39 6 12
                                    

****

Akşam saatleriydi, kanepeye oturmuş dışarıyı izliyordum. Karnım acıkmamış değildi ancak burada hiçbir yeri bilmiyordum. Sokakları keşfetmek için yeterli enerjide değildim ve aptal telefonumun şarjı bitmiş beni yarı yolda bırakmıştı. Derin bir iç çektim, elimi çeneme yasladım. Diğer elim parmağımı saçlarıma dolayarak ufak bukleler yapmakla meşguldu. Bakışlarım camdaydı.

Paris cidden güzel kentti.

Bu sırada zil çaldı. Ağır adımlarla kalktım kapıya yürüdüm. Saçlarımı vestiyerdeki minik aynada düzelttim, ufak bir gülümseme sundum kendime. Zilin ikinci çalışı ile irkilerek kapıyı açtım. Sabah karşılaştığım adam elindeki tepsiyle bana gülümsüyordu.

"Aç olabileceğinizi düşündüm. Kabul eder miydiniz?" Yavaşca tepsiyi bana uzattığında kaşlarım havalanmıştı. Beni çoktan unuttuğunu düşünmüştüm.

"Çok- incesiniz..Teşekkür ederim." diye mırıldandım ve tepsiyi aldım. O ise gülümsemeye devam etti. "Rica ederim, ne demek."

Elim ayağıma dolaşmış gibi kapıyı araladım. "Gelebilirsiniz... Yani öyle kapıda durmayın." diye mırıldandım.

"Bu saatte gelmem uygun mu?" diye sordu. Kafamı sallayarak onayladım. Ayakkabılarını çıkardı ve içeri girdi. Gülümseyerek ona salonu gösterdim geçmesi için. Bu sırada bembeyaz çorapları acayip ilgimi çekmişti. Siyah pantolonunda hiçbir kırışıklık yoktu. Üstünde ise beyaz bir kazak ve siyah bir ceket vardı. Saçları da özenle taranmıştı. Düzen takıntısı mı vardı ne?

Tepsiyi sehpaya bıraktım ve ve mesafeye dikkat ederek yanına oturdum. Bana döndü ve gülümsedi.

"Sevdiniz mi burayı?"

"Ah elbette..- Ancak pek bir yere çıkmadım henüz. Telefonumun şarjı olmadığından dolayı dışarı çıkmayı göze alamadım."

"Anlıyorum uygun bir vakitte gezersiniz ama isterseniz eşlik edebilirim size. Yanlış anlamayın tabii de.."

Gözlerimi kırpıştırdım. Benimle neden ilgileniyordu bu kadar? Sapık mıydı acaba? Aman tanrım Kagami sus. Adam ne diyor sen ne diyorsun. Gerçi şimdi bana bir şey yapsa kimse de fark etmez. Bittik. Almasa mıydım eve ne..?

"Olabilir..-" diye geveledim tam manasıyla. 

Tepsiyi gösterdi kaşlarıyla, "Neden yemiyorsunuz?" diye sordu. Zehir mi kattın içine sapık. Bence kesin kattı yedirip bana dokunacak. Lanet, çok zekiyim.

"Birazdan yerim, teşekkürler." Bunu oldukça soğuk demiştin. Bu adam çok garipti. Niyetini çözememiştim. Arkadaş canlısı gibi durmuyordu, oldukça soğuktu. Ama bana karşı olan tavrı? Bu benim yanlış anlamama neden oluyordu. İç çektim, sanırım fazla düşünmüştüm.

"Bu arada adınız neydi?" diye sordu adam.

Bakışlarımı yeşil gözlerine kenetlendim.

"Tsurugi Kagami."

Bacak bacak üstüne attı. Gülümsüyordu, pek samimi olmasa da.. "Ne güzel.. Bu arada soyadınız Tsurugi, değil mi? Japonlar o şekilde diyor diye biliyorum."

Usulca kafamı salladım. "Evet öyle. Adım Kagami. Ya siz?"

"Memnun oldum. Ben de Félix Fathom."
Elini uzattı. Ben de uzattım ve yavaşça sıktım. Onun teni de beyazdı, tıpkı benimki gibi. Ardından elimi çektim ve ona baktım.

"Sormaya çekiliyorum ancak neden Paris'e gelmiştiniz?"

Bu soru onu iyice gülümsetmişti.

"Benim tasarım şirketim var. Başlarda ev dizaynı yapıyordum -bir nevi iç mimarlık sayılabilir- ancak şu an kıyafet tasarımı üzerinden ilerliyorum. Paris'e aslında güzel ev dizaynları yaparım diye gelmiştim ama öyle olmadı. Başka bir kapı açtı bu şehir."

Tasarım şirketim mi var dedi o? Zengindi herhalde. Zenginse ne işi var bu apartmanda? Belki cimridir.

"Ne hoş..Başarılarınızın devamını dilerim."

"Teşekkür ederim. Ya siz neden geldiniz?"

Aldığım nefesi verememiştim, yutkundum. Bunu demeli miydim? Buna çok erkendi. "Sanırım susma hakkımı kullanacağım bayım."

Kötü bir şeyler olduğunu fark etmişti sanırım. "Anlıyorum. Maruz görün sorumu. Üzgünüm."

"Yok.. Sorun değil."

Moralim bozulmuştu ciddi manada. Surat asmıştım. Gitse de yemeği yesem diye düşündüm. Biraz yüzümü izledi ardından ayağa kalktı.

"Ben kalkayım, size afiyet olsun. Bir sorun çıkarsa karşıdayım. Mutlaka beklerim."

Ayıp olmasın diye kalktım ve kapıya dek ona eşlik ettim. O ayakkabılarını giyerken teşekkür ettim. Samimi olmayan klasik bir sohbetten sonra yalnız kalmıştım. Tam istediğim gibi. İçeri yürüdüm, tepsiyi dizlerime aldım. Koyduğu çörekten başlamıştım, kahveden yudumladım. Tatları güzeldi..

Ama o an fark ettim ki ben âşk için çok korkaktım.

---------
-olmadi..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 07 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

one last kiss :: féligamiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin