1. Bölüm: Sokaktaki Asosyal

112 9 10
                                    

Merhaba! Okuyacağınız hikaye oldukça çok şahsımı barındırır. Neyse, başlar biraz donuk ve sıkıcı gelecektir fakat daha ilk bölümün ilk kısımları olduğu için göz ardı edebilirsiniz, değil mi? Keyifli okumalar :D (Vote vereni ve yorum yazanı öldürmüyorlarmış.)

************

1.Bölüm: Sokaktaki Asosyal

Hayatı kimi zaman kitap satırlarında, kimi zaman dizideki repliklerde geçen bir insan düşünün. Yatakta izi çıkacak kadar hantal ve tembel, içinde gizlediği üretkenlik cevherini gün yüzüne çıkarmayı bekleyecek kadar da hayallerle dolu bir kız olsun. Yaşamı film karelerinden ibaret olmasına rağmen geleceği için düşlediği mükemmel bir hayatı da cabası, her genç kız gibi... 

İşte bu benim. 

Buse. Yalnızca Buse, kendini soy adını söyleme gereği duymayacak kadar değersiz hisseden bir mahluk. 

Yastığımla boğuşurken geçirmeyi umduğum güzel lise hayatı hayaline buruk bir gülümsemeyle bakıyordum. Sahi, ne düşünmüştüm? 14 yıl boyunca evdeki hayalet gibi yaşayan kızın bir anda okulun gözdesi olacağını mı? Tabi hayaller sınır tanımıyordu ve zihnim cafcaflı bir yaşam düşlüyordu. 

9. sınıfı geride bırakmış, yaz tatilinin de sonuna yaklaşmıştım. Peşinden koşmama rağmen pilelerinden dahi tutamadığım zaman akıp geçmişti. Yeni bir okul yılı yaklaşıyordu.  

Düşüncelerden uzaklaşmak için bilgisayarımı açtım. Bilgisayar ekranına serilmiş oyun ikonlarını es geçerek film izlemek için favori siteme tıkladım. Puanı yüksek olan rastgele bir tanesini başlatmışken odamın kapısı gürültüyle açıldı. Annem burnundan soluyarak tam gözlerimin içine bakıyordu. Kapıyı hışımla tüm gücüyle kapatınca arkasındaki askıdaki kıyafetlerim yere yuvarlandı. 

Kulaklığımı usulca çıkararak konuşmasını bekledim. 

"Kapat o bilgisayarı. Çabuk!" diye bağırdı. "Hemen!" 

Belli ki klasik 'Fazla teknoloji' krizlerinden birini geçiriyordu. Aralıklarla gerçekleşen bu sinir krizleri cezalarla ve bitmez tükenmez nutuklarla son bulurdu. 

Tereddütle laptopuma yeltendim ve kapağını kapattım. Özellikle güç düğmesini kullanmamıştım, annem gidince kaldığım yerden devam etmeyi planlıyordum. 

"Yeter artık, canıma tak etti!" diye haykırdı. Her zamankinden daha sinirli görünüyordu. "Aynı domuz gibi yaşamandan bıktım!" 

Annemin hakaretlerine alışmıştım. Yaz boyu kilo aldığım için her gün yediklerim hakkında konuşurken 'ayı' yakıştırmasını kullanıyordu. Şimdi de domuz denmişti bana, yine de katlanabilirdim. 

"Bir kızım olduğunu hissetmek istiyorum artık Buse!" dedi aynı yüksek tonda. Her zamanki mimiksiz suratımı takındım ve dinliyormuş gibi yaptım. Gerçekten umursamadığımı o da fark etmişti, yine de hem kendini hem de beni tüketmek pahasına konuşmaya devam ediyordu. 

"Biraz insan ol be, evde bana yardım et, dışarı çık! Şu lanet odayı terk et!" 

"Normal değilsin sen!" 

"Yatağa yapıştın kaldın, bir bildiğin telefonla ve bilgisayarla oynamak!" 

Ardı ardına gelen hakaretleri umursamayarak olanların geçmesini bekledim. Her zaman olurdu, gün boyu yakınmaya devam edecek ve en sonunda her fırsatta "senden iğreniyorum" diyecekti. Bir iki gün sonra normale dönecektik. 

"Telefonunu ver!" dedi sakinleşmeye çalışarak. 

Annem karşısında güçsüz çıkan sesime rağmen konuşmayı başardım. "Hayır..." Sol eli havaya kalktı. Suratımın tam üzerinde duruyordu. Tüm şiddetiyle yanağıma indiğinde öylece donup kaldım. Bana dayak atmıştı, bu gerçekten çok kızgın olduğunu gösteriyordu. Üzerime doğru atıldı, tekrar vuracağını düşünerek kollarımla yüzümü kapattım. Bana yönelmek yerine yatağımın üzerinde duran telefonu kaptı. Bir çırpıda sim kartını çıkararak takoz dediğimiz eski bir telefona taktı. 

Yalnızlığın KanatlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin