3. Bölüm

2.5K 51 2
                                    

-Ahu-

Gece boyu doğru dürüst uyuyamadığımdan sabah erkenden kalkmıştım. Bulunduğum odadan çıkıp çıkmamak arasında kalıp biraz daha yatakda uzandım.

Bulunduğum kattan gelen konuşma sesleriyle kapıya doğru yaklaşıp yavaşça kolu aşağı indirdim. Hafif aralık olan kapıdan ses çıkarmamaya özen göstererek bedenimi dışarı attım.

Sesin geldiği tarafa doğru yaklaştığımda Akın ve Demir'in sesleri iyice netlik kazanıyordu.

"Nasıl söyleyeceğiz ona bir fikrin var mı Akın! Hadi diyelim bir yolunu bulduk söyledik o cadı kabul eder mi sanıyorsun. Onu sadece sen değil bende seviyorum ama kabul etmezse onu zorla mı tutacağız. Bir kendine gel artık." Diyen Demir ile yerimde çakılı kaldım.

Bu adamlar tam olarak neyin peşindelerdi bir türlü anlam veremiyordum. Hem zorla tutmak da neyin nesi onlar kim ki beni zorla tutacaklarını sanıyorlardı.

Yerimden kıpırdayıp herhangi bir ses çıkartmamak için üstün bir çaba sarf ederken bir yandan da onların konuşmalarının devamını dinliyordum.

" Ben de bilmiyorum. Ama böyle de elim kolum bağlı duramıyorum işte. Onu ne zamandır yanımıza almak istediğimi en çok sen biliyorsun. Şimdi tam ona yaklaşmışken nasıl bırakırım. Hem de bu kadar yaralı ve tek başınayken. Lütfen onu ikna et, beni seviyorsan bunu yaparsın Demir. "

"Tamam  bir yolunu bulmaya çalışırız. Hele bir konuşalım ilk önce belki o da bizimle kalmayı ister. Öyle direkt vaz geçmek olmaz zaten. Biz konuşuruz onunla sonrasına da onun kararına göre bakarız. " Diyen Demir'le Akın ona yaklaşıp dudaklarını öpmeye başladı.

Tamam onların birlikte olduğunu biliyordum ama bu kadar ani bir şekilde yakınlaşmalarını beklemiyordum ve bu görüntü nedensizce hoşuma gitmişti.

Onları daha fazla izlememin saçma olacağının bilinciyle sessizce kaldığım odaya geri döndüm.

Odaya girip kapıyı kapatarak yatağa oturdum. Düşüncelerin beni alıp götürmesine bir yandan izin vermek isterken bir yandan da engel olmak istiyordum.

Bu adamların benimle ne işi olurdu onu bile bilmezken bu işten nasıl sıyrılacağımı düşünmek zulüm gibiydi. Ayrıca bana söyleyecekleri şeyi merak etmekten kendimi alamıyordum.

Bu iki adamın hayatımı değiştirmesinden korkuyordu içimdeki çocuk. Benim zaten bedenim yara bere içindeyken bir kez daha yara almak istemiyorum. Hele ruhen yara almak hiç istemiyorum.

Koridordan adım ve fısıldaşma sesleri gittikçe netleşirken odaya geleceklerini anlamıştım. Yerimde hiç kıpırdamayıp gelmelerini bekledim.

Kapının iki kere tıklatılması ve ardından açılmasıyla ilk Demir sonra da Akın görüş alanıma girdi. Demin gördüğüm öpüşmenin izleri ikisinin de dudağının şişmesiyle kendini belli ediyordu.

Onları daha önce incelemeye fırsatı olmayan gözlerim arsızca iki adamı süzmeye başladı. İkiside uzun boyluydu ama Demir Akın'a göre biraz daha yapılıydı. Demir esmer ve kaslı görüntüsüyle daha asi ve sert görünürken Akın sarışın ve babyface haliyle daha uysal ve merhametli bir görüntü sergiliyordu.

Bu iki adamdan baskın olanın Demir olduğunu anlamamak için ya salak ya da kör olmak lazımdı. Demir Akın'ın yanındaki duruşuyla bile ben üstünüm diyordu. Akın ise bundan hiç şikayetçi değilmiş de her an Demir'in kollarının altında kendinden geçecek gibiydi.

Onları ne kadar süzdüm bilmiyorum ama boğaz temizle ve kahkaha sesisle silkelenerek kendime geldim. Gider ayak rezil de olmuştum adamlara.

"Süzmen bittiyse aşağı gelde kahvaltı yapalım. Tabi istersen kahvaltı yerine bizi de gözlerinle veya başka türlü yiyebilirsin. " Diye muzipçe söylenen Akın bizi beklemeden odadan çıkmıştı.

Arkasından bu değişik ne diyor bakışları atarken Demir'in sesiyle bakışlarımı ona çevirdim.

"Yakışıklı buldun mu bari? "

"Ne saçmalıyorsun size bakmıyordum ben. Sadece bir an dalmışım. Hem sizin neyinizi yakışıklı bulayım dışarda bir sürü yakışıklı adam var istesem kaç tanesini elde ederdim. " Dediğimde suratındaki sinsi gülümsemenin yerini çatık kaşlar ve sinirli kömür gözler aldı.

Yavaşça üstüne üstüme gelip yatakda geri kaymama sebep oldu. Bakışlarını dudaklarıma indirip aramızda az bir mesafe bırakarak durdu.

"Senin bu güzel ağzından bir daha başka adamların ne adını ne de herhangi bir şeyini duymayacağım Ahu. Bunu sakın tekrarlama güzelim. Yoksa bu güzel ağzınla ilgilenmek zorunda kalırım. "

"Çekilir misiniz? Siz kim oluyorsunuzda hesap soruyorsunuz? Bugün gideceğim zaten ve siz de hiçbir şey yapamayacaksınız. " Dediğimde eğdiği başını kaldırıp bedenini dikleştirdi.

Bana üstten üstten bakıp başını sağa sola sallayarak arkasını döndü. Arkasını döndüğünde bir şeyler fısıldamıştı ana duyamamıştım. Umarım küfür etmemiştir. Öyle küfür eden bir tipi yoktu ama belli olmazdı.

Aklımdaki saçma düşünceleri bertaraf edip peşi sıra yatakdan kalkıp Demir'i takip ettim. Aşağı giden merdivenlerden inip sağ tarafa gittiğimizde bizi geniş ve ferah bir mutfak karşılamıştı.

Akın ocaktaki tavayı alıp neredeyse kuş sütü eksik masaya koyup çayları da getirdiğinde biz anca masaya oturmuştuk.

Benim evde hergün yaptığım kahvaltıysa şu an hazır olan neydi veya bu masadakiler kahvaltıysa ben evde ne yiyordum. Masaya ağzımın suyu ne kadar akarak baktıysam Demir önümdeki tabağa masadaki kahvaltılıklardan hızlı hızlı koyup tabağı önüme bıraktı.

Karşımdaki iki adamla hiç ilgilenmeden direkt tabağımdaki yiyeceklere odaklanıp karnımı bir güzel doyurdum. Bitmiş tabağımın üstüne çatal ve bıçağı bırakıp arkama yaslandım. Çıkık göbeğime hüzünle bakıp dudak büzmek isteyen tarafımı engelleyip yarısı duran çayımı içip, bitirdim.

Yemek boyunca tabağımdan çekmediğim bakışlarımı kaldırdığımda iki adamında bakışlarıyla karşılaştım.

Başımı iki yana sallayıp gözümü kırparak hayırdır birader bakışları atmama ikiside tebessümle karşılık verdi. Bu ne kadar sinir etsede sesimi çıkartmayıp öylece bekledim.

Akın bakışlarını üstümden çekip Demir'e bakarak beni işaret edince ikisi de anlaşmış gibi ayağa kalktılar ve iki yanıma gelip durdular.

"Ahu sanırım artık konuşmanın vakti geldi. Salonda seni bekliyor olacağız, kahvaltın bittiyse gelirsin. " Diyip ikisi de gözden kaybolarak mutfaktan çıkmıştı.

Bu da neydi böyle. Öyle bir gizem yaratıyorlardıki sanki aksiyon filmindeyiz. Hoş merakım olmasa zaten bu iki kazmanın yanında durmam ama merakta etmiyor değilim. Yavaşça masadan kalkıp salona doğru adımladım.

Görelim bakalım bu iki adam bana ne açıklayacak.

ÜÇ KALP +18 (Bxbxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin