Sevdiğim iki gözüm ellere yar oldu da bubaaa nınınnırıı...
Diyerek mutfaktan oturma odasına doğru geçip sofrayı bir güzel hazırladım, ohh mis gibi kokuyor aman aman ne maharetliymişim ben böyle, beni alan yaşadı diyip gülmekten alıkoyamadım kendimi.
Neyse şimdi annemi çağırayım da bir an önce işlerimi halledeyim, hemen kafamı oturma odasının kapısından uzatıp anneme seslendim.
- Anneee, hadi sofrayı kurdum yemek yiyelim.
Zaten küçücük olan bu evde ben kafamı çıkarmasam da beni duyacaktı, benimki de alışkanlık işte. Bizimkilerin gelmesiyle herkes yerlerine otururken bende yemekleri koymaya başladım. Neyse ki çok kalabalık değiliz yoksa kim uğrayacaktı onca yemek ve temizlik işiyle, ah ah şu bizim minik fareler biraz büyüseydi onlara yaptırıp işten kaytarırdım anacuğumda birşey diyemezdi.
Ben böyle düşüncelere dalmışken herkes yemeğine başlamıştı bile,
herkes dediğime bakmayın canım annem Sema, bu gece mesaiye kalan babam burada olmasa da, ben ve ikiz kardeşlerim Hamit ve Halime...
O kadar kalabalık yani geniş bir aile değiliz.
Bende daha fazla yemekler soğumadan başlayayım, herkes karnını doyurduktan sonra bulaşıkları makineye yerleştirip bende odama öhöm çocuklarla olan odamıza çekildik.
Bir iki saat sonra bizim minik fındıklar uyuya kalmıştı bende biraz ders çalışıp uyumak için hazırlanmıştım. Yarın ne de olsa büyük gündü çünkü gittiğim yakın dövüş kursunda siyah kemer alacaktım, bu arada ders çalışıyorum dediysem öğretmenim hemde ilahiyat mezunu, yakın dövüş, okçuluk ve at biniciliğinde usta olanlardan.
Kendimle gurur duyuyorum çünkü bu zor sporlar için yıllarımı vermiştim.
İstediğim bölümü bitirmiş şimdide sınavlarına hazırlanıyordum.
Ben baya çalışkan bir kızım öyle bakmayın, hemen olur mu demeyin, neden olmasın oluyor işte.
Yine çok konuştum kendi kendime dimi,
Ah ah şu dilim yok mu bir gün başıma bela olacakta hadi neyse ben daha fazla konuşmadan yatıp uyuyayım diyerek kafamı yastığa koyduktan bir süre sonra uyuya kalmıştım.
***- Uyan, uyansana kızım heyy kime diyorum.
+ Ne ağır uykusu var bu hatunun sabahtan beri dürteriz, banamısın demez.
- buldum şimdi ben ne edeceğimi çiçek hatun bekleyiver hele.Allah'ım ne oluyor ya, sabahtan beri susmak bilmediler, halime bilgisayardan dizi izliyor olmalı. Bu kız beni delirtecek, daha fazla seslere dayanamayıp kalktım yerimden ama kalkmaz olaydım. Ben odamda değilim! Baya baya açık havada bir ağacın dibinde uyuyormuşum. Şaka falan olmalı bu, donakalmıştım resmen.
Dizi setinde falanmıyız diye etrafima iyice baktım ama ne bir tanidik nede dizi setlerinden birşey göremedim, kesin rüya olmalı bu yoksa başka açıklaması olamaz. Benim ne işim olur ormanlık yerde, birde ağacın dibinde yani akıl alır gibi değil.
Ben kendi içimde muhasebe yaparken yanımda ki iki kız beni uyku sersemi sanıyordu herhalde, o yüzden bu tepkileri verdiğimi düşünüyordurlar ama çok fazla ergenlik döneminde watty kitapları okudum herhalde kendimi bir başka dönemde buldum.
Ne yapmalıyım şimdi bozuntuya vermesem ne diyeceğim ki, kitap ve dizilerde ne yapıyorlardı. Allah'ım sen yardım et. Bu gidişle kalpten gideceğim, kızlara bir açıklama yapmam gerekiyordu ve buldum işte. Ben bulmuşken iki genç kızdan yeşil elbiseli kız konuşmaya başladı.
- bacım seni sabahtan beri dürteriz, başına bir hâl mi geldi? Ne işin var buralarda?
Diğer kızda yanındakini onaylar şekilde kafa salladı.
+ Ben kayboldum, yolumu ararken de şuracıkta dinleneyim demiştim amma içim geçmiş yorgunluktan.
Beni dikkatli bir şekilde dinlerken, biraz uzaktan bir ses geldi. Sanırım kızların gitme vaktiydi ama ben ne yapacaktım ki burada tek başıma, bir an önce onlarla gitmem gerekiyordu.
Kızlar daha ben size girişmeden aklımdan geçenleri okumuş gibi benide davet ettiler. Tabiki hayır diyemezdim öyle bakmayın kurda kuşa yem olmaya hiç niyetim yok. Bir an önce rüyadamıyım ne oldu bana öğrenmem gerek. Tüm tuhaf şeyler zaten anca benim başıma gelir.
Kızlarla birlikte biraz daha yol yürüdükten sonra bir kadın belirdi, sanırım bize bağıran kişi de buydu.
Kadın bana baktığın da kızlar açıklama yaptıktan sonra başını onaylar şekilde beni kabul ettiklerini belli etmişlerdi. Hâlâ üzerimde ki saçma sapan şok etkisini atlatmış değildim.
Baya bir yürüdükten sonra çadırların olduğu bir alana gelmiştik bunlar dizilerde ki gibi iki üç tane değil, yüzlerceydi.
Bu obanın beyiyle görüşmem lazımdı. Tüm çadırların ortasında olan kocaman ve diğerlerinden biraz daha farklı bir çadır vardı. Ve ben aradığımı bulmuştum, kızlar ve yanımızda anneleri olduğunu öğrendiğim daha doğrusu kulak misafiri olurken öğrendiğim kadınla birlikte gösterişli ve orta yaşlarda olan bir kadının yanına geldik. Etraftaki diğer kadınlarda işi gücü bırakmış bizi izliyorlardı, ablacım hiç mi yabancı bir kız görmedin sanki devam işte kilim dokumana işine gücüne Allah Allah. Kızlarda beni bırakıp işlerinin başına dönmek zorunda olduklarını söylemişlerdi.
Kendimi bambaşka hissediyorum. Ben kendi içimde kendimle boguşurken bizi getiren kadın işaret edip beni çağırdı.
- gel kızım bu Fatma hatundur, obamızın baş hatunudur.
Diyip yanında ki kadını tanıtmıştı, ah teyzecim ben daha senin ismini dahi bilmiyorum. Hemen bana nasıl güveniyorsun böyle, İnsaAllah beni kapı dışarı etmezler, Fatma hatun
- hoşgeldin kızım, Zehra hatun sen git işini gücünü hallet biz kızcağızla ilgileniriz.
Zehra hatun olduğunu öğrendiğim kadın başını onaylar şekilde sallayıp yanımızdan uzaklaştı.
- gel kızım şöyle senle otağa geçelim, orada daha rahat konuşuruz sende başından geçenleri anlatırsın. Beni takip et hele.
+ Peki Fatma hatun, diyip bende onu takip etmeye başladım.
Kadınların yanına gelirken gördüğüm o büyük çadıra yani otağa gelmiştik, içeriye girmeden kapıda duran adamlar bize kapıyı açtılar, içeri girdiğimizde dışarısından daha büyük ve gösterişli bir yer vardı. Yerler çok güzel halılarla kaplı, oba beyinin oturması için bir taht, obanın bayrağı resmen şuan kendimi Kuruluş Osman'ın dizi setinde hissediyorum. Ben böyle avel avel etrafıma bakarken Fatma hatun boğazını temizleyip dikkatimi çekti ve eliyle kuzu postlarının üstüne oturmamı işaret etti.
- kızım adın nedir, kimlerdensin, nereden gelir nereye gidersin anlat hele?
Fatma hatunun sorduğu soruyla bir an ne diyeceğimi şaşırdım ancak nasıl söyleyecektim bu olanları bana deli muamelesi yapacaklar eminim. Kızlar beni obaya getirdikten sonra dahada bir ikna olmuştum bu olanların şaka olmadığına, en iyisi kızlara söylediğimin aynısını söyleyip o süre de kendi başımın çaresine bakmaktı. Zaten hep öyle olmuştu bu zamana kadar, belki tayyi mekanmıydı o, onunla ilgili birseydir astral seyehat falan afff bir an önce bulmam lazım ama önce Fatma hatuna cevap vermem gerekliydi. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.- beni kabul ettiğiniz için sagolasınız Fatma hatun, adım Hesna ben kayboldum, nereye gideceğimi de bilmiyorum.
Ailem neredeler onları da bilmiyorum sabah uyandığımda kendimi bir ağacın dibinde uyurken buldum.
+ Anladım kızım lakin nerelisin bizim alpler gideceğin yere kadar sağ salim götürürler seni.
- Fatma hatun ayıptır sorması ama burası neresidir kaçıncı yıldayız?
Fatma hatun dediğime biraz afallasada sorduğum soruyu cevapladı.
+ 15 Safer 855' teyiz kızım ne için sordun.
Neee inanmıyorum 855 mi bu kadar zamanda geri gitmiş olamam. Safer mi hicri takvime göre söyledi demek. Yani biz bunu nasıl hesaplıyorduk ki. Sözelciyim ben nasıl hesaplayacağım bunun bir mantığı vardır elbet. Kafami kaldırıp Fatma hatuna baktığım da şaşırmamı beklemiyor olacak ki merakla ne diyeceğimi bekliyordu.
- şey kusura bakmayın ben günleri karıştırmışım o yüzden sorma gereği duydum. Ben konyalıyım, ailemle birlikte orada yaşardık.
Tam Fatma hatun birşey diyecekken dışarıdan gelen seslerle ne olduğunu anlamak için dışarı çıktık...+++
Bakalım dışarı da ne oldu, saçma bir bölüm ama olsun... Böyle böyle halledicez.