-Ahu-
Sabah gözlerimi yine aynı odada açmıştım. Aklıma dolan görüntülerle gözlerim faltaşı gibi açılırken burada ne aradığımı düşünüyordum.
Bedenimi kaldırmaya çalıştım ama bedenim o kadar uyuşmuş gibiydi ki yerimden kalkmak şöyle dursun doğru dürüst kıpırdayamıyordum bile.
Sağıma soluma bakıp en azından o iki adi adamı çağırırım diye düşünürken yatağın yanındaki korkulukların kaldırıldığını gördüm.
Bu görüntü içime tekrardan korku salarken gözlerimden bariz bir telaşın okunduğunu söyleyebilirdim. Bu adamlar benim hayır dememe rağmen umarım o saçma şeyi yapmamışlardır diye içimden kendime telkinlerde bulunurken kapının açılma sesini işittim.
"Güzel kızım uyanmış mı? Neden bize seslenmedin babacım. " Diye seslenen kişi Akın'ın ta kendisiydi. Ona ne kadar bağırıp çağırmak istesemde ağzımdan fısıltı gibi bir ses çıkmıştı.
Ne yapacağımı bilememenin verdiği korkuyla gözlerimi hızlı hızlı açıp kapattım. Bana yaklaşmasını veya dokunmasını istemiyordum.
Gözümdeki yaş suratımda bir yol çizerek yastığa düştü. İstemediğim bir şeye mahkum ediliyor gibiydim. Onları bunu istemediğimi söylememe rağmen beni bu saçma şeye dahil etmişlerdi
Konuşma çabalarım sonunda kendini göstermişti ama ağzından çıkan kelimeler bir bebekmişim gibi çıkıyordu. "Ben bunu istemiyoyum. Beni buyada zoyla tutamazsınız." diye bağırmak istesem de sesim bir fısıltıdan hallice çıkmıştı.
Büyük ihtimal benim kendimin bile zor duyduğum sesimi o hiç duyamamıştı ki üstüme doğru eğilmişti. "Bebeğim kendini konuşmak için zorlama. Bugün ilaçların ilk günü olduğu için biraz zorlanırsın."
Sözleri bittikten sonra iznim olmaksızın bedenimi bir bebekmişçesini kucağına alarak ilerideki üzeri bezle kaplı masaya bıraktı.
Burada daha ne aradığımızı soramadan elleri pijama altıma gidip çekiştirmeye başladı. Debelenerek engellemeye çalılsamda ellerimi tutup pijamayı bacaklarımdan sıyırıp çıkarmıştı. Ağlamamı bastıramayıp gözyaşlarımın akmasına izin vermiştim.
Korkuyordum. Hem de çok korkuyordum. Bu adamların bana neler yapacağını bilmiyordum. Beni sevdiklerini söyleyip beni ağlatmalarını anlayamıyordum.
Akın pijamayı çıkardıktan sonra ellerini saçlarıma getirip okşamaya başladı. Saçlarıma kondurduğu şefkatli öpücükle ne kadar durulsamda korkum hala geçmemişti.
"Bebeğim üzgünüm bunu yapmak istemezdim ama seni bırakmak istemiyorum. Şu an ne kadar bize kızsanda bir gün bizi anlayacağını ümit ediyorum. Seni gerçekten çok seviyorum. Lütfen bu işi bizim için zorlaştırma. Şimdi altına dün Demir baban bez bağlamıştı onu değiştirmem lazım. Uslu bir kız ol ve hareket etme olur mu? "
Akın'ın son söyledikleriyle yerimde debelenmeye başlamıştım. Bu adamların dün uykumda her yerimi görmelerini bilmek bir utanç dalgasını içime ekerken yerimde daha çok debelenmemi sağlamıştı.
"Ahu, kızıyorum ama sakin ol. Demir! Buraya gel, yardımına ihtiyacım var. "
Diyerek Demir'e seslenirken bir an bile debelenmemi bırakmıyordum. Şu an bedenimi kolayca hareket ettiremediğim için elimden bir şey gelmesede bu iki adamın özel yerlerime hiç çekinmeden dokunmalarına izin veremezdim.Benim debelenmelerimi durdurmaya çalışan Akın'ın yanında Demir'de yer alınca daha çok ağlamaya başlamıştım. Demir ellerimi tutup kafamın üstünde birleştirirken ağırlığını üstüme vermeden karnıma oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ KALP +18 (Bxbxg)
Romance---bxbxg hikayesidir--- ---age play vardır--- İki kişi başladıkları bu yola kalpleri bir başkasını davet ermesiyle üç kalp bir bütün oldu. İstedikleri tek şey aşkken hayatları minik bir kadınla ters düz olan Akın ve Demir' in kalplerinde bu küçük k...