"Sana çok güzel bir haberim var bebeğim."
Minho, yatakta uzanan oğlana sırnaşarak kollarını onun beline doladı ve boynuna başını gömerek kokusunu içine çekti. Dudaklarını birkaç defa sıcak tene bastırıp gülümsedi.
"Ne oldu sevgilim?" Jisung ona büyük ışıldayan gözlerle baktı, yüzünde güzel bir gülümsemeyle.
"Yazın bitmesine henüz koca bir ay var, bende bir yazlık alma kararına vardım. Biraz birikmişim vardı, yeni bir araba planlıyordum aslında ama küçük bir yazlık daha güzel olur dedim."
"Sen ciddi misin?"
Jisung heyecanla döndü oğlana doğru, gözleri bu defa gerçekten ışıldıyordu. Minho onun bu heyecanlı hâline güldü, yüzünden gülümsemesini eksik edemedi. Jisung'un yüzünü elleri arasına alarak kavradı ve defalarca öptü onu, başını salladı ardından.
"Ciddiyim tabi, geçen serada çiçek ekeriz diyince baya heyecanlanmıştın. Bende güzel olur diye düşündüm. Küçük, bahçeli, 1+1 bir yazlığımız olmasın mı yani?"
Jisung kıkırdayarak sarıldı sevgilisine, kollarını sıkılaştırırken o; Minho da aynı şekilde çocuğun beline dolanmış uysal bir kedi misali sırnaşıyordu ona.
"Ama araba değişecekmişsin, onu yapamayacaksın şimdi…"
"Altımdaki araba bize yetiyor bebeğim, seninle güzel anılar biriktirmeyi tercih ederim doğrusu."
"Seviyorum seni gerçekten."
Jisung onun başını kendi göğsüne çektiğinde ve iyice sarmaladığında, Minho göğsüne yerleşerek kokusunu solumuştu sakince. Mırıldandı önce gülümsemeyle.
"Bende seni çok seviyorum güzelim."
Ardından yüzüne bir sırıtma yerleşmişti Jisung'un dediklerini duyduğunda.
"Bu güzel tatil için teşekkürümü daha sonra edeceğim."
Minho yuzunddki sırıtmayla Jisung'a bakarken, oğlan utanmış olmalı ki gülerek Minho'nun kolları arasından kaçmış, dolaba ilerlemişti.
"Ee hadi, valiz hazırlamıyor muyuz?"
Minho gülerek dogrulmuştu, güzel bebeğiyle birlikte valiz hazırlayıp bir an önce yola çıkmak için sabırsızlanıyordu.
*****
"Minho! Burada bir şey hareket ediyor ya of!"
Jisung söylenerek toprağın üzerindeki solucanla bakışıyordu, Minho sevgilisinin yanına vardığında gülmekten alikoyamadi kendini. Küçücük solucan kendi halinde geziniyordu toprakta, Jisung ise elinde çiçek fidanıyla kalmıştı öylece. Minho uzanıp eldiven takılı elleriyle toprağı Jisung için ayırdı.
"Korkma güzelim, o kendi hâlinde geziyor işte buralarda. Hadi sen dik bakayım."
Jisung dikkatlice çiçeği toprağa ektiginde Minho'yla birlikte toprağı boşluk yerlerin üzerine örtmüştü. İyi iç çıkarmışlardı, bahçenin yarısı rengarenk çiçeklerle -özellikle lalelerle- kaplıydı. Buraya geleli henüz bir hafta olmuştu ve birlikte her şeyi yapıyorlardı. Her bir anıyı ölümsüzleştirmişlerdi de elbette. Fotoğrafları eve döndüklerinde bastırıp bir albüm yapmayı planlıyordu Minho, bu Jisung'a da tatlı bir sürpriz olurdu. Birlikte denize girmişler, piknik yapmışlardı yemyeşil ormanda. Kamp yaptıkları gece biraz zor olsa da Jisung'u sakinleştirebilmişti Minho. Her gün bitkilerle ilgileniyorlardı.
Onu kaybetmekten deli gibi korktuğu günleri atlatıp bugünleri yaşamak büyük bir nimetti Minho için, Jisung olmasaydı yaşayamazdı, mutlu olamazdım eğer onu yalniz başına bıraksaydı Jisung, Minho asla bir daha gülemez, kendine gelemezdi. Fakat artık her şey iyiydi, güzeldi. Jisung sağlıklıydı ve birlikte tüm özlem dolu günleri telafi ediyorlardı, her anlamda. İddiaya giriştikleri günlerden bu zamanlara gelmek çok güzeldi, ve ikisi de hep böyle mutlu ve beraber kalmayı umuyordu.
*****
Özür dilerim çok bekletip kısacık bir final yazdığım için ama son bir haftadır özellikle hiç iyi hissetmiyorum. Zar zor kafamı toparlayıp yazabildim. Kafamda güzel fikirler var birkaç yeni fic için fakat muhtemelen taslakta devam edecek hepsi. Sanırım sadece smutshot ve binchan yarım kaldı, binchana da ağırlık vereceğim umarım. Beni desteklediğiniz için teşekkür ederim, tüm yorumlarınız ve oylarınız benim için çok değerli her zaman. Sizin için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You belong to me, Minsung ✔️
Fanfiction"Minho, bak sakin ol söyleyeceğim." "Changbin siktirtme belanı, Jisung nerede cevap ver bana." "Yoğun bakımda." Minsung & Twochan