•}[03]{•

52 12 0
                                    


22022024

~~~

"Sadece bir kaç ay. Hemen döneceğim tamam mı?"

Yaşlı adam çiçekleriyle konuşuyordu. Onları bırakmak zor olacakmış gibiyken kendisini izleyen iki gencin ne hissettiğinden habersizdi.

"Umarım dedemi bırakıp gelene kadar çiçeklerin başına bir şey getirmezsin."

Hyunjin uykusuz gözleriyle dedesini izlerken hemen yanında duran bedene seslenmişti.
Yüzüne bakmıyordu. Bir karşılık beklemişti ama herhangi bir yanıt veren olmamıştı.
Kafasını çevirdiğinde ise karşılaştığı tek şey ona bakan bedenin bıraktığı sakin gülümseyişti.

Jisung'a karşı kaba davranıyor olabilirdi fakat ne yanındaki umursuyordu bu halini ne de Hyunjin. Nedensiz çocuk gibi kıskanıyordu dedesini. Jisung'un da bunu anlaması uzun sürmemişti.

"Bay Hwang, gezinizin tadını çıkarın lütfen. Döndüğünüzde burada bekliyor olacağım sizi, çiçeklerinizle. Hepsi güzel kokularla karşılayacak sizi."

Jisung aniden kurduğu cümle eşliğinde dedesine sarılırken Hyunjin beklemediği anda aldığı yanıta karşı gülebilmişti sadece.

Aradan geçen uzun zamanın ardından dedesini ziyarete gelmişti fakat meşgul ihtiyarın son anda yurt dışında bulunması gerekmişti. Dostlarından birinin kaybı nedeniyle cenazesine katılacak kendisine hatıra olarak bırakılan değerli çiçek tohumlarını alacaktı. Hazır gitmişken ufak bir kafa tatilinide planlıyordu. Bu süre zarfında Hyunjin'e bırakacaktı çiçekçisini.

Hyunjin dedesiyle vakit geçirmeyi her şeyden çok sevdiğinden, içinde bulunduğu çiçekçide onunla anlam kazanıyordu. Şimdi Jisung'a sarılarak neşeli kahkahalarını sunan yaşlı adam olmadan ne yapacağı konusunda kendiside bir o kadar meraklıydı.

Şüphesiz müdavimleri Jisung'uda artık bir süreliğine pek görmezdi. Bir kaç ayını tıpkı dedesi gibi dinlenerek geçirme düşünceside zahmetsizce aklına konulduğunda hissettiği sakinliği sevmişti.

Dedesi ona gençken bazen koşmaktan yorulduğunda yürümenin nasılda huzurlu olduğundan bahsetmişti. Ve şimdi ihtiyar olan çiçeklerinden uzakta dinlenirken torunuda onunla yavaşlama kararı almıştı akan zamana inat.

Kitaplar okur, çiçek kokularıyla uyanırdı brlki sabaha. Sakinliğin ve sessizliğin tadını çıkarırken uyurdu yarının endişesi olmadan. Ve güzelim gözlerini açardı mavi gökyüzüne. Geçen zaman dedesini iyileştirdiğinde ise huzurlu çiçekçiyi yeniden sahibinin ellerine bırakarak dönerdi endişeli dünyasına.

Fakat huzurla dönerdi bu sefer, üstesinden gelirdi böylelikle. Öyle umut ediyordu en azından.

Yağmurla karşılamıştı onu ilk yalnız gününün sabahı. Çiçekçinin camlarını aralık bırakmıştı. Yağmur damlalarının sesi karışmıştı plaktan yükselen müziğe. Çiçek kokularıyla birlikte doluyordu burnuna toprak kokusu.

Kimsenin gelmeyeceğini düşünmüştü fakat birkaç müşteri uğramış, dedesine selam söylemesi konusunda tembihlemişlerdi onuç

Hyunjin'in güzelim gözleri ise Jisung'u arıyordu sadece. Çiçekleri tamamen solmuştu. Hemen karşısında duran saksıda öylece onca canlı ve renkli çiçeğin arasında varlığını hiç olmadığı kadar belli ediyordu.

Jisung getirdikten sonra dedesinin uğraşlarına rağmen solmuşlardı üstelik. Yeni bir çiçek almayı reddetmişti oda. Çiçeklerin bu halini henüz görmemişti üstelik. Daha çok üzüleceği gerçekti. Oturduğu yerden kalkarak solmuş saksıyı parmakları arasına alıp Jisung'un gelince göremeyeceği bir yere gizlemişti bu nedenle.

Dedesine herzaman neşeyle ve güler yüzle yaklaşsa dahi iyi günlerden geçmediğine emindi. Zorlanıyor olmalıydı ki yanında dinlenebileceği tek kişide gitmişti. Huzurlu çiçekçisi ise huysuz bir torunun ellerine kalmıştı.

Çok fazla düşündüğünden haline gülerek saç tutamlarını karıştırdı ve kahvesini almak için mutfağa yöneldi.

Derken beklediği kişi nefes nefese kalmış şekilde belirdi çiçeklerin arasında. Yağmura yakalanmıştı ve ıslaktı saçları. Alıştığı Bay Hwang'ın yokluğu zaten iyi başlamayan gününün tuzu biberi olmuştu. Güçlükle nefes alıp kendisinden pek hazetmeyen torunu aramaya koyuldu.

"Kimse yok mu?"

"Buradayım."

Sakin seslenişiyle görünmüştü Hyunjin. Keskin, güzelim parlak gözlerinde takılı kalmıştı Jisung'un yorgun gözleri.

"Çiçeklerimi almaya gelmiştim."

Hyunjin anlıyormuşçasına onaylamıştı genci. Ardından kupasını bıraktığı masanın çekmecesinden küçük bir kutu çıkararak aralamıştı dudaklarını.

"Dedem yanında götürdü onları. İyileştirip getireceğini söyledi. Herhalde dedeme alıştıklarımdan yabancılamışlar seni."

Jisung'um çatılan kaşlarını pek umursamadan elindeki kutuyu uzatmıştı üşümüş olana.

"Bu çiçek tohumlarını Jisung'a ver dedi. Kendi huzurunla büyütürsen solmazlarmış."

"Huzur?"

"Zor günlerin için teselli."

Soğuk elini bulmuştu Hyunjin'in sıcak parmakları ve avuç içine bırakmıştı mis kokulu çiçeklerin tohumlarını.

~~~
22022024
Syglr
Svglr

hyunjin'in güzelim keskin gözleri / hyunsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin