shameless by camila cabello
"Eğer bu odadan benim isteğimle, benimle birlikte çıkmazsan; o tatlı sincabının birazdan cesedi çıkacak bu otelden." Jeongin endişe ile gözlerine baktı.
Yutkunamıyor, nefes dâhi alamıyordu. Sadece gözlerini sımsıkı kapatmış olabilir gibi duvara daha çok bastırmıştı kendini.
Onun bu hâline gülümsedi Hyunjin.
Hâlâ o küçük çocuktu.
Kapıdan uzaklaşarak, odanın içindeki dolaba ulaşmış ve gri bir eşofmanı geçirmişti aktına.
Jeongin'in köşeye sıkışmış küçük bir çocuk gibi hâlâ o köşede durduğunu biliyordu.
Berjere doğru yürürken kolunda belli başlı dövmelerini kapatan bantları hızlıca çekip çıkardı. Tekrar bacaklarını yayarak az önce, güya bayıldığı berjere kurulmuştu.
Küçük ise arkasından hızlıca yürüyerek önünde durdu. Büyük gözleri ve irisleri olan çocuk, gözlerini kıstığı vakit tamamen siyaha bürünüyordu.
Ona baktı bir süre Hyunjin, yüzünde mimik oynamadan. Jeongin ise gözlerini kapatmış, açtığında ise hâlâ ona bakan adama gözlerini devirmişti.
"Jisung'a ne yapacaksın?" o sinirle konuşurken vücudunda gezdirdi bakışlarını, iç çekerek gözlerine çıkardı sonrasında. "Bilmem, Minho ne isterse onu yapar." Gittikçe daha çok sinirleniyordu sarışın. Beyaz teni kızarıyordu ve bu kesinlikle sarhoşluğundan değildi.
O karşısında sinirle dururken, kumral sürekli vücudunu süzüyor ve onu düşüniyordu neyseki jeongin sinirinden bunu görecek kıvamda değildi.
Adam çelik kılıfı açarak içinden bir sigara daha çıkararak yaktı, karşısındaki cezalandırılmış küçük çocuk kendini kasarak sinirle ona bakıyordu.
Elini hızlıca kolyesine atarak, "Kolyeyi al ve-" diyerek hızlıca çekmeye yeltenmişti.
"Sakın." ağzında dumanı üfleyen adam, keskin bakışlarını ona göndetdi. Bu ses Jeongin'i yıllardır ürpertiyordu.
"O kolyeyi boynundan çıkarmaya bir daha yeltenme." dediğinde yutkunmuştu zorlukla.
Şu anda bir cehennemde gibiydi. Etrafında ateşler yanıyor gibiydi, fazla sıcaktı. Terliyordu ve her yerinin kirleten isle kaplandığını hissediyordu.
Nefes almak zordu, sıkışmıştı. Küçük dünyasının büyük duvarları arasında kalmıştı.
17 yaşına geri dönmüştü şimdi. Güçsüz ve güzel o çocuk. Hemüz güzelliğini, güce dönüştürmeyi öğrenememiş o aptal çocuktu tekrar.
Yeniden gafil avlanmıştı.
O zamanlar başından büyük işlere bulaştığını hatırlıyordu ama bu adamların bunu bu kadar dert ettiğini hiç düşünmemişti.
Hava sanki gittikçe daha çok kararıyordu şimdi, her yer zifiriydi.
Onun gözlerine baktı, ilk kez görmediği o gözlere. İçine bütün yıldızları barındırdığını düşündüğü o güzel, parlak gözlere.
Yıllar önce, Jisung ve Jeongin; Hyunjin ve
Minho gibi pis bir mahalleden kurtulmaya çalışan çocuklardı.Tek fark, onlar zamanım gerisindeydi. Hyunjin ve Minho'nun yaşları büyüktü, onlar o mahalleyi aşmışlardı. Yemek çalmak, günü kurtarmak.. onlar bu şeyleri geride bırakmış ve kokuşmuş gecekondulardan çıkarak lüks villalara çoktan geçmişlerdi.
O zamanlardan; Hyunjin'e dair tek hatırası maske ve kısa siyah saçlar arasından az çok seçilen gözleriydi. O bir hayaletti. Onları bu kadar büyüten de buydu belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hayloft II, hyunin
Fanfiction"Eğer bu odadan benim isteğimle, benimle birlikte çıkmazsan; o tatlı sincabının birazdan cesedi çıkacak bu otelden." Profilimdeki "Hayloft, hyunin" Oneshot'ın devam hikayesi, lütfen önce onu okuyun.