3. Bölüm

35 13 31
                                    



Akşam atacaktım önceden yazmıştım ama dayanamadım atayim dedim canlarım. Sizi çook seviyor oy ve yorumlarınızı bekliyorum

Şuan üzerine  onca eziyeti,dışlanmaları, çekilen silahları, yediği dayaklar yüzünden her tarafı mosmor olmuş kızın makyaj yapıp yabancıları,iki yüzlüleri, ramazanda müslüman olup geri kalan ayları haramlara batarak geçiren sadece 2 kuruş için sevgi dolu maskelerini takan inlasanları gözleri dolu bir şeklilde kapıdan içeri buyur eden kendimi ardına kadar açık olan kapıdan izliyordum.

Gözlerim hüzünle doldu, o kadar şey sadece saçma sapan sonradan uydurma kültür kurallarıyla değilde
Allah'ın kuralları ile yaşamayı seçtiğim için yaşandı. Bunlar nasıl müslümanlardı? böyle...
hepsi  alim, hepsi Allah kitap bilen insanlardı "sözde" ancak iş icraata gelince hepsi kafir kesildi.

Ben bunları yaşadım,kız kardeşim Firdevs te yaşadı. o evde bize eziyet etmeyen tekbir insan dahi yok. hiçbiri artık toprak üstünde değil. hepsi yana yana ruhlarını Azrail'e (as.) Teslim ettiler.

Şu eşikten girmeye uzuvlarım el vermiyor du. Sanki bir anda buz parçalar'ı üzerime yağmaya başladı.

Onlar'ın yaşadığı bu evde, yaptıkları yüzünden artık ruhları bile gezemiyordu. Kabirde çok azap çekmemeleri için onlara sadece dua edeceğim. Oda sadece Allah rızası için.

Bir elin omzuma dokunmasıyla irkildim. Bu Arif ti. Taburcu olduğum günden bu yana  yaklaşık 1hafta geçmişti her gün biraz daha kafayı yiyecek gibi oluyordum. O arabadaki'nin manken olması içimi rahatlatsa da o adam'ın bana göz dağı vermek istediği çok bariz ortadaydı.
Adam benim her şeyimi bir şekilde biliyordu.

Bu bir hafta boyunca kendi evimde kalmıştım babam'ın evine gelip eski eşyalarımı almaya bile cesaret edememiştim. Artık gerçeklerle yüzleşmem gerektiğini yoksa gecelerim gibi gündüzlerimin de kabuslarla geçeceğini anlayana kadar. Buraya gelmem yangın sonrası için kendimi toparlamaya yaramazdı ancak yangından öncesi'nin tedavisini görmem gerekiyor du çünkü o insanlar'ın yaptıkları artık rüyalarımı kabusa çevirip geceleri uyumaktan korkar hale getirmişti beni.

  "İçeri girmelisin. Ve onlarla yüzleşmelisin. Yüzleşmelisin ki kardeşini kurtarmaya odaklanabilesin."

"Haklısın kardeşim."
Dedim ve sendeleyerek içeri girmeye çalıştım. Arif'in yardım etmesi işimi kolaylaştırmıştı. İçeri girdiğimde o kadar korktuğum, hatırlayınca hüzünle dolduran anıları yaşadığım bu evde sanki
Duygularımı bir el içeri girerken söküp aldı sırtımdan. Hiçbirşey hissetmiyordum. Sadece kardeşim'in ve benim eşyalarımı alıp çıkacaktım ki gözüm babamlar'ın odasına kaydı. O kapı'nın ardında olupta görmemem gereken şeyleri görmüştüm. Sonra gözüm kardeşlerim'in odası'nın kapısına kaydı. kapı aralıkta ve o oda yine her zamanki gibi dağınıktı. İkizler çok hiperaktiftilerdi. hiç yerlerinde durmazlardı. sonra gözümün önüne Ahmed'in son halleri geldi. işte tam şuan içimde bir sızı hissettim. Bu sızı kalbimi yerinden sökmek istememe sebep olacak kadar can yakıcıydı.

"Abla iyimisin?"
Yüzümün aldığı şekli görmüş belliki destek vermeye çalışıyordu.

"Bak istersen gidebiliriz." Dedi tedirgin bir şekilde.

"Hayır" dedim tekdüze bir sesle.
Oda diretmedi.

"Tamam ben dışardayım. Bir şey olursa beni ararsın."

Başımı salladım sadece. Ve o odaya girdim odayı eski zamanlardaki gibi toplamaya başladım. Ama bu sefer ne dırdır edebileceğim ne de kızabileceğim kardeşlerim vardı bu evin içinde. Yatakları düzelttim ve elimi oyuncaklarına attığımda. Göz yaşlarım akmaya başladı. "Keşke burda olasalardı da oyuncakları ortalığa atsalardı. babam da üstüne basıp bana kızsaydı."
Hıçkırıklarım arasında oyuncuları da toplamayı bitirdim. odadan çıkmak  için kapıya yöneldiğim sırada ders masaları gözüme çarptı. Üstü kağıtlarla doluydu toparlamak için masaya yöneldim. Masa'nın üstündekileri toplarken çizilen resimlere baktım. Ve gördüğüm şeyle dehşete düştüm. Bu resimler...
İkizler böyle profesyonel resim çizemezdi. Resimlerden birini elime aldığım da bir sürü adamın düğün salonu yazan binaya gidiyor olduğu çizimliydi. Bir diğerindeyse o binayı yakmaya başladıkları çiziliydi.Ve  enteresan olan ise hepsi'nin parmağında yüzük olmasıydı.

"Bu bu adam benimle dalga mı geçiyor?bunlar da ne? Kimsin sen? Ve ne yapmaya çalışıyorsun?"

Bu resimleri toparlamaya başlamamla birlikte yere bir yüzük düştü. Bu o adam'ın parmağında ki yüzüğün aynısıydı. Bu adam gerçekten buraya kadar sızmış. Kardeşlerim'in odasına kadar girmiş.

Bu gördüklerim'in şokunu atlatır atlatmaz Arif'i aradım. Arif çok geçmeden yanıma geldi.

"Ne oldu?"

"Arif bak bunlara herbiri'nin parmağın da yüzük olan adamlar düğün salonunu yakmaya gidiyor."

Arif'in kaşları çatıldı.
"Bunlar da nedemek oluyor?"

Elimdeki yüzüğü kaldırarak.
"Bak bu o adamın parmağında olan yüzüğün aynısı."

Arif'in kaşları anlamış olduğunu belli eder bir şekilde havalandı. Ve sinirle yumruğunu kapıya
Geçirdi.

"Bu adam piskopat ve Firdevs bu adam'ın elinde. Allah bilir Firdevs ne halde? O adam benim elimden kurtulamayacak!"

"Hiç hafife alıcağımız Bir düşman değil." Dedim ve ardından birşey hatırlamış gibi irkilip Arif'e

"Arif bu evde konuşmamalıyız! dinleniyo olabiliriz. O adam bu eve girdiyse biz burda duramayız."

"Haklısın tamam. Senin evine  gidiyoruz."

odaya göz gezdirdi odanın toparlanmış olduğunu görünce tekrar kaşları çatıldı.

"Bu odayı sen mi topladın?ayağın daha iyileşmedi hemde."

"Arif boş ver bunları. Şuan meselemiz bu degil!"

Hic uzatmadan kolunu belime doladi ve benim aşağı inmeme yardım etti.

                            ☆☆☆

" liana bu resme bakinca ne görüyorsun?" dedim onunda hemen kaşları çatılmıştı.

"Mavera bu o günun cizilmiş olduğu bir resim."

"Abla koskoca 1000 küsür insanı tek başına yakmış olamaz. bu adam bir gurupla beraber yakmış olmalı o düğun salonunu. ama neden yaptığını sana bu resilerle itiraf etti ki? Bu işte bir iş var! ya bizi oyuna getiriyorsa?"

"Hmm haklısın ama önce bu resimleri biraz daha inceleyelim belki bir iki tane  daha ip ucu buluruz"

Arif başıyla onayladı ve resimlerden bir tane alarak odadan çıktı. Bir resme daha baktım. O resimde de siyahlar içinde bir adam'ın bir tahta oturduğu, bir süru adamın da ellerin de yanan güllerle etrafında durduğu çizilmişti.
Bu sırada liana da 1 resim almış eline inceliyordu. Bu resim ne anlama gelebilir ki? Acaba bunlar o yeri kundaklayanlar tahtta oturan da emri verenbmi? Belki De bu adamlardan biri bize bilgi sızdırmaya çalışıyordur. Kundaklayan adamlar...
Amirleri... Ve yüzük...

Tabi ya bunlar bir kundak çetesi bu yüzükte simgeleri. içlerinden bir adam da bize yardim etmeye çalışıyor.  Aklıma gelenlerle birlikte konuşacaktım ki aynı anda kapı çaldı eş zamanlı bir şekilde

"Mavera bu adamlardan biri bize yardım etmek istiyorsa?"

"Liana bak bu adam da kundaklama emrini veren olabilir."

"Abla! Bunlar bir çete içlerinden biri bize yardım etmek istiyor olabilir! Bu yüzükte simgeleri." dedi Arif kapı'nın dışından.

"Arif sen diğer odaya git ben seni arayacağım."
Dedim Arif odaya geçince
Hemen Arif'i aradım. Arif hemen açtı ve liana beni pür dikkat dinlemeye başladı.

"Arif,liana bakın gözlemlediğimize göre  içlerinden biri bize yardım etmek istiyor. Bunlar bir çete ve emri veren de bu resimde tahta oturan kişi. Anladik mı?"

liana başını sallarken
"Aynen abla o zaman  bizim simgesi  bu yüzüğünaynısı olan bir kundak çetesi bulmak. E sonra ne yapacağız?"

"Önce böyle bir kundak çetesi var mı yok mu  onu bulamız lazım. Sonrasını  düşünürüz." Tabiki sonra Ariften gizli çeteye sızacaktım eğer öğrenirse buna asla izin vermezdi. Bunu biraz gizleyebiliriz.

İnşeAllah beğenmişsinizdir.
Pek birşey yazamıyorum. Hastayım dualarınızı beklerim.

~Mavera ~  Kayıp, Arayış,çaresizlik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin