Bölüm 33 - Bir Özür Meselesi

670 34 213
                                    

Uzun ve dolu dolu bir bölüm olacak, hepiniz hoşgeldiniz ♡

Herkesten bol bol yorum bekliyorum. Bölüm sonu fikirlerinizi alacağım. Keyifli okumalar ♡





Kışın buz kestiren rüzgarlarının çıkardığı uğultu sesleri kaportacı dükkanının en derinlerine kadar ulaştı. Tabelaların yaylanırken çıkardığı gıcırtılar, bir arabanın gaza basarken zorladığı motor, kuş cıvıltıları... Rüzgarın ince, korkutucu sesi hepsini bastırıp bu da yetmezmiş gibi açık kapıdan içeri süzülerek zaten soğuk olan dükkanı daha da soğutuyordu.

Ancak dükkanın içinde rüzgardan başka duyulan bir ses daha vardı. Biri iç taraftaki koltuğa oturmuş, yüzünü ellerine yaslamış, usul hıçkırıklarla sarsılıyordu. Acısına, hüznüne öyle boğulmuştu ki, dükkanın kapısından gelen adım seslerini fark edememişti.

Kardeşiyle bir çay içip biraz sohbet etmek üzere kaportacı dükkanına gelen Kenan, daha kapıdan duyduğu ufak hıçkırıklarla kaşlarını çattı ve hızlıca içeri girdi. Veysel'in koltukta oturmuş, başını ellerinin arasına almış, sessizce ağladığını gördüğünde kalbi korkuyla ağzına fırladı ve ona doğru hamle etti.

"Veysel?"

Kenan'ın sesini duyan Veysel titreyerek bir nefes verip başını yavaşça kaldırdı. Bu esnada Kenan hızlıca onun yanına oturmuş, kolunu omzuna sarmıştı.

"Abicim? N'oldu, ha?" diye sordu endişeyle. "Niye ağlıyorsun sen?"

"Bir şey yok abi ya." demeye çalıştı Veysel çatlayan sesiyle, ikna edemeyeceğini bile bile. Elinin tersiyle hızlıca yanaklarındaki ıslaklığı silip derin bir nefes verdi, az da olsa toparlanmıştı. "İyiyim ben, bir şey yok."

Kenan'ın yüz ifadesinde hiçbir değişim olmadı, bu söze inanmadığı fazlasıyla belliydi.

"Bak bakayım bana." dedi, elini kardeşinin yanağına koyup yüzünü nazikçe kendine çevirirken.

Veysel kaçmaya çalıştığı gözlere bakmak zorunda kaldığında, Kenan kardeşinin ağlamaktan kıpkırmızı kesilmiş gözlerine baktı ve endişesi daha da arttı.

"N'oldu?" diye sordu, bir kuşu incitmekten korkar gibi usulca. "Cemile'yle mi kavga ettiniz? Ya da çocuklarla?"

Veysel hızla başını iki yana salladı. "Yok abi ya, alakası yok onlarla."

Boğazının tekrar düğüm düğüm olduğunu hissediyordu. Başkası sorsa söylememekte inat ederdi belki ama, Kenan'a söyleyebileceğini biliyordu. Abisi onu anlardı, onu yadırgamaz ya da geçiştirmezdi.

"Babamı hatırladım." dedi kısık sesle, başını önüne eğerek. "Dükkana göz gezdirirken, böyle bir anda düşüverdi aklıma..."

Başını kaldırıp etrafına baktı, dükkanın her yanını tek tek inceledi mavi gözleri.

"Beni okuldan aldığı gün," dedi, kendini gülmeye zorlarken. Ama bu gülüşün acı olduğu her halinden belliydi. "Böyle getirip kapıdan fırlatır gibi attıydı içeri biliyon mu?"

Kenan'ın yüreğinde bir sancı peydah oldu. Veysel'in yaşanmamışlıklarla, keşkelerle dolu yüzüne bakarken, aklında kendi sesi çınladı: "Biz ikimiz beraber büyüyebilirdik; o zaman o kalbinin ortasındaki boşluk var ya, o olmazdı, ben buna izin vermezdim."

Veysel'in geçmişle alakalı her acısını gördüğünde, en büyük keşkesi yeniden geliyordu Kenan'ın aklına. Eğer onunla beraber büyüseydi, ne olursa olsun kardeşinin çocukluğunun bir kaportacı dükkanında çürümesine, gençliğinin ve geleceğinin heba olmasına asla müsaade etmezdi.

One Shots • VeyKen (Gönül Dağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin