Üstüme bir ağırlık çöktü...
KİM BU??!!
Arkama hızlıca döndüm. Düşerken ne kadar dönebilirsem.
Kıçımın üstüne düşünce gözlerim karardı. Daha gözümü açamadan küfürler savurmaya başladım. Zar zor gözümü açtıktan sonra karşımdakine baktım.
Sheldon??
Mersin'den kuzenim Sheldon gelmiş.
"Naber kuzen" dediğinde en son teyzeme sövmüştüm. Sonra durdum. Adan'a rezil oldum. Tam da geleceği zaman tuttu.
Adan beni ayağa kaldırırken belimi kavradı. Karnımda kelebekler uçuşurken Sheldon da konuşmaya başladı:
"Babam bayadır buralara tayin istiyodu. En sonunda fırsat bulduk ve geldik. Ben de okul naklimi buraya aldırdım veee sana sürpriz yapmak istedim. Sana söylememesi için herkesi tembihledim. Ee sürprizimi beğendin mi? "
Sheldon susmak bilmiyordu onu gördüğüme çok sevinmiştim ama o kadar çok konuştu ki ne hissettiğimi adeta unutmuştum. Sürekli konuşan Sheldon'un sözcükleri kulaklarımı tırmalıyordu. En son tüm bu düşüncelerden sıyrılıp Sheldon'a sarılmayı akıl edebilmiştim.
Oturduğum yerden hızlıca kalkıp Sheldon'a sarıldım. Onu gördüğüme çok sevindim ve neredeyse öpücük şelalesine attım onu. Böyle deme sebebim de sürekli onu öpmemdi.
"Ya sen ciddi misin? Buna ne kadar sevindim bilemezsin. Hangi sınıftasın biliyorsun değil mi? " dedim.
Sheldon:
-Hayır müdür yardımcısı okulumun ilk günü odasına gideceğimi ve sınıfı bildireceğini söyledi." Beraber 10. sınıfların müdür yardımcısı olan Mike Hocanın odasına gittik. Merdivenleri çıkarken nefes nefese kalan Sheldon şaşklınlığını gizleyemeden nefesi kesilmiş bir şekilde " bu merdivenler ne böyle ya ? Her gün bu merdivenler çıkılır mı? "
Sheldon'un bu söylemlerine kulak asmadım. Beğenmediysen niye geliyorsun sanki.Adan'ın peşimize takıldığını fark edememiştim. Onu da yordum şimdi ya.
Adan'ın anime sevdiğini bildiğimden birkaç japonca kelime öğrenmiştim. Hemen onu etkilemek için:- Gomennesai Kudasai, Oniichan
dedim.Gülümsedi, sanırım hoşuna gitmişti.
- Sorun değil, daha sonra kuzeninle tanıştırırsın beni. Sınıfa gidiyorum ben. Hoşçakaaal.
Adan gittikten sonra Sheldon hemen konuşmaya başladı:
- Hangi sınıftasınız siz? Aynı sınıf mı? Sadece arkadaş olduğunuza emin misiniz? Çok yakınsınız. Kıskandım bak.
- Allah için bi' sus, lütfen.
dedikten sonra kendimizi Mike Hoca'nın odasının önündeydik.Mdr. Yrd. Mike Anderson. Biraz gergin birisi. Söylentilere göre oğlunu talihsiz bir kazada kaybetmiş. O yüzden böyle gergin, bomboş bir insan. Gerçi Angel Hoca ile öyle değil ama...
Bir keresinde bana da kızdığı olmuştu. Neymiş, derste hoca geliyor mu diye kapıdan bakamazmışım. Ok hocam.
Belki bugün tersinden kalkmamıştır diye içimden geçirirken okulun en güzel odası olduğunu düşündüğüm Mike Anderson'un kapısına yaklaştık. İki adım attıktan sonra kapının aralık olduğunu gördüm. İçeriden Angel hocanın sesi geliyordu ne konuştukları çok merak etmiştim tabi ki kapıyı dinleyecektim. O da ne içeriden konuşulanlar beni hayrete düşürmüiştü. Şöyle konuşulduğunu duydum...