2.Bölüm

42 13 44
                                    

Öncelikle Berat kandiliniz mübarek olsun. Bu bölümde mavera biraz daha toparlanmaya çalışıcak. Arif'i sormayın. Ahh içim, neyse canolar, oylarınız ve yorumlariniz benim için çok önemli. hepsini tek tek okuyorum.
Çook teşekkür ederim.

Hemşirenin sargımı yenilemek için içeri girmesiyle Arif te uyanmıştı. O kadar yorgun görünüyorduki yarım saat boyunca sadece ağlamıştık. Onu ilk defa böyle görüyordum. normalde çok heybetli sert ve az konuşan biriydi. Onunla sadece ben laubali olabiliyordum. onu deli etsemde bana kızamazdı .ama şimdi yıkılmış durumdaydı. Bunu firdevs'in  kaçırılmasına yoruyordum çünkü Arif  bizim sülaleyle bağları kopalı çok olmuştu. Sadece anne babasına üzüldüğünü düşünüyordum oda medrese hocaları sağolsun. uyandığı gibi ayağa kalktı. gözleri uyku mahmurluğuyla  kızarmıştı. Helâli olmayan kızlarla aynı ortamda durmak hoşuna gitmezdi. Hem hemşireye rahatsızlık vermekte onun âdeti olan birşey değildi.

Hemşire işini halledip çıktıktan sonra Arif elinde hastane teorisiyle içeri girdi.

"Kendini toparlaman lazım biraz yemek yemelisin abla"

"Ya yeter. 2 haftadır burda miğdem alt üst oldu bu yemeklerden. hem iyiyim ben. lütfen yemek yemiyeyim"

"Hayır zaten cenazede hiç yemek yememişsin,ilaçta almamışsın. senin hemen iyileşmen lazım."

"Ay ay Arif  tamam. ama bir şartla."

"Ne şartı?"

"Firdevs'ten haber varmı yokmu onu söyleyeceksin."

"Tamam söyleyeceğim. sen yemek ye. "
Dedi ve kaşığı hiç düşünmeden ağzıma tıkadı.  şartımı kabul etmesi beni yeterince  mutmain etmişti. o yüzden yemeğimi yedim.

Bitirdiğimde heycanla Arif'in yüzüne baktım. oda anlatacağı şeyler var ki çokta üzgün görünmüyordu.

"Eee ne oldu? hadi anlat."dedim

"Etrafta fazla kamera yokmuş ancak tarif ettiğin araba biraz ilerdeki bi mobese kaydına yakalanmış senin dediğin saatlere yakın vakitte. Araç şuan polisler tarafından takip altında. Eskişehirden dışarı çıkmamış. Yani onu bulabilme ihtimalimiz cok yüksek."

Bu duyduklarım'ın bana verdiği mutlulukla ellerimi birbirine çırparak

"Gerçekten mi? Arif çok mutlu oldum benim hemen bu hastaneden çıkmam lazım."

Arif cenaze işlerini halletmişti. Arif bizim aile için toplu mezar yapmış, kardeşlerimin yani ikizlerin, Ahmet ve Ferhat'ın mezarları'nın fotoğrafı'nı bana gösterdiği gün uyuyamamıştım. aklım hâlâ o görduklerim'in gerçek olup olmadığını sorguluyordu. Ama evet hepsi gerçekti. bazen düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordum. Onlar'ın mezarını kendim görmek için ayaklanıyordum ama acıyla yere kapaklanıyor ve Ariften tonla azar yiyordum.

Avukatım gelip tüm Her şeyi üzerime almıştı. kadın benden daha hevesliydi zengin olmama. Zaten  benim önceden üzerime olan  birkaç ev falan vardı. Arif hiçbiri'nin bir kuruşunu istemediği için amcamların mirası da bana kalmıştı. açıkçası varyemez babam'ın parasını yemek bana asla koymazdı. harcamaya kıyamadığı parasını mezara götüremiyeceğini anlaması, muhtemelen ahiret'e intikal ettikten sonra olmuştur.

Firdevs'i bulur bulmaz miras'ın çoğunu onun adına geçirecektim. Şimdilik bu kadar para bana fazla olduğu için Ariften evler'in bu aylık kiraları'nı medreselere,kızılay'a, yardım kuruluşlarına bağışlaması'nı istemiştim. oda benim vekilim olarak avukatımla kendi avukatını görüştürerek halletmişti.

~Mavera ~  Kayıp, Arayış,çaresizlik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin