Leş kokusu, karanlık ve rutubet. Zengin piçleri eğlendirmek için hayatımız pahasına kan döktüğümüz o kumlar.
Bunlar alışkın olduğum şeyler fakat kardeşim dediğim heriflerden birinin parçalanmış cesedini sıcak kumlarda sürüklenirken görmek... İşte buna asla alışamayacağım.
Birçok övgü ve süslü sözcüklerin ardından ismim anons edilğinde binlerce insanı konuk alan Arena onların çığlıkları ile dolup taşmıştı. Seyirci bir gladyatörün kalkanı kadar önemlidir. Onlar sana sırt çevirirse omuzlarındaki yük tonlarca daha ağır bir hal alırdı.
Yavaş ve güçlü adımlarla kanla süslenmiş kumların ortasında yerimi aldığımda kollarımı iki yana açıp seyirciyi coşturacak bir bağırış bıraktım geniş alana. Dövüş sırasının bana gelmesini beklerken sıkıca tuttuğum kalkan her geçen dakika daha da ağırlaşıyordu sanki. Sebebi korku değil, asla da olmayacaktı. Eğer ölürsem adım bir efsane olarak yıllarca akıllarda kalabilirdi lakin ardımdam gözyaşı dökecek tek bir kişi bile yoktu. Tek arzum birgün bu binlerce savaşçının kanına bulanmış olan kumlar üzerinde şerefli bir şekilde can vermekti.
Çok geçmeden iki adam daha Arenaya ayak bastığında kılıç ve kalkanlarını tutuşlarından bana karşı en ufak bile şansları olmadığını anlamıştım. "Canını yakacağım için şimdiden hüzün duydum ufaklık."
Benden bile iri bir cüsseye sahip esmer adama söyleyip sırıttıktan sonra saldır emrini almadan üzerime bir hamle yaptı. Boynuma savurduğu kılıcından eğilerek kuruldum ve kalkmadan diğer adamın bacağına derin bir kesik bıraktım.
Seyirci kan görmeyi arzulardı bende onlara istediklerini verirdim. İri cüsseli herife yoğunlaşmışken bacağıma aldığım darbeyle sendelesem de bozuntuya vermeyip arkamdaki adamın boynuna sol kolumla bir kılıç darbesi indirdim. Anında yere yığılan kellesiz bedeninden fışkıran sıcak kan seyirciyi fazlasıyla coşturuyordu.
Karşımda ki galadyatörün arkamdaki cansız beden yüzünden dikkati dağıldığı anda dizlerine bir kılıç darbesi yapıp yere çökmesine neden oldum. Ayağa kalkamayacak halde olsa bile saldırı yapmaya devam ettiğinde iki kolunu da kestim. Bu seyirciyi oldukça coşturmuştu.
Seyirciyi fazla bekletmeden diz üstü duran herifin çirkin suratını bedeninden ayırdığımda yüzüme ve çıplak göğsüme fışkıran sıcak kan, aynı anda kulağıma dolan yüksek sesli çığlıklar yabancı olmadığım şeylerdi.
"Jaehyun! Jaehyun! Jaehyun!"
Kalabalık yüksek sesle ismimi söyleyip Arena'yı canlandırırken yüzümdeki sahte gülümseme tamamen boştu, hiçbir şey hissetmiyordum. Lakin bunu sevmediğimi de söyleyemem, bu benim hayatım.
"Hekime gitsen iyi olur Jaehyun, Bacağına bir baktır." San elindeki tahta kılıcı baldırımın biraz alt kısmına vurup söylediğinde cevap vermedim. Hekime gitmemi gerektirecek kadar kötü bir yara olduğunu düşünmüyordum.
San bu hanedeki en eski kardeşlerimden biri ve esas tek dostum diyebilirim.
"Sence yeni gelenlerden işe yarar biri var mı?"
San bugün gelen gladyatör olmak için seçilmiş kölelerden birini gösterdiğinde hiç düşünmeden cevapladım. "Hepsi ölecek, vasıfsız birer köleler sadece."
" Sende 4 yıl öncesine kadar öyleydin Jaehyun."
San'ın eğlenir tonda çıkan sesine karşılık ona döndüm ve sırıttım. "Vasıfsız bir köle olduğumu mu söylüyorsun?"
"Hayır sadece bir köle olduğunu söyledim."
"Hala köleyiz."
San uzatmadı ve su kuyusunun yanında mızraklarla çalışmakta olan yeni gelenlerden birini gösterdi. "Oldukça alımlı öyle değil mi?"
Başımı San'a çevirdiğimde yakaladığım bakışlarla seslice güldüm. "Çocuğa yazık oldu desene, başında senin gibi bir bela ile fazla yaşamaz burada."
Jaehyun
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yuta
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Johnny
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
San
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
