Kaçış

21 3 2
                                    

Gerçekten zamanım tükeniyordu çok az vaktim kalmıştı. Hemen bir şeyler yapmalıydım. Ben düşünürken o lanet kadın yeniden odada belirdi ve benim kolumdan tuttu. Elinde bir şey olmalı ki onun etkisiyle bayıldım. Çünkü gözlerimi açtığımda elim kolum bağlı bir şekilde tavan da asılı bir şekilde duruyordum. Yerde de rütüeli gerçekleştirmek için malzemeler vardı ayrıca kadının elinde bir kitap ve bu kitaptaki yazıları yüksek sesle söylüyordu. Söylediği sözler arapçaydı. Ama beni korkutan
şey sonumun gelmesiydi çünkü o negatif enerjiyi hissedebiliyordum ve gerçekten ritüelin sonuna geldiğinde o kadın bana o çirkef gözleriyle baktı be kitabı sert bir şekilde kapattı.

Aniden her taraf karardı ve kendimden geçtim.
♤♤♤♤♤♤♤
Kendime geldiğimde kendi yatağımda uzanmış ve baş ucumda ailem vardı. Bu bana imkansız geliyordu çünkü başaramamıştım hatta hayal sanmıştım ama hayır gerçekten kendi evrenimdeydim. Çok mutluydum hemen yataktan fırlayıp aileme sımsıkı sarıldım. Onlarda bana sarılıp başardın dediler. Gerçekten başarmıştım. Ve bu sevinçle doya doya sarılmaya devam ettim. Sarılmayı bıraktığımda orada babaannem yoktu. Ve sinirli bir şekilde babaannem nerde dedim.
Babam, babaannenimi özledin diyerek güldü ve salonda dedi. Ben hiç gülmedim hatta tebessüm bile etmeden salona doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Salonun kapısını tekmeyle açıp kanepede bana kucak açmış beni bekleyen babaannemin saçını kavrayıp seni cadoloz kadın sen mi ailemizi yıkıcan haa. Diyerek yere fırlattım, ailem sesimi duyup salona geldiler. Bu manzarayı görünce babam ne yapıyon Kerem diyerek bana tokatı bastı. Benim umrumda değildi çünkü her şeyi tek tek aileme anlattım ama ne annem ne de babam beni dinlemedi. Hatta kes zırvalamayı, babaannene böyle davranamazsın diyerek beni azarladı. Bende gerçekten saçmaladığımı mı düşünüyorsunuz dedim. Anneme bakarak
- Peki sen anne bana inanmıyor musun?
Annem babamı onaylar niteliğinde bana karşılık vermedi.
Ben de o sinirle koşarak odama gittim ve bir araştırma yapmaya karar verdim bu olanlar hakkında. Bu olanları kısa özet şeklinde internette yazdım. İnternette, "eğerki kişi kendini o boyutta kontrol edemezse tanıdığı bir kişinin kendisine zarar vereceğine inanıp onun hayalini görür"diyordu.

Gerçekten bu da bir seçenekti ve babaanneme öyle davranmamam gerektiğini anladım. Yalnız gidip kendimi affetmeye çalışmak çok arsızlık olurdu. Bu yüzden biraz zaman geçmesini ve babaannemin gönlünü almak için onun en sevdiği şeyi yani lale almayı düşündüm. Bu yüzden hemen çiçekciye gittim. Bir demet lale alıp eve doğru hızlı adımlarla yürüdüm eve geldiğimde bir kaç lalenin solduğunu gördüm. Garipti çünkü bu kadar hızlı solan bitkiyi ilk defa görüyordum. Ama fazla aldırış etmeden koşarak babaannemin yanına geldim, bunları babaanneme verdim ve neden öyle davrandığımı babaanneme anlattım. Babaannem yüzüme dokundu
- Gerçekten üzülme kim olsa aynısını yapardı ballı turtam.
Diyerek yanağımdan öptü bende ona karşılık sarıldım.
♧♧♧♧♧♧
Akşam olmuştu annem yemeği hazırlamıştı. Herkes sofraya oturdu ve annem tabaklara yemekleri koydu. Bende çok aç bir halde tam çorbamdan içecekken çorbamda böcek olduğunu fatkettim. Bu çok mide bulandırıcıydı ama annemide üzmek istemedim ve sofradan kalktım. Yalnız annem ve babamın çorbasında da böcek vardı fakat aldırış etmeden içmeye devam ediyorlardı. Bende şaşkın bir bakışla
-Benmi yanlış görüyorum yoksa siz böcekli çorbamı içiyorsunuz?

Annem ve babam birbirine bakarak "şifa,şifa" dediler. Bunu duyunca inanamadım çünkü annem böceklerden tiksinirdi. Yani yemekte kullanması da çok tuhaftı. Ben de son çare olarak kendime yemek hazırlamaya karar verdim ve mutfağa gittim. Buzdolabın kapağını açtığımda gördüğüm manzara karşında şok olmuştum. Çünkü tüm yiyecekler küflenmişti ayrıca çokda kötü kokuyordu. Bende bağırarak "Burda ne oluyor, ben gidince aradan aylarmı geçti ya"
Annem mutfağa girip, yiyeceklerde bir sorun göremiyorum Kerem dedi.
-Anne ciddi olamazsın daha ne olabilir ki?
Annem sanki hep bu durumu yaşıyormuş gibi,
- Hadi sen odana git, duş al.
Bende sert bir yürüyüşle odama gittim. Bunalımdaydım sanırım veya o seyahatin etkisinde kalmıştım. Bir duş aldım ve odama yatmaya gittim. Yalnız odama gelirken arkamda biri varmış gibi hissettim veya gerçekten etkisinde kalmıştım. Evet, evet etkisinde kalmıştım. Başım da ağrıyordu zaten. Hemen kendimi yatağa fırlattım. Hemen de uykuya daldım. Uykuya daldıktan sonra garip bir rüya gördüm, kuzenlerim ve diğer aile büyükleri (babaannem hariç) beyaza bürünür bir şekilde çember oluşturmuşlar ortada da annem ve babam sandalye de oturmuş bir şekilde bana seslendiler. Bende onlara yavaş ve şaşkın bir şekilde yürümeye başladım. Çemberi açtılar, annem ve babamın yanına geldim. Annem ve babam elimden tuttu.
-Kerem ; sakın bizi göremezsen üzülme, bizsiz hayat devam eder yeter ki sen yıkılma. Sinirlerine hakim ol, güç ol. Seni seviyoruz oğlum.
Diyerek bana sarıldılar. Beş dakika boyunca sımsıkı sarıldık. Beşinci dakikanın sonunda çığlık sesi duyuldu ardından çember oluşturan akrabalarımın kıyafeti siyaha büründü. Daha da kötüsü annem ve babam da siyaha büründü, bende irkildim ve geri çekilmeye çalıştım yalnız ailem sımsıkı sarıldıkları için geri çekilemiyordum. Ayrıca bacaklarım da kenetlenmiş gibiydi çünkü bacaklarımla destek alamıyordum. Ardından arkamdan çığlık sesiyle yaklaşan biri omzuma elledi...
Aniden rüyadan uyandım. Koşarak boy aynasının karşına geçtim, soğuk terler döküyordum ve yutkunmaya başlamıştım. Ama beni korkutan rüyayı gerçek sanmam dı. Çünkü çok gerçekciydi buyüzden hiç uyanamıyacağımı da hissettim. Rüyamı araştırmak için İnternete kısa bir şekilde yazdım ama tuhaf bir şekilde rüyanın karşılığı çıkmadı. Çıkmadığı için de iki kat meraklandım. Bu nedenle bilgin bir hocama danışmaya karar verdim. Hocam iki sokak ötede oturuyordu bu yüzden araç kullanmadan koşarak evine gittim. Zile bastım yalnız açan yoktu. Tekrar tekrar bastım ama yine açan yoktu. Tuhaf olanıysa bugün pazar olmasıydı çünkü hocam pazar günleri (acil işi olamadığı sürece) evinden ayrılmazdı. Yalnız başka yapacak bir şeyde yoktu, arayabilirdim ama aceleyle evden çıktığım için telefonumu evde unutmuştum. Bende çaresiz eve gidiyordum. Eve giderken evimizin önündeki markette bir kalabalık oluşmuştu. Merakla oraya doğru yürüdüm ve bir kişi yerde yatıyordu. Kafamı uzatıp baktığımda
-Hayır hayır hayır, Metin hocam lütfen kendinize gelin...
Evet keşke o manzarayı görmeseydim ama o yerde yatan bilgin, en sevdiğim akıl hocam Metin hocaydı. Çok kötü olmuştum hemen oradakilere:
- Ya neye bakıyorsunuz öyle bir şey yapsanıza. Ya bi ri ni arasanızaaa hadi ya çabuk oluuuun.
Nefes alıyormu diye kontrol ettim ama nafile. Nefes almadığını hissedince kendimi geriye attım. Bu esnada da oradakilerin konuşmasını duydum. Duyduğuma göre bize aceleyle geliyormuş ve gelirkende aniden yıkılmış. Bunları duyunca hemen o konuşanların yanına gittim.
-Aceleyle geliyordu derken neyi kasdettiniz?
Oradakiler birbirlerine bakıp,sustular.
Bende daha fazla üstelemedim ama çokta şaşırıyordum bu olanlara. Her şeyin üst üste gelmesi beni çok zorluyordu. Gözlerim dolmuştu bu esnada da ambulans gelip , Metin hocayı aldılar. Metin hocayı sedyeye yatırırken Metin hocanın cebinden buruşuk bir kağıt düştü, o kağıdı aldım ve açmaya başladım. Kağıtta saksının içinde sarı bir gül resmi vardı garipti çünkü bu saksıyı daha öncede görmüştüm. Tabi ya, bu saksı Metin hocanın kapısının yanında duruyordu. Koşarak hocamın evine gittim ve o saksıyı incelemeye başladım. İncelerken o saksının içinde metal bir parça gördüm ve o metal parça bu evin anahtarı çıktı. Evi açacaktım çünkü bunların bir tesadüf olduğuna inanmıyordum ve gerçekten de evi açıp inceleyecektim.
Kapıyı açıp eve girdim. Ev normaldi garip bir şey sezmemiştim ama işimi garantiye almak için diğer odaları da gezmeye karar verdim. Yavaş yavaş yürümeye başlarken aniden kapı kapanıp kilitlendi hemen kapıya koşup açmaya çalıştım ama faydasızdı işe yaramıyordu. Bağırıyor, kapıya vuruyordum ama sanki dışarıda kimse yoktu. Yapılacak bir şey yok diyip diğer yerleri gezmeye başladım.
Acale ile odaları karıştırdım, inceledim ama bir şey bulamadım son olarak da evin içinde ki çatı katına çıkmaya karar verdim. Çatı katında tuhaf çizimler vardı, telefonumla hemen bunların fotoğrafını çekip ardından çekmeceleri karıştırdım. Çekmece de  garip bir alfabe ile yazılmış kağıtlar vardı hemen onlarında fotoğrafını çektim ve korkuyla çatı katında aşağı merdivenle hızlıcana inerken aniden bir çığlık duydum duymaz olaydım duyar duymaz dengem kaydı ve yere düştüm. Yüksek değildi yalnız düşüşte bacağım çok kötü acımaya başladı, kalkamıyordum, ellerimi oynatamıyordum ; bunlarda yetmez gibi çığlıklar yaklaşıyordu. Gözlerimi kapattım ve ses kulağıma yanaşıp
-Ruhunu istiyorum, senin olduğun bedeni değil sadece ruhunu
-Lanet olası sürtük defol git.
Diyerek bağırdım ardından vücudumu oynatmaya başladım ve dış kapıda açıldı hemen dışarı attım kendimi. Ardından kapı kapandı ama ben arkama bile bakmadan eve koştum,  odama geçip kapıyı kilitledim. O fotoğrafları araştırmaya başladım. Araştırmanın ortasında telefonum çaldı , bilinmeyen bir numara arıyordu arayan kişi hocamdı hastaneden arıyordu yanıma gelmemi istiyordu. Ben hocamın sesini duyunca çok sevindim ve duygulandım ona bir şey olmamıştı yalnız duyarsız davranıp eve gelmemi düşününce bencil biri olduğumu düşünüp sinirlenmeye başladım ama olan oldu şimdi araştırmayı bırakıp hastaneye gitmeliyim diyip yola koyuldum. Hastaneye gelip hocamın yattığı yeri görevliden öğrenip odaya girdim. Yalnız sorun vardı çünkü hocam yatağında yoktu, bir yanlışlık olduğunu düşünüp geri gidecekken odanın kapısı kapandı ve kapının arkasında hocam arkası dönük şekilde duruyordu. Hocamın omzuna dokunurken karışık bir ses tonuyla ,ruhunu ver deyip elimi tuttu. Ben orada bir şey yapamadan beni duvara fırlattı. Belim kırılmış gibi çok ağrıyordu. Hemen bağırmaya başladım
-Sen değilsin hayır sen hocam değilsin naptın ona
Hocam bana gülümseyip masada duran bıçağı aldı ve kendisini bıçakladı.
Ben şok içinde kaldım ve ses çıkaramadım ardından da odaya polis memurları girdi şimdi işler daha da kötüye sarmıştı...

PSİKOMEDYANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin