren birkaç garson. İçeri beyaz sade bir ışıkla aydınlatılsa da uzaktan gözüme çarpan renkli ışıklar o tarafa odaklanmama sebep oldu.Arka bahçe buraya göre daha hareketlendi anlaşılan. Soyeon beni çekiştirip birkaç insanı atkada bırakarak bir masaya getirdi. Jimin çoktan bizi beklerken gülümseyip sarıldık ona.
"Erken gelmişsin."
"Gelirken halamın arabası durdu birden bende anlamadım. Sonra başka bir araba geldi. Nereye gittiğimi soru bende partiyi söyledim. Siyah saçlı yakışıklı bir adamdı. Kendi de bu partiye geliyormuş. Kendi arabasına geçtik sonra. Halamın arabasi için de servisi aradı ben arabadayken."
Jiminin anlattıkları ile ağzım bir karış açıldı. "Aşık oldun dimi?" Dedi soyeon cilveli bir tonda göz kırparak. "Bilemedim. Çok cömertti. " dediğine hepimiz sesli bir kahkaha attık. Beş sezonluk dizi çıkardı bundan.
Soyeon yanımıza bir garson çağırdığında birer içecek söylemişti. Garson gitmeden alkolü az olsun demiştim. Soyeon ise bu durumdan memnun olmamış gibiydi. Günümüzün nasıl geçtiği gibi saçma sapan birkaç soru ve boş yapmanın ardından yaklaşık on beş dakikanın sonunda bir adam geldi yanımıza. "Selam. Nasılsınız?"
Uzun boylarda siyah saçlı bir adamdı. Baştan aşağı giydiği siyah parçaları aydınlatan şey yine siyah tonlu ceketin beyaz işlemeleriydi.
Samimi çıkan sesi kötü birine benzemediğini gösteriyordu. "Ah şey...iyiyiz. Sen?" Jimin hepimizden önce konuştuğunda adam yavaşça başını aşağı eğdi ve sırıttı.
Gözlerim jimin ve bu adam arasında gidip gelirken aklıma gelen fikir ile soyeonun kulağına eğildim. "Bu anlattığı adam olmasın?" Soyeon kocaman gözleriyle birkez daha konuşan ikiliye baktı. Sonra başını bana çevirip kafasını belli belirsiz salladı.
"Sizle tanışmadık. Ben yoongi." Uzattığı elini gülerek kavradım. Aynı şekilde soyeonun da elini tuttu benden sonra. "Soyeon bende."
Bakışları bana döndüğünde yanlızca"taehyung." Dedim. Pek konuşmak gelmemişti içimden ki bakışlarım bardağına döndü ve kocaman yudum aldım. "Sen..?" Tekrar konuştuğunda ona döndüm. Bana mı demişti onu?