CAMBAZ

9 0 1
                                    



17.12.2011
Yazardan...
Aralığın en soğuk kışı olabilirdi bu Aralık... Elleri soğuktan kızarmış, üstü başı kardan dolayı bembeyaz olmuş bir şekilde arkadaşını bekliyordu. Duyacaklarından korkuyor ve bir o kadar da öğrenmek istiyordu. Kar o kadar hızlı yağıyordu ki sanki öğreneceklerine engel olmak istiyormuş gibiydi. Derin bir nefes aldı. Aldığı nefes bile zor geliyordu. Bir daha bu nefes doyasıya alamamaktan korkuyordu.

Arkadaşını gördü. Kendisi kadar yorgun bir o kadar da tükenmişti. Hayatın adil davranmadığı bir kere daha yüzüne vurmuştu. Bu hayatı yaşamasaydı bunlar başına gelmeyecekti belki de. Murat yanına geldiğinde omuzlarını dikleştirdi. Celil'in gözü Murat'ın elindeki çantadaydı. Belki de bu çantanın içindekiler Celil'in hayatını kurtaracaktı. Belki de sonsuza kadar boynunda kalacak bir urgan olacaktı.

Murat elindeki çantayı Celil'e uzattı. Celil ikiletmeden aldı ve hemen yere koyup içine baktı. Tam beklediği gibiydi. İçinde hayatını kurtarmaya yetecek kadar para vardı. Ayağa kalktı ve arkadaşına sarıldı. Murat arkadaşından tiksinircesine itti. ''Al bu parayı artık nereye gidiyorsan git. Beni de artık bulaştırma bu işlere. Bıktım senin arkanda bıraktığın harabeleri toplamaktan.'' Arkadaşının bu tavrı Celil'i şaşırtmıştı. Her zaman ve her durumda yan yana ve baş başa olan arkadaşı bu durumda uzak durmak istiyordu.

''Ne diyorsun Murat? Hani her şey de arkamdaydın, Bu mu şuna ki tavrın?''

''Celil sen birilerini öldürdün. Daha da açık bir şekilde söyleyeyim mi? Sen karını ve küçücük kızını öldürdün? Hayatta kalan kızının yanında mı durdun? Ne kadar pislik bir insan olmaya başladın farkında mısın? Ben Afra'nın yüzüne nasıl bakacağıma utanırken sen yüzsüzce para derdindesin. Al işte paran, siktir git şimdi de hangi deliğe giriyorsan gir!''

İki arkadaş hunharca kavga etmeye bağırıp çağırmaya devam ediyorlardı. Etrafta kimler var kimler yok umursamadan birbirlerine içinde tuttukları pislikleri kusuyorlardı. Arkalarındaki erkek çocuğunu fark etmemişlerdi. Erkek çocuk ise duyduklarından sonra sinirlenmişti. Minicik ellerinde tuttuğu oyuncak sandığı silahı sıkı sıkı tutuyordu. Babası en yakın arkadaşının ailesini öldüren kişiye yardım ediyordu. Babasını seven çocuk babasından nefret etmeye başlamıştı. Nefret duygusunu ilk defa o zaman tatmıştı. Bu kadar kötü ve acımasızca bir duygu olduğunu daha yeni öğreniyordu.

Gözünden akan yaşları yeşil yamalı montunun koluna sildi ve elindeki silahı dikleştirdi. Tetiğe bastı. Çok güçlü bir ses çıkmıştı. Sessizliği bozan bu ses can yakıcıydı. Kulakları çınlamıştı. Babasından sonra en sevdiği adamı vurmuştu. Eskiden sevdiği adam olarak zihnine kazınmıştı aklına. Elinde tuttuğu çantayla duran Celil'i vurmuştu... Adam karşısında yıkılmıştı. Tertemiz kar artık kirliydi. Kıpkırmızı bir kirdi. Sonrası ise bulanık bir zaman hatırasıydı.

En son hatırladığı ise babasının demir parmaklıklar arasında ağlayan gülümsemesiydi...

***
Günümüz...
Balın'dan:
Elimdeki poşetlerle apartman çıkmak kadar zor bir durum olmadığını tüm dünyaya kanıtlayabilirdim fakat kanıtlayacak gücü şuan kendimde bulamıyordum. Ama demiştim ben Afra'ya asansörlü bir yere taşınalım diye. Afra ise Dünya'yı uzaylılar basmış birisi de bana aşık oldu demişim gibi bakmıştı bana. Ne var canım ev alışverişini taşımak üç kat merdiven çıkmak istemiyorsam? Kendi kendime konuşarak survivor yaşarken yanımdan birinin indiğini duymuştum.

''Ulan ben olsam şimdiye kadar yardım etmiştim böyle bir insanı görseydim. Yemin ederim insanlık ölmüş resmen ayıp ne hale geldik.''

''Victoria secret mankenlerine benzeyen bir kadının içinden mahalle teyzesi çıkmasına gerçekten şaşırdım.''

Arkamdan gelen sese döndüğümde ilk defa çeneme tükürmek istemiştim. Afra ile apartmanda karşılaştığımız meteorlardan birisi karşımdaydı. Elleri cebinde jilet gibi kıyafetleriyle sırıtarak bana bakıyordu.

''Ne var canım olamaz mı? Sizin gibiler yüzünden konuşuyoruz konuşunca da mahalle teyzesi oluyoruz.''

AŞK YÜKLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin