02

848 71 96
                                    

Dersler rahat ve sakin geçiyordu, katlanılabilirdi. Minho okulun en başarılı öğrencilerindendi, her ne kadar kavga etme konusunda da rakibi olmasa da. İki de bi' kavga eden oğlan, derslerde rakip tanımıyordu doğrusu. Okula gitmek eğlenceydi onun için, seviyordu dersleri. Öğlen yemeği saatinden önceki son dersin son on dakikasında bildiği konu tekrar edildiği için testlerine gömülmüş matematik çözüyordu, hemde tamamen eğlencesine.

Ders saati bittiği gibi ayaklandı ve direkt çıktı sınıftan, kafeteryaya inmesi gerekiyordu, bir şey yememişti ne de olsa. Yavaş adımlarla aşağı kata ilerliyorken gözleri dün aklından çıkmayan oğlanı arıyordu. Sürekli kavga ediyorlardı aslında, ikisi de birbirine fazla zorba davranıyordu fakat sırf inattandı. Aşağı kata vardığında kafeterya girişinde ona bakan oğlanla iç çekti Minho, karşısına geçen genç iriydi, yapılıydı. Belli ki cesaretini toplayabilmişti sonunda.

"Benimle taşak geçiyorsun demek bir de, nereden geliyor bu cesaret sana Lee?"

"Ananın amından geliyor ama asıl seninkini sormak gerek."

İkisi atışırken sesleri koridoru, okulu dolduruyordu. Ara sıra birbirlerinin üstüne yürüyorlardı fakat araya birileri giriyordu her defasında.

Bu sırada sınıfta yemek arasında oturup sınıf arkadaşlarıyla takılıyor, laflıyorken Jisung; sınıfa ulaşan haberle yüzüne küçük bir sırıtma yerleşmesi bir olmuştu. Yemekhane girişinde kavga olduğunu duyar duymaz ayaklanmıştı, asla kaçırmazdı böyle şeyleri, araya girmeden gazlamayı fazla seviyordu. Ayaklanıp hocalara yakalanmamak için iki düğmesini açtığı gömleğin tekini kapatmış, en üsttekini açıkta bırakıp sınıfın dışına çıkmıştı. Peşinde çekiştirdiği arkadaşlarından önce merdivenlerden ikişer ikişer, hoplaya zıplaya en alt kata vardığında kavga seslerini duymaya başlamıştı net bir şekilde. İçlerinden birini, duyduğu sesi seçmişti aradan, ara sıra keyiften atıştığı kişinin, Minho'nun sesini duyduğunda koşar adımlarla varmıştı olayın oraya. Kalabalığı bölerek ilerlemişti.

"Çekilin çekilin, açılın azıcık ya bunaldım!"

Tavırlı tavırlı konuşup en öne geçtiğinde yüzünde küçük bir sırıtmayla izlemişti bir süre oğlanı, gaz vermek için konuşmuştu seslice.

"Minho! Sen bunu dövemezsin bu arada. Ezer geçer seni"

Yüzünde küçük bir sırıtmayla ağzından bir kıkırdama çıkmıştı, birkaç gülme sesi daha duyduğunda tekrar konuştu.

"Sen bunu döv, bir gün boyunca kölen olurum. O kadar eminim bak"

Çoktan herkes buraya toplanmıştı bile, Minho'nun çene kasları sinirle gerilirken yakasını tuttuğunda karşısındaki oğlan, aynı şekilde yakasını tutarak itmişti onu. Bunalmıştı artık, tam tekrar hamle yapacağı sırada duyduğu sesle o tarafa dönmüştü. Kafasını sese doğru çevirdiğinde, Jisung'un dediklerini duyduğunda sırıtarak konuşmuştu.

"Yanılıyorsun Sung, sadece iki hamleme bakar."

"Hmmmhmm, tabi tabii"

Gerilmemiş değildi fakat kaybetse bile bu iddiayı, en fazla ne olabilirdi ki? Kollarını göğsünde birleştirerek bakıyordu Minho'ya. Bu sırada gülerek tamamen bedenini Jisung'a doğru döndürmüştü, devam etti lafına.

"Ayrıca bu kadar kölem olmak istediğin bilmiyordum, ben bunu döveceğim. Sözünü unutma."

Oğlanın yanağından makas alarak, önüne dönmüştü. Jisung yanağıdan alınan makasla kaşlarını kaldırıp gülmüştü hafifçe. Gömleğinin kol düğmelerini açarak katlamıştı birkaç kat, bir kaç düğmesini de açmıştı Minho. Karşısındaki çocuk dudağına bir yumruk salladığında dudağı kanamıştı Minho'nun. Sinirle dudağındaki kanı yalamış, çocuğun yakasından tuttuğu gibi kasık bölgesine diziyle vurduktan sonra acıyla inlediğinde gülmüştü. Suratına ağır bir yumruk indirdi, ardından yakasından bırakarak yere düşmesini sağlamış, iki üç tekme karnına doğru vurmuştu. Jisung gözlerini oğlanın üzerinde gezindiriyorken yediği yumrukla yüzüne sırıtma yerleşirken yaptıklarıyla kaşları havalanmıştı tekrardan. Minho ise yerde kıvranırken oğlan, üstüne doğru eğilmiş. Tehtidkar şekilde fısıldamıştı.

You belong to me, Minsung ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin