Yorum yapın!
Akel'in bar bölümüne girmeden hemen öncesi
Anton'dan
Toplantı bittikten sonra kafa dağıtmak amacıyla bar bölümüne geçmiş boş boş etrafı inceliyordum. Tuttuğum loca ne kadar rahat ve gösterişli olsada böyle bi bok çukurunda olmak gerçekten rahatsız ediciydi özellikle habire kucağıma atlamaya çalışan kızlar.
Sıkıntıyla bi nefes verip bardağımda kalan şarabı kafama diktiğim gibi maskemi düzelttip locadan çıkıp dış kapıya doğru yönelmiştim ki bi an göğsüme çarpan minik kediyle durmak zorunda kaldım. Gözlerindeki parlak ışıklar beni büyülerken anlık olarak donakalmıştım.
Çocuk kendine gelip özür dileyerek yürümeye devam ederken bende istemsiz onu izlemeye dalmıştım tam bu sırada içerden büyük bi patlama sesi gelirken herkes canının derdine düşüp kaçmaya başlamışlardı. Çocuk ona çarpa çarpa kaçan bedenleri umursamazken daha dikkatli baktığımda gördüğüm gülümsemesiyle şaşırırken oda bana dönmesiyle gözlerimiz kesişti.
Gözlerinden anlık olarak şaşkınlık geçsede hemen kendini düzeltip önümde hafifçe reverans vererek eğilip ardından da elindeki şarap kadehini kaldırarak beni selamlayıp ardından da kadehi bırakıp düşmesine ve parçalanmasına neden oldu. Kadehin parçalara ayrılmasıyla ikinci bi patlama gerçekleşirken çocuk bir kere daha gülümseyip ardından aceleyle gözden kayboldu.
İçimi kaplayan merak ve heyecanla çocuğu armaya koyuldum. Ne tarafa gittiğinden emin olamasamda normal kapıdan çıkacağını düşünmüyordum o yüzden insanların gittiği yönün tersine doğru hızlı hızlı ilerlemeye başladım.
Tamamen raskele ve içgüdüsel olarak kolidorda bir süre dolaştıktan sonra bi pencere kenarına geldiğimde onu görmüştüm. Ben daha ne olduğunu anlamazken üstüne kadının biri atlayıp boğmaya başlayınca içime dolan nedensiz endişeyle çıkışı aranmaya başladım. Bulunduğum pekcere kilitliydi ayrıca bu binadaki tüm camlar kurşun geçirmez özel camlar olduğu için camı kırmam pekte söz konusu değildi ne yazıkki.
Vücudumu ele geçiren korkuyla çıkışı aranırken sonunda bulduğum çıkışla dışarıya fırlamıştım ki gördüğüm görüntü donakalmamı sağladı.
Yerde her yeri kan içinde, cansız gibi yatan bedeni ve onun tepesinde üstüne başına kan sıçramış boş gözler ve korkutucu bi gülümsemeyle sadece elindeki cam parçasını altındaki bedene delirmişçesine savurmaya odaklanmış kişiyi görünce ne hissedeceğimi bilememiştım.
Hayatım boyunca bu kadar duyguyu aynı anda hissettiğim hiç olmamıştı. Korku, endişe, hayranlık, haz ve aşk.
Evet sanırım herkesin peşinde olduğu o aşkı sonunda bulmuştum. Acaba üstündeki kanların onu ne kadar ateşli gösterdiğinden haberi var mıydı?
Onu barda ilk gördüğümde benim kaderim olduğunu anlamıştım. Kendine güveni, gözlerindeki o yıldızlar, incecik ve her an kırılabilecek gibi duran vücudunun aksine önümde duran deli ve hırçın halleri. Kararımı vermiştim ben artık ona aittim, il mio gattino.
Varlığımı hissedip bana dönmesiyle yüzündeki sırıtış gidip yerini merak aldı ama hâlâ gözleri boş bakıyordu. O boş gözlerini çeşitli duygularla kaplı görme fikri daha bi hoşuma gitmişti. Gözlerindeki yıldızları saklaması hoşuma gitmemişti.
Savsak hareketlerle dengesiz bir şekilde üstünde bulunduğu kadından ayrılıp tüm vücuduyla bana döndü. Olası saldırılara karşı temkinli ama dik duruşuyla bi adım yaklaşırken bi yandan da beni süzüyordu.
"Sen kimsin?"
Sesi bu meleğe ait olabilecek kadar berrakken dudaklarıda olgun bi kiraz kadar kırmızıydı. Hayatımda ilk defa bi kirazın tadına bakmayı bu kadar istemiştim.
"Adım Anton."
"Ne istiyorsun?"
Konuştukça yıldızlar gözlerindeki yerine geri geliyordu. Keyifle ellerimi iki yana kaldırıp konuşmaya başladım.
"Hiçbir şey sadece küçük bi kedi arıyorum."
Yüzünde beni alaya alan bi sırıtmayala kollarını önünde bağdaştırıp konuşmaya devam etti.
"Ne yazık, burdaki kedi artık bi sahip istemiyor."
"Ah beni yanlış anladın ben kediyi sahiplenmek istemiyorum. Kedinin beni sahiplenmesini istiyorum."
Yüzündeki sırıtış yerini şaşkınlığa bırakırken tek kaşını kaldırıp anlamaya çalışır gibi bakmaya başladı.
"Ne demek istiyorsun?"
Ellerimi indirip ona doğru bi adım atmamla yerinden kimildamazken bende bundan yararlanıp dibine kadar gittikten sonra önünde diz çöküp ellini alarak yanağıma götürdüm. Eli yanağımdayken kafamı kaldırıp ona alttan bakmaya başladım.
"Bu köpeği sahiplenmeye ne dersiniz efendim?"
Gözleri bu sefer şokla açılırken anında ifadesini toplayıp kahkaha atmaya başladı. Bu melodiyi günün her dakikası dinleyebilirdim.
Yanağımdaki eli hafif hafif sakallarımı okşamaya başlarken kahkahası durmuş eğlenir şekilde bana bakmaya başlamıştı. Kibirli insanları sevmememe rağmen kibir kesinlikle ona çok yakışıyordu.
"Pekâlâ bunu sevdim sanırım. Sana bi şans vericem bana tüm numaralarını göster ama - yüzümdeki elini sıkılaştırırıp tırnaklarını derime batırıp konuşmaya kaldığı yerden devam etti - eğer yanlış kişiyi ısırmaya kalkarsan seni parçalara ayırım."
Dedikleri karşısında gülümsemem genişlerken gözlerimi kapatıp kafamı eline sürttüm. Tırnaklarını batırdığı yerlerden az biraz kan sızıyordu. İhanet mi? Kendime belki ama ona asla.
Tam o sırada birinin Akel diye bağırmasıyla yanağıma değen el kasılırken istemsiz gözlerimi açıp yüzüme baktım. Gözlerindeki korku içimi merakla kaplarken sesin sahibi merak etsemde bunu düşünecek vaktim olmamıştı. Öyle ki önümdeki adının Akel olduğunu öğrendiğim beden aceleyle belimdeki silahı alıp sese doğru koşmaya başlamıştı.
Şaşkınlıkla bir iki saniye kımıldamadan yerimde durup ardından kendime gelip sahibimin peşinden koşmaya başladım.
Ona kedi demekte ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anlamış oldum bu sayede molozlarır arasından hızlı ve çevik hareketlerle koşan bedene daha iyi bi lakap olamazdı.
Sonunda durup birisiyle konuşmaya başladığında aramızdaki mesafeden dolayı ne dediğini ve karşısındaki kişinin kim olduğunu anlayamamıştım.
Adamın arkasını dönmesiyle kucağındaki beden ortaya çıkarken şaşkınlığım giderek artmaya başlamıştı.
Pekâlâ işler giderek kızışıyordu.
•••
Bana sövmeyin MSÜ var ve o yüzden olabildiğince kısa bölüm yazdım. Birazdan derse geri döneceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vendetta (İntersex X Gay)
RomanceArel ve Akel daha bi bebekken yetimhaneye bırakılmış daha sonra ise zengin bir aile tarafından evlat edinilmişlerdi. Onların kişiliği yetimhanede yaşadıkları olaylardan dolayı tahmin edilemezdi. İkiside ayrı psikolojik sorunlarla boğuşuyordu daha k...