Giriş

38 5 0
                                    

12. sınıfın son haftasının bir  önceki haftası, günlerden cuma.Belçim' le okulun kütüphanesinde kitap arıyoruz . Elime aldığım kitabı incelerken Belçim   'Çığlık sesi geldi , duydun mu? ' dedi kaşlarını çatarak.

'Hayır ne sesi ?' dedim kapıyı kontrol ederek. Galiba kitaba çok yoğunlaşmıştım. O esnada silah sesleri duydum. Belçim çığlık atacağında ağzını kapattım korkuyla .Ellerim titriyor , bu neydi ? Şok içerisinde birbirimize baktık. Bu okulda silahın ne işi vardı ? Belçim ' i kolundan tutup 'Sessiz ol , burada olduğumuzu farkedebilirler ' dedim sessizce .

Başını salladı tedirgince kapıya bakarken. Hâla  üzerimde büyük bir şok vardı   yine de aklımı toparlıyıp kapıya yürüdüm. Belçim ' de peşimden geliyordu . Kütüphanenin kapısının önüne geldik. Etrafta ölüm sessizliği vardı. Silah sesi yoktu, Belçim 'Ne yapacağız ?' dedi korku dolu bir sesle.

'Silah sesi yok.Kapıyı açıp etrafa bakalım.' dedim dizlerimin titremesini izlerken. Kafamı kaldırdığımda Belçim' in gözlerindeki yaşları gördüm. Kapıyı ittirdim , keşke ittirmeseydim. Kızların cesetleriyle , duvarlarda ki ve yerdeki kan lekeleriyle  doluydu koridor . Bunları gördüğümde irkildim.

' Hazal' dedi bir anda Belçim, 'Hazal kantindeydi ' diye ekledi. Korkuyla gözlerim açıldı. Çevrede kimse yoktu. ' O zaman onu almaya gidelim, tek bırakacak halimiz yok değil mi ? ' dedim. Belçim söylediklerimi onaylar bir ifade de kafasını aşağı yukarı salladı.

Merdivenlere doğru koşar adımlarla yürüdük. O sırada yukarı katın merdivenlerinden Meryem hoca indi. İnerken sırtından vuruldu. Tam koşacaktım ki hocanın 'Kızlar , yardım edin !' diyen fısıltısını duyduğumda oraya baktım . Aşağıya inen silahlı adamı gördüğümüzde nereye kaçacağımızı ararken, Belçim beni kolumdan tutup kütaphanenin önünde ki lavabonun kapısının yanında ki duvarın arkasına çekti.

'İki dakika durup mantıklı düşünmezsek öleceğiz.' dedi , 'Lavaboda kalalım.' diye ekledi. 'Lavaboyada gelirler , olmaz.' dedim. 'Tamam' dedi bana katılarak. 'Şimdi merdivenlerden aşağıya doğru koşacağız. Ön kapıdan  çıktıktan sonra kantinin oradan ilerleyip Hazal 'ı alacağız.Kantinden ilerleyeceğiz, duvara sürtünerek halı sahanın arkasındaki kırılmış demirelerden kaçacağız.'

'Güzel fikir de , Meryem hocayı ne yapacağız ?' dedim tirek bir fısıltı gibi çıkan sesimle. 'Sikerim Meryem hocasını, kendimizi kurtaralım 'dedi sinirle. Başımı aşağı yukarı salladım. Belçim ' le el ele tutuşup koştuk. Ön kapıdan çıktığımızda nefes nefese kalmıştım , kalbim yerinden çıkacak gibi. Kantinin önünden geçtiğimizde okuldan silah sesleri geliyordu korkumuza aldanmadan devam ettik. Kantinin içinden Hazal 'ın sesi geldi.

'Belçim , Sude ! Çok şükür, çok korktum sizin için. ' dediğinde tir tir titriyordu. O anda ellerime baktım ve hâla titrediklerini farkettim. Belçim'in  elini bırakıp Hazal'a doğru koştum ve kolundan tutup çömeldiği yerden kalkmasına yardımcı oldum. Belçim , Hazal' ın koluna girdi ve sahaya doğru koştuk. Saha çok büyüktü ve biz sahanın giriş kapısının olduğu yerdeydik. Etrafta kimse yoktu fakat sahanın sağında siyah minübüsler vardı. Sahanın arkasına geçip okulun bahçe duvarının önüne geldik. Duvarın üzerindeki siyah demirlerin arasından önce Belçim çıktı. 'Hadi ,hadi ' dedi aceleci bir sesle. Hızlıca demirlerin arasından ben çıktım. Hazal çıkmak için bir adım atmıştı ki ağacın arkasındaki adam Hazal ' ı tam kalbinden vurdu. Bir şeyleri anlamakta zorlandığımda Hazal bağırdı ve kanı üzerime sıçradı.

İşte o an bir şeyleri anladım. Hazal yere düşünce Belçim 'le şok içinde birbirimize baktık. O adamın hâla ağacın arkasında olduğunu gördüm. Hemen Belçim' i kolundan tutup duvarın altına çektim. Üstümüzden geçen kurşunu gördüğümüzde yine birbirimize baktık ve eğilmiş bir şekilde koşmaya başladık.

BELÇİM

Arka bahçenin duvarının önüne geldiğimizde solumdaki ağacın olduğu yerde ıfak bir çıtırtı duydum.Önce oraya , ardından demirlerin arasından geçmemi bekleyen Sude 'ye baktım, hiçbir şey duymamışa benziyordu. Bana öyle geldiğini düşünüp duvarın üzerine çıktım ve aralıklı siyah demirelerden bedenimi yan çevirerek geçtim. Sude ' de geçtiğinde Hazal ' ı ağacın arkasından biri çıkarak vurdu. Tam kalbinden... 

Hazal vurulmuştu , zaman  durmuştu, biz durmuştuk ve hayallerimiz yok olmuştu fakat hayat tüm acımasızlığıyla yüzümüze okkalı bir tokat vurmuştu. Ve bunu üzerimize sıçrayan , arkadaşımızın kanıyla yapmıştı.

Sude'yle şok içinde birbirimize baktığımızda  bir anda kolumu tuttu ve beni duvarın altına çekti. Işık hızıyla  geçen kurşun ikimizden birine gelecekti. Tekrar ona baktığımda onun da bana baktığını farkettim.Duvarın altına eğilerek Yürümeye başladık ama ben hâla o anın içindeydim. Yürümeye devam ettiğimiz sırada üstüme baktım , sonra Sude 'ye baktım.

Üzerimizde Hazal 'ın , en yakın arkadaşımızın kanı sıçramıştı. İçimde büyük bir yara oluştu. Zamanla geçer derler ya , yalan.  Hepsi yalan. Benim arkadaşım vuruldu gözümün önünde. O görüntünün içimde oluşturduğu yara  ne zamanla ne de merhemle geçer . Mucizler gerçek derler ya. Ona ihtiyacımız var. Bunların geçmesi için ona ihtiyacımız var.

Siyah demirlerin üzerinde bulunduğu bahçe duvarının bitişiğindeki kaldırımda konuşuyorduk . Demirlerin arasından kurşun geçme ihtimaline karşı eğilerek konuşuyorduk. Fakat yanımda ve hâla kolumu tutan Sude 'nin doğrulduğunu gördüm. Ben de doğruldumda okulun tamamıyla arkamızda kaldığını anladım. Kaldırım bittiğinde durduk.  O sırada yanımıza bir adam geldi  yanında çatık kaşlarıyla Sude ' ye baktı. 'Sude bu ne haliniz, iyi misiniz?' dedi anlamaz bir tınıyla. Ardından gözleri bana döndü . Sude 'ye yine döndüğünde 'Sizi bu okuldan kaçarken gördüm. Burada okuyorsunuz değil mi ?' dedi anladığı sırada ama kaşları çatıktı .'Baban bu yüzden senin için endişelendi demek. Sana ulaşmaya çalışıyordu , 'bi  ara istersen .' Sude donuk bakışlarla, robot gibi telefonu cebinden çıkardı. Ellerindeki bir kaç damla kan telefona bulaştığı sırada ellerinin titrediğini farkettim. Ne olduğunu anlamadığımda , Sude boş boş , hâla açamadığı telefon ekranına yarım dakika baktı. Ardından bir anda telefonu kenara fırlatıp bana döndü.

' Deliriyorum' dedi titrek ve çok kısık bir sesle. 'Okulumuza saçma sapan adamlar geliyor , arkadaşımı vuruyorlar. Üstelik bu adamların ne halt ettiğini de bilmiyoruz.' Beklemedim, aramızdaki mesafeyi kapatarak sıkıca sarıldım ona. Sessiz gözyaşlarını tişörtümün açıkta bıraktığı omuzuma akıttı . Ben de dayanamıyıp sessizce ağlamaya başladım. İkimizin de bunu atlatması zor olacaktı , belki imkansız.

Sude 'nin babası polisti ve yanımıza gelen kişi de babasının karakoldan arkadaşıydı. Sivil polis olduğunu anladığım adam , hâlimizi görünce kendi telefonunu çıkardı ve Sude ' nin babasının aradı. Sude 'nin yanında ve iyi olduğundan , benim de Sude 'yle kaçtığımdan bahsetti . Ardından ikimizide karakola götüreceğini söyleyip kapattı.

Sude kendini toparlayana kadar ondan ayırlmadım çünkü biliyordum , dışarıya karşı dimdik durmaya çalıştığından insanlar bu hâlini görsün istemezdi.
En sonunda geri çekildiğinde ben de kollarımı çektim.

Arkamı döndüğümde girmemiz için açılmış polis arabasını gördüm. Sude 'yle arka koltuğa bindik. Araba çalıştığında zaman algımı kaybetmiş gibiydim. Ortadaki aynaya baktığımda içim acıdı. İkimizin de yüzünde kan lekeleri , yorgunluk ve acı yer almıştı. Tek istediğim beynimin uyuşmasıydı.  Ne yüzlerimizdeki bu manzarayı ne de az önce olanları kaldıramıyordum.

Fakat yaşananlar yalnızca fragmandı , nasıl ilerliyeceğini bizim belirleyeceğimiz bir hayat başlıyacaktı, ya suçluluk ve korku duygusuyla kenara çekilecektik ya da intikam duygusuyla daha dik bir şekilde ayağa kalkacaktık.

KATLİAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin