Plan

48 0 1
                                    

  O gün akşama doğru sokakta yürürken ben ve yanımdan geçen arabalar hariç hiç kimse yoktu. Yine onu düşünüyorum. En son 6 yaşındayken gördüğüm o çocuğu. O gün annesi kapıyı açıp beni azarladıktan sonra da beni kovmasından sonra onu hiç görmedim. Bana hakaret etmişti hiç yapmadığım bir şey yüzünden. Neymiş benim yüzümden kaybolmuş neymiş benim yüzümdenmiş her şey...

''Allah kahretmesin'' diye bağırdım. Yeni anlamıştım. O gün o çocuk kaybolduğu için ağlıyordu annesi. O yüzden bana ''senin yüzünden kayboldu'' demişti!

Zaten o günden sonra annesinin bana bağırması yüzünden o çocuktan nefret  etmiştim. Ama bir şey daha vardı. O çocuğun ne adını ne yaşını hatırlıyordum. Tek bildiğim benden küçük  olduğuydu.

O çocuğu nasıl bulabilirdim? Ya ölmüştür ya bir yerde yalanla yaşıyordu. Yalan dediğim bazı kişilerin ona ailesi olduğunu inandırmasından bahsediyorum.

Yapacaktım... Ailesi hala bizim sitede yaşıyordu. Fakat o çocuğun kayboluşundan sonra boşanmışlardı. O çocuğun babasını çok severdim. Hepimiz ailemizden para almaya gittiğimizde annesi 5 lira bile vermezken babası her hafta gizlice bize çikolata getiriyordu. Hatta o kadının bana saldırdığı gün bile o kadını benden o uzaklaştrmıştı. O anki şokla yerimden bile kıpırdayamamıştım bile... Her neyse bırak bi kenara bunu Minho... Ne mi yapacaktım ha? O karıyı cehennemin dibine yollayacaktım. Evet onu öldüreceğim. Nasıl o benim üstüme köpek salan adamı öldürdüysem o aptal kadını da hiç utanmadan öldürecektim..

Eve gittim. Üstüme kan lekesi belli olmayacak bir gömlek giydikten sonra üstüme de siyah montumu giydim. Çekmecemdeki son 7 yıldır açmadığım en dipteki dikdörtgen kutuyu aldım. İçinde hala toz bile tutmamış parlayan bir bıçak vardı. Titreyen ellerimle bıçağı aldım. Evet bunu yapacaktım hemde en içtenliğimle.

''Hadi Minho bunu yapabilirsin...''

Ve işte başlıyorduk. Anahtarımı alıp kapıyı çektim. Hızlı adımlarda binadan çıkıp yan binaya geçtim.Kapı numarası hala aklımda ama bizim binanın çipi bu binaya da uyuyordu ve evet, kapıyı çiple açacaktım.

Yaşayamadığım çocukluğum, elimden giden arkadaşlarım, hayatımı batıran o adam ve ailemden görmediğim bir gram sevgi hep o kadının yüzündendi. Kapıyı tek tekmemle açtım. Melodili bir ses tonuyla 

''Merhabaaa''

Benim bunları dememle kadının çığlık atması bir oldu. Beni tanımasa da ben onu tanıyordum. Ya üstüme saldırırsa yine? Hah! Yapamaz ki. Yer böbreğine bıçağı oturur.

Kadının oturma odasından gelen sesler vardı ve bu sesler beni korkutmuyor değildi. Kadın birden önüme av tüfeği ile çıkınca ağzım açık öylece bakakaldım. Amannn banane sıkarsa sıksın. Iskalar ki! Benim kaçış yeteneğimi kimsecikler sorgulamasın.

Kadın tüfeğiyle ateş etmeye çalıştı. Aptal kadın! Tüfekte kurşun falan yoktu. Bıçağı sıkı sıkı tutarken üstüne yürüdüm. Kadının diz kapağına attığım tekmem ile yere sülük gibi yapıştı. Kürdan kadar birşeydi zaten diyeceğim ama benimde pek bir farkım yok (aynen karşim).

Yerde acıyla dizini tutan kadının yanına geçtim. 

''Elimdeki bıçağı görüyor musun? İşte bu bıçak birazdan senin vücudunda olacak! Neden mi? Sen benim hayatımı kaydırdın ve işte , görüyordun ki bende şuan senden bunun intikamını alcam. İntikam soğuk yenen birşeydir!''

Dememle elimdeki bıçağı kadının karına defalarca kez sapladım. Her seferinde kadın daha yüksek çığlıklar atıyor , elindeki o lanet protez tırnakla yüzümü çiziyordu. Kedi tırmalasa daha çok acırdı.

Kadın öldüğünde onu bıraktım. Dudağımı havaya kaldırarak burnumu çektim ve elimin tersiyle burnumu kaşıdım. Derin bir iç çektim ve aynaya baktım. Yüzümdeki tırnak izlerinde elimi gezdirdim. Her dokunduğumda daha da çok sızlayan yaralarımı gizleyecek bir maske taktım ve evden çıktım. Bıçak kadının elinde duruyordu. Birebir intihar süsü gibi birşey vermiştim.












Evveeettt bugünlük bu kadar yarın devamı gelir inşallah (yoğun olmazsam)

TUTSAKWhere stories live. Discover now