3.

72 7 3
                                    

𓂃 ࣪˖ ִֶָ 我々は死ぬために生まれた。


𖤐⭒๋࣭ Gökyüzünden yere doğru düşen, yavaş yavaş havada süzülen karların ve her tarafın sis ile birlikte beyaza büründüğü günlerden biri yine. Yokohama'da normalde bu kadar kar pek göremezsiniz, ama bu kış, böyle olmuş oldu.


Her tarafta kar ile oynayan küçük çocuklar, etrafta çeşitli yerlere yapılmış türlü türlü kardan adamlar, kol kola girmiş, etrafta yavaşça gezen ve anın tadını çıkaran insanlar. Bunları bu mevsimde bulmak o kadar da zor değil.

Yüzünüze doğru esen soğuk rüzgarı kolayca hissedebilirsiniz. belki bir süre hoşunuza gider fakat daha sonra burnunuz ile beraber yüzünüzün donduğunu hissedersiniz. İşte yine sıradan bir kış günü, pek bir özelliği yok.

Eh tabii... yanınızda bu sefer davetsiz bir misafir var.

Osamu Dazai.

Sizinle her zaman etrafta geziniyor, saçma intihar esprileri yapıyor, siz sessiz kalsanız bile konuşmayı sürdürüyor.

Bunu sevmesenizde, o susunca veya yanınızda olmayınca garip bir his ediniyorsunuz. Herşey garip geliyor. Bir boşluktaymışsınız gibi hissediyorsunuz...

Hisleri yazılar ile ifade etmek çok zordur. Ne kadar yazarsam yazayım, bir hissi kalbinizin derinliklerinden hissetmedikçe anlayamazsınız.

Neden bunlar oluyor?

Başından beri bir anlam ifade etmeyen boktan yaşamım, bu adam gelince daha da garipleşmeye başladı.

Ama iyi bir yönden, sanırım.

--------

⭒๋࣭ 眼泪 °。

--------
Atkımı unutmuşum.

Ama bu bir sorun değil. Soğuk havalara alışkın sayılırım zaten.

Her zaman dışarı çıkmamın sebebi evde kalmaktan pek hoşlanmıyor oluşum. Yani, çok boğucu geliyor. Tüm gün boyunca yatağımda yatmayı bende çok isterdim ama dediğim gibi, orada 1 saniye bile kalamıyorum, kalmak istemiyorum. Çok boğucu bir havası var.

Soğuk havaları ve kış mevsimini az da olsa sevdiğim için dışarı çıkıp biraz yürümek sorun olmuyor.

Etrafa baktığınızda, Bir kaç dükkan hariç diğerlerinin dışına takılmış kırmızı ve yeşil renkli Led ışıklarını; küçük, yapay olan ve dışı renkli toplar ile süslenmiş çam ağaçlarını, camlara yazılan yazıları ve asılan süsleri kolayca fark edebilirsiniz.

Az kalsın unutuyordum, yeni yıl kutlamasıydı bunlar. Noel'i kutluyor herkes.
Yeni yıl, ha?

Yeni yıl demek yaşayacak daha fazla gün ve belâ demektir. İleride mutlu olacağını düşünen herkes yanılıyor, sadece kendilerini kandırıyorlar. Hayatta mutluluktan daha çok hüzün vardır. Ve bu hüzün dediklerimizin gerçekleşmesinin ihtimali zaman geçtikçe her gün daha da artıyor.

Bunun neresine mutlu olayım ki...?

Daha fazla şey yaşamak istemiyorum.

Ardı ardına telefonuma gelen bildirimlerin sesinin kafamdaki düşünceleri dağıtması ile kafamı cebimde duran telefonuma çevirdim. Elimi ona uzatıp telefonu açıp baktığımda ise hiç şaşırılmayacak bir manzara ile karşı karşıyaydım.

***
Osamu
ᴄ̧ᴇᴠʀɪ̇ᴍɪ̇ᴄ̧ɪ̇
________________________________________________

(...)

Perşembe (iki gün önce)
----

< Osamu
-Bella~!
-Ne yapıyorsun? Çok sıkıldım.
-Hey, sence şu kitaptaki mantarı yesem ölebilir miyim? *fotoğraf*
-Bellaaaaa?
16:09
.

Siz >
dene ve öl. Teşekkürler.
16:11 √√

< Osamu
-BElla jburda uçan bir inwk var yaddım et
16:14

_______
-Bugün-


< Osamu
-Pamukşeker sever misin BellaDonna?
14:33

-Bir keresinde yemiştim ve çok eğlenmiştim!
Çok eskidendi, o yüzden tadını pek hatırlamıyorum açıkçası.
-Birgün beraber yemeyi çok isterim! Ne dersin??
14:37

_______
-Okunmamış (3) mesaj -
-----------

< Osamu
-Heyy, neredesin?
-Dışarıda çok güzel kar yağıyor. Birlikte çıkmak ister misin?
-Bellaaaaaaaa~?
17:41

______________________________________

***

Dertli bir iç çekişin ardından telefonu kapayıp cebime koydum. Ama tam ilerleyecekken, arkamdan boynuma dolanan yumuşak bir şey ile durduruldum.

Bu bir... atkı mı?

Kafamı biraz aşağı doğru eğip baktığımda sorunsuz bir şekilde görülüyordu, atkı olduğu da çok belliydi. Ama bu atkının rengi çok tanıdık geliyordu.

O sırada anlamıştım...

"Buldum seni~!"
Arkamdan gelen ve bunu söyledikten sonra sessizce kıkırdayan yumuşak erkek sesini dinledim. Arkama dönmeme gerek bile yoktu.
Onu bir kez tanıdınız mı, bir daha asla unutamazsınız.

Yanıma geçip tebessüm eden bir yüz ile bana bakarken bende ona doğru kafamı çevirdim.
Onu genellikle boynunda atkı ile gördüğüm için, bandajlı boynunu böyle görebilmeye pek alışkın değildim.

Kafamı eğip gözlerimi kıstıktan sonra boynuma sarılmış bir durumda olan ve aynı zamanda bana ait olmayan atkıyı çıkarabilmek için elimi uzattım. Ama esmer saçlı genç, anlamış olacak ki beni durdurdu.

"Üşümüyorum, Osamu."

"Boğazının ağrımasından hoşlanmazsın ama."

...
Haklıydı.

Bu yüzden bende bir şey demedim, iyice önüme dönüp boynumda ki yumuşak atkıya burnumu iyice gömdüm.

Kızarmış ve soğuktan uyuşmuş olan burnum, hemencecik ılık nefesim ile atkının içinde buluşmuş ve yavaşça ısınmaya başlamıştı.
O da bu sırada kolunu çekmişti.

Yüz ifadesine odaklanmadığım için o sırada bana nasıl baktığını hatırlamıyordum. Belki de başka bir tarafa bakıyordu. Kim bilir?

Bu atkı,
Onun gibi kokuyor.

[10/02/24]
...

•●^𝘋𝘢𝘻𝘢𝘪 𝘖𝘴𝘢𝘮𝘶 𝘹 𝘙𝘦𝘢𝘥𝘦𝘳 °.' 𝗔𝗻𝗴𝘀𝘁√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin