Tanıtım

23 4 22
                                    

Selamlarr

Bu ilk kurgum ve kurguma bir şans verirseniz çok sevinirimm.

Başlangıç tarihlerinizi alayım buraya👉🏿

           🍷           

Kızıl havanın denize olan yansımasını izliyordu Prens Lucas. Etrafta hafif sis, arkasında kocaman bir orman ve önünde uçsuz bucaksız bir deniz. Huzursuz hissettiğinde hep buraya gelirdi. Huzuru bu ormanda arar, bi zaman sonra kendini buz gibi denize bırakırdı.

Saatine baktı Prens Lucas. Altı dakika yirmi üç saniye sonra sarayında olması gerekiyordu. Yoksa yemek saatini kaçırır, annesi sarayı ayağa kaldırır ve her yerde biricik oğlunu arardı. Tabiki de bu yaşansın istemezdi Prens Lucas.

Zihnine giren düşüncelerle derin bir iç çekti. Kral olmasına az kalmıştı, yapması gereken son iki görev vardı. Tam yüz kırk sekiz görevden geçen Prens için bu iki görev tabiki de çocuk oyuncağıydı.

Ya da o öyle sanıyordu.

Bir de her işe parazit yapan kardeşi vardı Prensin. Tabi ki de bu olayda da abisinin işlerine karışır, görevlerini zorlaştırırdı. Onun da kral olma hayalleri vardı. Gözünde ki kral olma hırsı o kadar büyümüştü ki karşısındaki kişinin çocukluğunda hep yanında olduğu, kendisi yüzünden yaralar aldığı, çocukken her gece ona masal okuyan abisi olduğunu unutmuştu.

Son bir kez havaya baktı ve oturduğu kayalıktan ayağa kalktı Prens Lucas. Arkasını döndüğünde karşısında muhafızını görmeyi beklemiyordu lakin.

"Senin ne işin var burada."

"Efendim, eğitmeniniz son görevlerinizi söylemek için sizi yanına çağırıyor." Dedi muhafız korkarak.

"Tamam, gidebilirsin."

Muhafız gözden kaybolduğunda eğitmeninin yanına ışınlandı Prens Lucas. Eski bir barakada yaşıyordu eğitmeni. Yaşı neredeyse 900'e dayanıyordu. O olsaydı çoktan askerlerine beni öldürün derdi. 900 sene yaşamak istemezdi. Tabi ki de Prens bunu onun yüzüne söylemedi, severdi eğitmenini.

"İhtiyar, beni çağırmışsın." Dedi Prens karşısında ki ihtiyara.

"Hoşgeldin evlat."

"Hoşbulduk ihtiyar, hemen söyle görevlerimi üç dakika içinde sarayda olmam lazım."

Yaşlı adam eskimiş koltuğuna oturdu ve Prense de karşısında ki koltuğa oturması için işaret etti. Adam hemen denileni yaptı ve ihtiyarın karşısında ki yarısı soyulmuş deri koltuğa oturdu.

"Evlat" dedi ihtiyar karşısında ki adama bakarken. Onda kendi gençliğini görüyordu. Onun gibi azimli, çalışkan ve hırslıydı Prens. İhtiyarın tek dileği Prens'in sonu da kendisinin ki gibi olmamasıydı.

"İhtiyar bir şey mi oldu? Durgun gibisin, yoksa bu sefer ölüyor musun?" İhtiyar, genç adamın bunu şakasına dediğini biliyordu.

"Dalmışım evlat, her neyse konumuza dönelim. Bu zamana kadar zor kolay farketmeksizin yüz kırk sekiz görevden başarıyla geçtin. Ben inanıyorum ki sen yüz kırk dokuzuncu görevinden de başarıyla geçersin ama..."

"Yüz ellinci görev mi zor ihtiyar. Yapma ama beni bilirsin, o kadar görevden sonra yüz ellinci görev bana kesin kolay gelir." Dedi Prens alayla. Güldü ihtiyar genç adamın hiç bir şeyden haberi yoktu.

"Büyük konuşma bence evlat, lafının altında kalırsın."

"Hadi ihtiyar meraklandırma sen söyle şu görevleri." Dedi adam sabırsızca. Bu iki görevi bitirdikten sonra Kral olacaktı. Ve bunun için çok heyecanlıydı. Bunu ihtiyar da hissediyordu.

"Yüz kırk dokuzuncu görevin Nirva Nehrinde ki timsahın kök dişini getirmek."

Bir kahkaha patlattı adam ihtiyarın dediğinden sonra. Bu onun için çok basitti. Bundan daha zor görevleri aşmıştı bunu mu aşamayacaktı?

"Eee ihtiyar yüz ellinci görevim ne?" Dedi adam kahkahalarının arasından.

"Bir Dünyalı'yı öldüreceksin."

🍷

Ve bölüm sonuu.

Bölüm nasıldı?

Prensimizi az çok tanıdınız sizce nasıl biri?

Yazım yanlışlarım varsa affola.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

KIZILLIĞIN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin