-
I want it all - Arctic Monkeys
-
Yine kaldırımdayım. Içimde durduramadığım bir yangın başlamış gibi hissediyorum. Heyecan karışık korku hissi yeni aldığım su şişesinin bitmesine neden oluyor. Kulağımda kulaklıklarım var ve I want it All dinliyorum.
Artık durağa vardım ve otobüsü beklemeye başladım. Onu göremezdim çünki okula yakın yaşıyordu, yürüyerek sadece 10 dakikaya bile gelebilirdi.
Saat çok erken olduğundan etrafta okuldan hiç kimse yoktu. Aslında okula pek erken giden biri değildim ama onu göreceğim düşüncesi gece bile uyutmamıştı beni.
Düşüncelerimi dağıtmak adına kafamı kaldırdığımda Yeonjunu gördüm.
Yeonjun, bu kasabanın ve okulun bana verdiği tek değerli ve güzel şeydi sanırım. Ilkokuldan beri birlikteydik, bakışlarımdan bile nasıl hissettiğimi anlardı çoğu zaman.
"Sarı Fatma yine ne düşünüyorsun kara kara?" sabah sabah bu enerji onda nerdendi merak ediyordum.
"Sarıya benzer halim mi var benim?"çocukluğumdan beri sarışınlardan nefret etmişimdir. Yeonjun her zaman bununla dalga geçer ve bir sarışına aşık olacağımı söylerdi hep.
Ama o sarışın değildi.
Sonunda otobüs gelmişti ve Yeonjunla otobüse binmiştik. Tabiki cam kenarında ben oturmalıydım çünki Avalonia'yı şarkılarla romantize etmek benim yaşam amacımdı.
Sonunda okula vardığımızda kulaklığımı çıkarıp çantama attım. Ve bu günümün ilk mutsuzluğuydu.
Yeonjunla sınıflarımız farklı olduğu için o kendi sırasına gitmişti benim gözlerimse onu arıyordu. Her zamanki gibi.
Müdür konuşmasını yapmış,her kes sınıflarına dağılmaya başlamıştı bile. Ama hala onu göremiyordu gözlerim. Gelmemişti.
Sınıfta da cam kenarındaki sıramda oturdum. Hayatın her anını romantize etmem gerekiyordur çünki.
Eskiden onunla birlikte oturduğumuz zamanları hatırladım, gerçekten hiç bir şey demeden artık benimle oturmaması kalbimi eziyordu sanki.
Ben düşüncelere dalmışken hoca bile gelmişti,ama o hala ortalıkta yoktu.
Gözlerim kapıdaydı, içeri girmesini bekliyordum. Içimdeki korku hâlâ gitmemişti ve bunun nedeni çok açıktı.
Benimle eskisi gibi olmamasından yüzüme bakmamasından korkuyordum ama o bunu çoktan yapmıştı. Zaten almadığı hayatından sınıf arkadaşı olarak bile çıkarmıştı.
Ne yaptığımı günlerce düşündüm, düşündüm ve onun için yetersiz olduğum kanaatine vardım.
Zaten kendisi bunu dile getirmekten çekinmemişti.
Onun için yeterli olmayı çok denedim,kendimi değiştirmeye çalıştım, boşuna olduğunu bilsem bile.
Ve kapı açıldı.
Yüzüne baktığımda nefesimi tuttuğumun farkına vardım,nefesimi kesiyordu. Sabahtan bu yana içimde yanan ateşe su atmıştı ama ateş o suyu bile yakmıştı.
Pencereden güneş kehribar gözlerine ve yeni boyadığı saçlarına yansıyor, içimde yanan ateşe benziyordu.
Ama anlıyorum ki onun nefretini de, sevgisini de hepsini,her şeyini istiyordum.
Koştuğu için nefes nefese kalmıştı, büyük ihtimalle uyuduğu için de geç kalmıştı.
Onu bu denli tanımaktan nefret ediyordum.
Hocadan özür diledi,ve benden 2 sıra uzakta oturdu.
Sınıfa girdiğinden beri yüzüme bir kez bile olsun bakmayışı kalbimi tuzla buz ediyordu.
Korktuğum şeylerin teker teker başıma gelişini izleyecektim.
Ona taraf bakmamak için direniyordum adeta,ona baktığımı bilmesini istemiyordum.
Yeni boyadığı saçları da sarıydı,sarıdan çok beyaza benziyordu aslında.
Gözleriyle saçlarının uyumu Avalonia'nın günbatımlarına benziyordu.
Sanırım artık sarışınlardan nefret etmiyorum ve bu bilgiyi Yeonjunun öğrenmesine hiç gerek yok.
-
-
Yazilmasi gereken dunyanin en klise bolumu.
Ama gercekten yazilmasi gerekiyordu.
Blonde Tyun our beloved 🗣️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do Me a Favour | taegyu
FanfictionOndan bana bi' iyilik yapmasını istedim,burnumu kırmasını istedim,ama "siktir git" dese belki daha nazik olurdu.